46.BARIŞA KÜSMEK

2.6K 233 108
                                    

Selamün aleyküm okurcumlar. Ben geldim , muhteşem bir bölümle geldim. (Ne kadar mütavaziyim);)

Şimdi sizinle bir anlaşma yapacağım . Hikayeyi okuyanlar çok fakat o ve yorum okuyan sayısına göre  az . Ve bu ister istemez insanın ağrına gidiyor. Ben bi bölüma kaç saatimi veriyorum. Tek beklentimiz de oy ve yorumken bu kadar nazın fazla olduğunu düşünüyorum.

Sizden rica ediyorum.

Saygı ve sevgilerimle...

Dua ile...

            *********************
Zemherir soğuğunda tüm bedenim  donuyor, kanımın katılaştığını bile hissedebilirdim sanki. Çaresizliği , çaresizliğime düğümlenmişti. İçime lavlar düşse lavları bile donduracaktı yüreğimin soğukluğu.

Ayağım sızlıyordu...

Sapasağlam ayağımın böyle sızlayabiliyor olması beni dehşete düşürüyordu.

İçimden parça parça etler dökülüyordu sanki.

Ona inanmamıştım ...

Ona yardım etmemiştim...

Oysaki bu adam kolay kolay yardım istemezdi kimseden. Bana seslenmişti ...

"Amine, hakikaten ağrıyor ayağım  , yüklendikçe kötü oluyor"

Kulağımda yankılandı sesi.

Ardından 'pişman olursun bak' diye  ikazı...

Pişmandım... Hemde ilimlerimi bile sızlatan pişmanlıkla.

Eğer yardım  etseydim böyle olmayacaktı belki de.

"Ayağın?" sesim rüzgarda sarsılan ağaç dalı gibi dalgalıydı.

Şişmiş, rengi değişmiş ve iltihap toplamış olan ayağına baktım ... Başıma saplanan ağrıyı bir kenara itip yere oturdum .

Pantolonun paçasını bir kere daha katlayıp yukarı kaldımaya çalışınca
"Ihh" diye inledi. İniltisini bastırmaya çalışıyordu.

Canı yanıyordu. Barışın canı yanıyordu. Yüreğine tutunduğum adamın canı yanarken  yüreğimin buz kesmesi biraz olsun ona tesir edebilmek içindi. Ben ona buz da olurdum , ateşte.

ZEYTİNDALI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin