(V)

161 23 26
                                    

Seri hareketlerle her aşamayı hızla geçen Riley, son engeli de halledip duvardaki kırmızı butona bastı ve mekanizmayı durdurdu. Yüzündeki gururlu ifadeyle gözlerini Judy'ye dikip zincirini avucu ve dirseği arasında sararken, "İyice izledin mi?" diye sordu.  

     "Hiç şüphen olmasın." dedi Judy, sırıtarak. 

    "Şu sırıtışın," dedi Riley, Judy'ye doğru adımlarken. "Sebebini öğrenebilir miyim?" 

   "Birazdan öğreneksin." diye cevapladı Judy ve arkasındaki panoya döndü. Bu sırada gözüne pano yanına asılmış tahta levha ilişti. Levhanın üzerinde üstten alta bir sıralamayla, Riley, Aiden, Vergil ve Ezio yazmaktaydı. İsimlerin yanındaysa saniyeleri temsil eden rakamlar iliştirilmişti. Judy, sırıtışını bir kez daha tekrarladı. "Demek buranın en iyi skoru sende." 

     "Kesinlikle. En iyi skorlar her zaman bendedir." 

    Judy ellerini birbirine vurup ufak ve tek seferlik bir alkış sesi çıkarttı.  "Bu durumu değiştirelim o zaman."

    Riley'nin genzinden alaycı bir kıkırdama yükseldi. "O nasıl olacakmış?" 

   "Artık sallanma da şu mekanizmayı tekrar çalışır hale getir." diye kestirip attı Judy. Bacaklarını genişçe açıp esnetti ve mekanizma arasındaki boşluklar arasından kendine kabaca bir takip yolu hesapladı. 

    "Fazla iddialısın." dedi Riley. Belli etmek istemiyordu fakat hem bu kadar hafife alındığı için sinirlenmiş, hem de Judy'nin aklındaki şeytanlığı ölesiye merak etmişti. 

   Judy başını çevirip Riley'nin kısılmış gözlerine baktı. "Rekorunu kırınca yüzünün alacağı hali görmek için sabırsızlanıyorum." 

     Riley omuzlarını silkti ve duvardaki panoya yaklaştı. Birkaç şalteri indirip birkaçını da kaldırınca, mekanizmadaki bütün hedefler, soğuk tıkırtılar eşliğinde eski halini aldı. "Hazır." 

    "Seninle bir anlaşma yapalım," dedi Judy. "Eğer bugün senin rekorunu kırarsam, bana karşı artık pislik yapmayacaksın." 

     Riley kollarını göğsünde birleştirdi ve bir saniye dahi düşünmeden başıyla onayladı. "Kabul. Eğer rekorumu kırarsan, bir hafta boyunca kirlenen kıyafetlerini dahi yıkarım." Hemen ardından özgüvenli bir sırıtış belirdi yüzünde. "Ama eğer dediğini yapamazsan, bir hafta boyunca ne istersem onu yapacaksın." 

     "Kabul." diye onayladı Judy ve dizlerini hafifçe büküp pozisyon aldı. "Başla dediğinde." 

     Riley kaşlarını kaldırdı ve isim tablosuna yöneldi. Judy'nin performansının vasat olacağından emin olduğu için, tablo tutacağındaki tebeşiri aldı ve ismini en alta yazdı. "Başla." 

     Judy bir ok gibi yerinden fırladı. Parkurun ilk aşamasında tereddüt etse de hiçbirine dokunmadığı için hedefler de milimlik dahi hareketlenme olmadı. İlk aşamayı iki saniyede geçip ikincisine ulaşmıştı bile.

       "Hey! Bunu kabul etmem!" diye bağırdı Riley fakat Judy karşılık vermeden koşmaya devam etti. "Kime diyorum?" 

      Parkuru altı saniyede tamamlayan Judy, ulaştığı duvardaki kırmızı butona bastı. Dönüp arkasına baktığında Riley'nin sinirle çarpılmış suratına karşı kendini tutamadı ve kahkaha attı. 

      "Bunu kesinlikle kabul etmiyorum!" diye yineledi, Riley. 

      "Şu an sadece mızıkçılık yapıyorsun." Judy, Riley'ye doğru yürümeye başladı. 

      "Hile bu! Aldatmaca! Yalancılık!" 

      "Hiçte bile, ne münasebet?" diye yapmacık bir şaşkınlıkla karşılık verdi, Judy. "Sonuçta anlaşmayı kabul ederken şartları konuşmaya bile tenezzül etmemiştin, hatırlatırım." 

(KYS) Ekklesia Ankáthi (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin