(KYS) Ekklesia Ankáthi (GxG)

(II)

Judy, Riley'nin yüzüne doğru inen pençeyi izlerken, bacakları kendiliğinden hareketlendi ve vücudunda tuhaf bir enerji belirdi. Gözlerini saran sarı parıltı beyaza döndü, bacakları hıza ve güce odaklanmış birer titanyumdan kalıplara dönüşmüş gibiydi. Attığı ilk iki adım zeminde çatlaklara ve kırıklıklara sebep olmuş, tabiri tam yerinde bir tarifle olduğu yerden fırlamıştı.  Belindeki zinciri kaptığı gibi iblisin pençesini hedef aldı. Zincir pençeye sarılınca mekanizmayı çalıştırdı ve bütün gücüyle iblisi çekti. Beyaz parıltılı halinde sahip olduğu yetenekler, avcı yeteneklerinin kat ve kat fazlasıydı. İblisi çekerken biraz fazla abartmış, iri cüsseli yaratığı tüy gibi yerinden kaldırıp tepesinden uçmasını sağlamış ve arkasındaki duvara yapıştırmıştı. 

       Judy'nin zincirini fark eden Riley bel üstünü geri yatırıp başını zincir ucundan korumayı son anda başarmıştı. Üstünden geçen iblisin duvara yapışmasını ve ışık saçan Judy'yi ters bir açıyla ve soluksuz izledi. Hemen ardından ikinci iblis kendisini solumayla hatırlatınca hızla düzeldi ve hızlı bir hamleyle arkasına geçip hançerini kafatasına gömdü. Kalabalık içine karışmış irili ufaklı yaratıkların arasından kendine yeni bir hedef ararken, bandanalı adamın Judy'yle arasında olduğunu gördü. 

      Karşısında dikilmiş, göz altlarına kadar inen kapüşonu ve düz siyah bandanası yüzünden yüzünü göremediği adama nasıl yaklaşacağına karar veremeyen Judy, Zincirini çekmeye çalıştı. Ölü iblisin vücudu zincirle beraber hareket edince, mekanizmayı kapatmak anca aklına geldi. Önüne döndüğündeyse Riley çoktan adama yönelmiş ve aralarında çetin bir mücadele başlamıştı. Riley'ye yardım etmek ve adamı yakalamak için hareketlendiği sıra, adam Riley'ye şaşırtıcı bir hamleyle karşılık verdi ve aralarındaki mücadeleyi soğuttu. Hemen ardından kolları tekrar birleştir ve yeni bir geçit açıldı. 

       Ardı ardına açılan geçitlere şaşkınlıkla bakan Riley, geçit ve zemin arasındaki boşluktan adamın bacaklarını takip ederek bir fırsat aradı. Maalesef geçitler buna izin vermedi; başıboşlar akın akın Chas'in kulübüne geliyor, kan gövdeyi götürüyordu. 

      Üst kat merdivenlerinde beliren Chas, kulübünün haline bakıp şok geçirdi. Gözleri irileşirken, yakınında olan bir garsonu tuttuğu gibi ofisine yönlendirdi. "Lucille'yi getir!" 

      Riley, son açılan iki geçidin arasından ortada kalan boşluğa geçmeyi başardı. Bandanalı adamla karşı karşıya geldikleri an, adamın önceden bir avcı olduğunu anlamıştı. Savunma pozisyonunda duruşu ve rakibini süzüşü de tıpkı avcılara öğretildiği gibiydi. Saldırmadan önce taviz vermeden adamın adımlarını izlemeye çalıştı fakat adamın da taviz vermeye niyeti yoktu. Sonunda dayanamadı ve "Ee? Sen mi başlıyorsun ben mi?" diye sordu. Adam istifini bozmadan ve sessizce beklemeye devam ediyordu. Durum karşısında iyice siniri bozulan Riley, ceketinin içinde taşıdığı sis bombalarına uzandığı sıra, adam da aynı hareketi tekrarladı ve ikisi de karşılıklı olarak yere birer tüp sis bombası attılar. 

      "Riley!" Judy, üzerine koşan cehennem tazısını keskin katanasıyla ortadan ikiye böldü. Ceketinin kapüşonundan omuzlarına ve aşağıya akan sıcak kanın hissi berbattı. Öğürtüsünü bastırıp, bir anda sis içinde kaybolan Riley'yi görmeye çalıştı. Dudakları ikinci kez aralandı ve bu kez ses tonu daha da yükseldi. "Riley!" Hızla tükenen saf enerjisi kalbini yormaya başlamıştı. 

       Riley, etrafını dinledi; şaşırtma adımlarını ayırt edebiliyor, adamın bulunduğu konum ve stratejisi hakkında fikir yürütebiliyordu. Derken, sol yanından hızla bir kıpırtı yükseldi ve üst kolunda bir sızı hissetti. Parmaklarıyla kolunu yoklayınca eldivenine koyu kırmızı kanı bulaştı. Aynı sesi arkasında ve hemen sonra sağında algılayınca hızla döndü ve sis arasına elini uzattı. Adamın elini bileğinden yakalamayı ve hançeriyle karın boşluğuna bir çizik atmayı başarmıştı. Fakat adam kısa sürede elinden kurtulup tekrar ruh taklidi yapmaya başladı.