Saatlerdir yazıyorum bu kadar çıktı. Üzdün benş Wattpad.İyi okumalar..
***Bazı duyguların yoğunluğu altında bedenimi adeta bir serçe kadar küçük hissediyorum. Sahi biz insanoğlu olarak ne kadar zavallıydık. İçine düşüp çıkamadığımız bu hislerle boğuşurken ne kadar da kolay meşrulaştırıyorduk bazı şeyleri. Yıllarca kitaplarda , filmlerde hatta günlük hayatta ne kadar da güzel ve masum bir şeymiş gibi anlatıldı sevmek.. sevmek.. Oysa ne büyük imtihandır sevmek. En azından benim için çok büyük bir imtihan oldu . düşünmekten kafayı yiyecek dereceye geldiğim bu aptal duygudan da bu aciz benden de nefret etmiştim. Oysa değil miydi nasihat deveyi bağlayıp tevekkül etmek. İşim Allaha kalınca tevekkül ederdim aslında ben. Nasıl bu hale gelebilmiştim.
Karşısına çıktığımda psikoloğun hiç korkmuyordum oysa. Baygınlığımın doktorlarca psikolojik olduğu söylendiği için konuşacaktım sanmıştım. Meğer babam beni kandırmıştı. Kırılıp üstüme fırlayan bir cam parçası değilmiş bileğimi yaran. Kolumu kendi ellerimle kestiğimi söyleyince doktor yalanlamıştım. Meğer ben benden öyle geçmişim ki.. aklıma gelmemesi Allahın bir lutfuydu herhalde aksi taktirde Rabbimin huzuruna nasıl çıkabilirdim bilmiyorum. Ölmemiştim ama bunu o karaktersiz Barış yüzünden istemiştim.
Kaç saat konuştuk doktorla bilmiyorum. Beynim adeta donmuştu. Gerçi çok uzun zamandır böyle hissediyordum. Buna bide kendime olan saygımı kaybetmem eklenmişti. Kendimi çoğu kez enayi gibi hissediyordum. Allahın belası bir üniversiteyi ağabeyimin kariyer takıntısı yüzünden kazanıp Allahın belası bir sevgisiyle çıldırır gibi kendimi kaybettiğim bir herife aşık olup , aynı ağabeyim tarafından kolumdan sürüyerek memleketime gönderildim. En büyük öfkem ise Barışın sevgisine inanmaktı. Yani kendime olan saygımı yitirdiğim nokta tamda burasıydı. Bana 'Oysa seni sevmem toplumu meşru kılar ' dediği sesini anımsıyorum. Oysa ben onun sesini neredeyse unutmuştum. Kaç kere hatırlamaya zorlamıştım kendimi sesinin tınısını hatırlamak için. Nasıl da yıllar sonra zindandan çıkmış bir mahkum gibi çarpmıştı kalbim. Elime kalbime götürdüğümü hatırlıyorum. Hemen sonra en son onu görüşümü hatırlıyorum. Kantine gitmeden evvel koridorda elimi tutup yanağına dokundurduğunu.. sakalları elimi tırmalarken heyecandan bir yarış atının nallarından çıkan ses gibi ses çıkaran kalbimin beni ele verişini ve aynı anda gözleri yuvarlarından çıkacakmış gibi şaşkınca yüzüme bakışı.. ah.. ne kadar aptaldım. Böyle şaşırması çok normaldi . o ne anlardı sevgiden. Sevginin ne olduğunu bilmeyen bir adamın bedenlerde heyecan araması normal sayılmaz mıydı?
Bileğime bakarak çıktım odadan. Sanki dünyam başıma yıkılmıştı.çok değil Daha iki gün önce fotoğrafa bakarken de aynı şeyi hissetmiştim. Doktorun odasının kapısını kapatıp çıktım. Koridoru habire turlayıp duran Tarık'ı gördüm. Ne kadar endişeliydi. Ağladığım için muhtemelen yine şişmişti gözlerim. Tarık'ın başını biraz eğip hüzünle bana baktığını gördüm. Başımı eğdim. Kim bilir ne kadar acınası görünüyordum. Şaşkındı , hastanede uyanıp uyanıp arada he gördüğümde de hep şaşkın Tarık. Ne derdi var acaba diye düşünüyordu beklide.
_Babam nerde?
_ Sigara içmek için çıktı. Çıkalım istersen dışarıda görürüz.
Elimdeki çantayı taşırken zorlandığımı anlayınca hemen elini uzattı bir şey söylemeden ona verdim çantayı.
Eve Tarık'ın arabasıyla gelmiştik. Babamın yüzüne bakamamıştım. Yolda ilaçlarımı bile Tarık almıştı. Eve varınca babamın ısrarıyla Tarık eve kahve içmeye gelmişti. Kahve içtikten sonra benimle konuşmak istediğini, şuan sırası olmadığını bildiğini ama müsait bir zamanda aklımda bulunmasını istemiş. Annem bana bunu söylerken , psikoğun Tarık'ın tanıdığı olduğunu ve bu konunun sadece hasta ve doktor arasında kalmasını evde bu konunun açılmamasını ısrarla söylediğini ekledi. Bu yüzden beni zorlamadığını yoksa bana yapacağını bilirmiş annem.
