(VII)

95 25 22
                                    

Uzun zamandır bilinmeyen bir nedenle açılan geçitleri kontrol altında tutmada tapınak birimlerine yardım eden Judy, ormanda geçirdiği beşinci günündeydi. Zincirinin ucunda çırpınan yaratığı, cehenneme açtığı geçidin hava akımı güçlenene kadar kontrol altında tuttu. Geçitteki akım yaratığı içine çekecek kadar güçlenince zincir ucundaki mekanizmayı geri çekti ve geçidi kapattı. Karşısında kalan boşlukta, kararmaya başlayan havanın ağaç gövdeleri arasındaki son ışıkları süzülmekteydi. 

       Kasumi'nin görevlendirdiği ikinci ekip alana ulaşınca, Haru ilk ekibe döndü ve el işaretiyle toplanmalarını istedi. Diğer birimlerin liderleri de yanındaydı. "Yeni bir bölgeye gönderilene kadar tapınakta bekleyeceğiz." Gözleri kısa bir an Judy'ye kaydı. Uzun zamandır bir fırsatını bulup onunla konuşmak istiyordu fakat ne cehennem geçitleri ne de birimin sürekli bir arada oluşu bu fırsatı ona vermiyordu. Oysa Judy'yi birime aldırma nedeni onu Riley'den uzak tutup gerçekte ne hissettiğini anlamasını sağlamaktı. 

      Judy eldivenlerine bulaşmış iblis kanını, iblis kanıyla lekelenmiş zemindeki otların temiz kısımlarına sürerek temizlemeye çalıştı. Birim toparlanınca tapınağına doğru yola koyuldular. Bu süre içinde Haru birkaç konuşma girişiminde bulunmuştu ama Judy buna müsaade etmedi. Bir an önce ormandan çıkıp tapınağa dönmek ve Riley'yle vakit geçirmek istiyordu. Diğerlerinden özellikle belli bir mesafede uzak durdu ve grubu takip etti. Haru'nun her ona bakışında ve onu bekleyişinde bir şekilde atlatmayı başarmıştı. Bu konuşmayı yapmak istemiyordu. Aralarındaki hiçbir şey konuşmaya değer değildi. Haru aylarca onu bir yalanın içinde tutmuş, utanmadan sebep olduğu acının tesellisini bile vermişti. Öpüştükleri an hissettikleri, hiçbir şeyden haberi olmayan birinin hissettikleriydi ve bu hisler asla doğru kabul edilemezdi. 

       Grup tapınağa yaklaştığında, Judy diğerlerinden ayrıldı ve Riley ile kalmaları için verilen odaya yakın duvara yöneldi. Duvarı tek sıçrayışta aşıp diğer tarafa geçti ve etrafa bakındı. Odaya doğru hızla ilerlerken, tesadüfen Riley ile ilgilenmek için görevlendirilmiş iki öğrenciyle karşılaştı. Öğrenciler ona Riley'nin büyülü suyla tedavi edildiğini söylediler. Judy zaman kaybetmeden havuzların alt tarafındaki soyunma kabinlerinin yolunu tuttu. 

        Yolun yarısındayken aniden karşısına çıkan Haru'ya ne yaptığını sorar bakışlar atıp bu konuşmayı istemediğini açıkça belli etti. Birkaç saniyelik duraksamanın ardından Haru'nun yanından sanki o orada yokmuş gibi geçip ilerlemeye devam etti. 

        "Judy," 

        Judy, Haru'nun seslenişini umursamadı. 

        "Judy!" 

        Ses tonu sertleşen Haru'yu yine umursamadı, Judy. 

      Haru burnundan soludu ve Judy'nin arkasından ilerlemeye başladı. Havuzların alt tarafındaki rampada kalan odalara yaklaşınca hızını arttırdı ve Judy'nin ardından odaya girmeye çalıştı.  

       Judy kapıyı kapatmak istedi fakat Haru ısrarla kapıyı iteledi. "Seninle tek kelime dahi konuşmak istemiyorum!" 

       "Önce açıklamama izin ver," 

       Judy, Haru'nun ellerini iteledi. "Açıklama ya da konuşma; hiçbirini istemiyorum," 

       "Hissettiklerini inkâr mı edeceksin?" 

       Judy duraksadı. Bir şeyleri bilmeden önce kesinlikle Haru'ya karşı bir şeyler hissetmişti. 

       "Gördün mü?" diye sordu Haru. Judy'nin şaşkınlığından faydalanıp kapıyı iteledi ve içeri girdi. "O gün beni öylesine öpmedin, Judy. Kendini kandırma." 

(KYS) Ekklesia Ankáthi (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin