Multimedya: Barış
Sevgili okurlarım ,
Ben geldim. Ya bu klavyeden yazmak çok zormuş , ben kalem seviyorum kağıt seviyorum ki öyle klavye falanda sevmiyorum .
Allah yardımcım olsun , sizin de olsun. :)
Gelelim asıl konumuna , multimedyaları veriyorum.
Tabiki aklınızdaki Barış nasılsa öyle kalsın. Ben sadece seçenek sunuyorum . Beğenen olur beğenmeyen olur :)Bu arada karakter içinde ağabeyime buradan teşekkürümü bildirmiş olayım.
Hazır olun ...
Çünkü o geliyor .Hayata, çocukluğunda başladığı küslükle devam ediyor teyzesinin bakımıyla büyürken babasından beklediği sevgiyi bulamayınca , uzatıyor o minicik serçe parmağını hayata Barış.
Hayatına giren bi kız. Sol eline aldığı zeytindalıyla taa anadolunun güney doğusundan geliyor.
Sol elinde zeytindalıyla duruyor karagözlü adamın önünde ve uzatıyor sağ elinin işaret parmağını . "Barış " diyor dudaklarının arasından çıkan sesle .
Barışı umarak...
**********************
Sabah namazına kalkınca kapattım ışığı . Aslında yeni yeni dalmıştım uykunun derin kollarına ama ezanın sesiyle uyandım . Uyuyabiliyormuşum , haklıydı ağabeyim yani ışığı açık bırakınca uyuyabilmiştim gece . Odam tam karanlık olmadan uyuyamazdım aslında ama yorganı gözüme kadar çekince birazda olsa faydası olmuştu.
Namazımı kılıp biraz daha uyudum ama fazla geçmeden yine alarım sesiyle uyandım . Hemen kalkıp banyoya yürüdüm . Fazla vaktim yoktu hemen abdest alıp mutfağa yürüdüm . Evde sadece kendi kendime kahvaltı hazırlamak hiç hoşuma gitmiyor açıkçası. Mutfağa boş boş bakıp okulda yerim düşüncesine kendimi inandırıp hazırlanmaya koyuldum.
Uzun, geniş,kahverengi , cepli elbisemi giyip üstüne kot gibi duran şalımı takıp evden çıktım .
Metroydu, otobüstü derken okula yetiştim. Kantinde Aslı'yı tek başına bi masada görünce yanına gittim.
"Hayırlı sabahlar . Tek kahvaltı yapmaya alışkın değilim , sana katılsam sorun olmaz umarım"dedim
"Tabiki, geç otur lütfen" kibarca kabul etti .
Kahvaltıyla birlikte muhabbet ediyorduk .Tâki Tahir denen çocugun bizim masaya doğru geldiğini görene kadar. Hemen aceleyle bir elime tostmu diğerine çayıma alıp çıkışa doğru ilerledim. Kantin çıkışı sadece bi kapı olduğundan onun yanından geçmek zorundaydım . Tam geçiyordum ki önüme geçti . Bakışımı yerden kaldırıp kaşlarımı çatıp ona baktım yanından geçecekken bu defa kolumu tutup sıktı.
" Herkesle mi saklambaç oynuyorsun , yoksa kendimi özel mi hissetmeliyim?"
Alaylı bi söyleyişi vardı ve bu bariz belliydi . Kolumu tutma cürretini nerden buluyordu bu !
Sinirle sölendim
"Kolumu bırak " dedim ama bırakmadı , sesde çıkarmadı.
"Ya hemen kolumu bırakırsın , yada .." dedim .
"Yada ne ? Döver misin ? "dedi, resmen alay ediyordu benimle .
" Hemen bırak!" diye bağırınca oda ciddileşti.
"Bırakmıyorum"
Allah'ım sen affet. Niyetin sadece kendimi korumak.
Tostu tuttuğum kolumu tutmuştu . Diğer elimdekş çay bardağının yarısı daha kaynamış çayla doluydu. Gelişi güzel döktüm çayı koluna .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEYTİNDALI
SpiritualNe nane ne karanfil , vicdan kokmalı insanın nefesi... Yüreği kavrulana dek sevmeli, Sevmeli ki bağıra çağıra haykıran vicdanını dinlemeli.Sevmeli ki evren merhamet duygusu ile yoğrulmalı ,dünya barışa bulanmalı... Umuttur; Birgün bir Zeytindalı uza...