Taburcu olup eve geldiğim ilk gün tekrar bakamadığım fotoğrafa sonraki günler sık sık bakım kendimi küçücük hissettiren adamdan intikam almak istedim . sonra Allah'ından bulsun diyip bıraktım. Onu kinimle ve nefretimle bile olsa içimde yaşatmaya niyetim yoktu ama nefret ediyordum. İlaçlarımın saatlerini kaçırmamam için Tarık annemi arayıp hatırlatıyor annemde imalı imalı bana söylüyordu. Akşam Tarık'a mesaj atıp hatırlatmayı direkt bana yapabileceğini söyleyince benimle konuşması gerektiği konuşmadan böyle bir şeyi içi rahat bir şekilde yapamayacağını söyledi. Onunla konuşmak için kendimi hazır hissediyordum. Her boğulacak gibi olunca annem kapımı çalıp 'Tarık ilacını alsın, kremini sürsün ;bileğini zorlamasın dedi' diyordu. Bunun iyi hissettirmesi çok doğaldı . Tarık'a olumlu cevap verdim . Yarın annem evdeyken bize gelecekti.
Uyudum uyandım ve yarın oldu bugün. Anneme söylediğimde annem mutlu bir şekilde mutfağa gidip tatlı yaptı Tarık'a. Tarık geldi. Çok efendi bir adamdı. Ben anne olsam ve kızımı vermek için karşıma Tarık ve barışı getirseler gözüm kapalı tarıka verirdim. Sevmekten ziyade önemli olan saygı değil miydi? Yada sevgiden çok evliliği ayakta tutan dürüstlük değil miydi?
Çok moralsiz duruyordu. Neden böyleydi bilmiyorum. O gelmeden önce uzanma pozisyonundan çıkıp oturmuştum. Hasta yorgun ve çirkindim. İçini bilmiyordum tarığın ama dışından çok efendi , ağır başlı ve gayet yakışıklıydı. Bense gözlerimin altı koca morluklu ve çukurluydu.
_ Hoş geldin
_Hoş buldum
Ayakta duruyordu. Ben oturmasını söylemesem saatlerce ayakta duracak gibiydi.
_Otur lütfen
Annem bizi hiç rahatsız etmemişti. Oturdu. Derin bir nefes aldı. Bu adamın hastaları bu adamı görünce tekrar hasta olabilirlerdi. Zaten millet olarak doktorlara düşen bi yapıya sahiptik . en azından ben çevremden öyle sezmiştim.
_ daha iyi misin?
_ Elhamdulillah. Fiziken iyiyim de inşallah ruhsal olarak da kendimi daha güzel toparlayacağım.
_ Ruhsal olarak iyi olmanı isterim . Çünkü eğer ruhsal olarak iyi olmazsan bedeninin kat ettiği yolu hiç edersin.
_ Haklısın. Sen daha iyi bilirsin tabi. Anneme de sürekli hatırlatıyorsun ilaçları..
_Amine benim niyetim seni rahatsız etmek değil gerçekten. Sadece iyi olmanı istiyorum. Ve gerçekten kendimi çok suçlu hissediyorum.
Şaşırdım . o neden kendini suçlu hissediyordu ki?
_Neden suçlu, anlamadım?
Bana baktı. Sonra hemen bakışını başka yere çevirdi.
_Bak eğer bu durum ;içinde olduğun durumdan bahsediyorum.benimle herhangi bir ilgisi varsa lütfen bana söyle. Çünkü ben günlerdir doğru dürüst uyuyamıyorum bile.
_ Hayır. Asla seninle bir ilgisi yok bu durumun. Hatta şu kendimi küçücük hissettiğim günlerde gerçekten beni çoğu kez iyi hissettirdin. Teşekkür ederim.
Tarığın şaşırdı açıktı. Devam ettim.
_ şuan sırası ve zamanı değil ama benim de seninle konuşmam gereken şeyler var. Ama bunu için kendimi biraz daha iyi hissetmem lazım sanırım.
_ Eğer olumsuz cevap vereceksen ve bunun için çekiniyorsan gerçekten kendini kötü hissetmene gerek yok. Yani istediğin gib...
Lafını böldüm. Kafasında bir şeyler kurup buna inanlar hani kadınlardı.Bu adam neden böyle yapıyordu?
_Hayır. Kabul etmemek değil.
Daha çok şaşırmıştı. Bir süre durdu sonra konuştu.
_ O zaman Amine, senin vicdanın rahat değil .
Şaşırma sırası bendeydi. Devam etti.
_ şunu bilmeni isterim ki, kabulümsün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEYTİNDALI
SpiritualNe nane ne karanfil , vicdan kokmalı insanın nefesi... Yüreği kavrulana dek sevmeli, Sevmeli ki bağıra çağıra haykıran vicdanını dinlemeli.Sevmeli ki evren merhamet duygusu ile yoğrulmalı ,dünya barışa bulanmalı... Umuttur; Birgün bir Zeytindalı uza...