(V)

86 15 12
                                    

Olayın şokunu ilk atlatan Andre oldu. Bel kemerine asılı kılıcını aldı ve Judy'ye doğru koşmaya çalıştı ama bu imkansızdı. Yaydığı ışık gözleri kör edecek cinstendi. Sonunda adımları durdu ve sırtını Judy'ye dönüp gözlerini koluyla kapattı.

        "Judy," Gözlerini sıkıca yummuş Riley, Jessica'nın elini boğazından çözmeye çalıştı. Aralanan dudaklarından tekrar aynı isim daha yüksek bir tonda yükseldi. "Judy!" Onun saf enerjisini bu kadar umursamazca kullanmasının sıkıntıları olacağını biliyordu.

        Jessica, neyle karşı karşıya olduğunu anlayamadı. Asırlık hayatında ilk kez böyle bir şeye tanık olmuştu. O kısa anda tek şansının Riley olduğunu anladı. Kısıtlayıcı tasmanın zincirini üç tür koluna doladı ve kalan kısmını Riley'nin boğazına sardı. Gözleri kör edecek kadar ışık saçarak ilerleyen Judy bir adım daha atınca anında Riley'nin boğazına sardığı zinciri sıktı. "Bir adım daha atayım deme!" Sıkıca yumduğu gözleri şu anlık işine yaramıyordu ama Judy'nin durduğunu kesilen adım seslerinden anlamıştı. 

       Judy, kısa bir an Riley'ye doğru koşmayı düşündü fakat bu oldukça tehlikeliydi. Birkaç saniye içinde doğaçlama denemeye karar verdi ve ışığı bir anda yok oldu. Katanalarını sırtındaki kına yerleştirip Haru'ya döndü. Ondan hiçbir konuda yardım istememişti ama şu an gururun ya da kızgınlığın sırası değildi. Söz konusu Riley'di ve yardım alması gerektiğinin farkındaydı. Elleri belindeki bomba kemerine yönelince, Haru ne yapacağını anladı ve onunla aynı anda sis bombalarına uzandı. Attıkları sis bombaları saniyeler içinde Odayı sardı ve göz gözü görmez oldu. 

      Jessica, sisin bir tür büyüyle birleştirilmiş olduğunun farkındaydı. Duyuları bir anda körelmiş, normal bir uyuyandan farksız olmuştu. Bu durumlar için tabii ki kendince tedbirleri vardı. Ama zayıf görünmek, düşmanı daha da rahatlatırdı. Rahat düşman, kolay zafer demekti. Sağından gelen sesle anında döndü ve sislerin içinden gelecek hamleyi bekledi. 

     "Kulaklarıma inanamıyorum," Riley, boğazını saran zinciri parmaklarıyla az da olsa gevşetmeyi başarmıştı. "Ekklesia Venatores'in lideri Jessica'nın kalbi korkudan mı hızlandı yoksa?" 

      Jessica zinciri tekrar sıkıştırmaya çalıştı fakat Riley karşı koymuştu. Derken, solundan bir ses işitti ve birime son katılan avcının kesik çığlığı kulaklarında çınladı. Gözleri irice açılmış, sisin içinden gelecek belirsizliğe odaklanmıştı. Gelen son adım sesi oldukça yakındaydı. Bir anlığına tam karşısında siyah bir silüet görür gibi oldu ve mızrağını sise doğru savurdu. Beklediği darbe yine inmemişti. 

       "Nasıl bir his?" diye sordu Riley, değişik ses tonuyla. "Belirsizlik nasıl bir his, Jess?" Jessica'nın dikkatini dağıtmaya çalışmaktan başka hiçbir yardımı dokunmayacaktı çünkü sis onu da etkilemişti. 

       "Çeneni kapat." diye mırıldandı Jessica. Hemen ardından belinin sol yanında bir sızı hissetti. Beklediği darbe gelmişti. Hızla ceketinin cebindeki duyu arttırıcı sıvıyla dolu şişeyi alıp ağız hizasında kaldırdı ve şişeyi sıkıp avucunda parçaladı. Ağzına dolup dişleri arasında kıtırdayan cam kırıkları umurunda değildi. Sonuçta ona hiçbir zarar veremezdi. Sıvı vücuduna girdiği an gözleri altın rengine döndü, duyuları eski halini aldı ve en ufak sürtünme sesini dahi duyar oldu. Biri arkasında, diğeri sağında, iki farklı kalp atışı vardı ve sislerin içinde bir görünüp bir kaybolan enerji izleriyle konumları uymaktaydı. "İki metre önümde," diye diğerleriyle bilinçli olarak yanlış söylenmiş bir konum paylaştı. Riley'nin zincirini sonuna kadar sıkıp tekrar nefesini kesti ve düşmanın doğru konuma gelmesini bekledi. Mızrağını savuruşuyla, sislerin içinden kan damlaları fırladı. 

(KYS) Ekklesia Ankáthi (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin