Canözüm

2.3K 177 73
                                    


Selamün aleyküm. Sevgili okurlar son zamanlarda gerek kitaplarda gerek sosyal medya hatta bazen televiyonda zeytindalı sahnelerinin aynısı yada çok benzerine rastlıyorum. İnsanlar benim kitabımı  okurken  alıntı yaptığım düşüncesine içerisine girmesinler diye bu günden sonra bölümlere tarih atacağım . Eğer ileriki bölümlerde ben unutursam siz bana hatırlatın lütfen

17.02.2018

***


Gökten kar yağsa, benim heybeme hüzün düşüyordu. Ben hüzünlerimi seviçlere çevirmek isterken bi dalavereyle yine hiçbirşey değişmiyordu.

Daha iki gün önce 'Sana sımsıkı sarılmak istiyorum. Yanımda olaydın' diyen kız , ona düşmanı sarılmış gibi itti beni. Yine ne oluyor böyle? Ne yapmıştım ki ben? Bir yanlış anlaşılma olmuştu herhalde . Nasıl bir yanlış anlaşılmaydı da bu kızı buraya kadar getirtmişti.

Şaşkılığın verdiği gevşeklikle baktım gözlerine kardeşimin. Ağladı öylece . Öylece sessizce ağlıyordu. Arada nefesi kesiliyordu. Daha fazla üzülecek diye dokunamıyordum ona. Ona dokunsam avucuna yapışmış bir bombanın pimini çekecektim sanki. Yağmur bizi ıslatırken sessizce durdum öyle. Biraz vakit geçtikten sonra biraz olsun sakinleştiğini anladım.

"Gel de bir yere oturalım ha , olur mu?"

Sesim buram buram rica doluydu. Yavaş yavaş yürüyüp duvarın üstüne oturdu . Hemen yanına geçtim bende.

"Ben mahvoldum Amine. Herşeyi mahvettim. "

Ne dediğini anlamıyordum. Anlamadığım şeyi çok merak ediyorum .

"...Sana ne diye kızıyorsam...Herşeyin suçlusu benim. "

Elimi kaldırıp önüne eğdiği başını kendime çevirdim. Gözyaşlarını sildim baş parmağımla.

"Noldu sana böyle can parçam?"

Birşeyi reddeder gibi başını sağa sola sallayıp konuştu.

"Ben kendimi nasıl affedeceğim? Ben aynada yüzüme nasıl bakacağım Amine? Ben kendime olan sayğımı dar ağacına yolladım."

Çaresiz , yağmurun altında evini bulayan bir kuş yavrusu gibi önümde tirtir titriyordu. Ben bir kez daha Münteha'nın heba oluşunu izledim. Nasıl dayanılırdı ? Sarsım onu . Aldım kucağıma bedenini sımsıkı sardım. Bana dolanan kollarını tutamıyordu . Kolalrını ayakta tutacak takati kalmamıştı. Çaresiz montumu sırtımda avcuna alıp sıkı sıkıya sıktı parmaklarının arasında.

Onu sakinleştirmek , biraz olsun ona iyi gelmek istiyordum. Yine ailesiyle ilgili bir durum mu olmuştu?

Cebimde titreyen telefonunu umursamadan kollarımı ayırmadım kardeşimden. Dakikalarca biraz olsun kendine gelsin diye yağmurun altında öylecek sarıldım ona. Biraz sonra arkamdan gelen kalın bir öksürük sesiyle çenemi kaldırdım Münteha'nın omuzundan. Biraz sonra Münteha da başını omuzundan kaldırıp baktı benim görmediğim kişiye. Sonra utanarak bakışın çevirdi ve kollarını benden ayırdı. Arkama dönüp baktım .

"Bahçede giden gelen çok oluyor isterseniz eve geçin. "

Gayriihtiyari gülümsemiştim. Nasıl hem kırgın yada kızgın olup düşünceli de olabiliyordu.

ZEYTİNDALI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin