11.UMUT

3.5K 249 18
                                    

Multimedya : Umut

Umut...

Aslı'nın acısı, hüznü, gözyaşlar Umut.
Aslı'nın Umut'u .

Küçüklükten beri beraber büyümüşler.

Akşam herşeyi anlatırken bende dayanamımaştım. Hıçkırıklarımız karışmıştı birbirine.

Amca çocuklarıymışlar.Aslı ve Umut.

"Çocukken herzaman birlikteydik. Oyunda,gezmekte ,herşeyde. Hep ama hep yanyanaydık.

Ona teyzesi bakıyordu.

Umut doğduğunda öksüzlüğü tatmış, biliyomusun Âmine?

Hep kendini suçladı küçükken. 'Annem benim yüzümden ölmüş' derdi . Ne kadar uğraşsamda ikna edemiyorum onu. Taki ben babamı kaybedene kadar" dedi.

Babasını kaybetmişti. Hemde daha küçükken. Kız çocuğunun babasını kaybetmesi nasıl büyük bi acıydı.

Devam etti ..

" O yaz gecesi, illa dondurma isteyince dondurma almak için çıktı evden. Sonra...

Sonra bir daha giremedi işte o evden içeri.
Bir daha sarılamadım ona. Bir daha yüzüne karşı 'baba' diyemedim Âmine.

Ben tabi üzüntüden kendimi suçlamadan bişey yiyemiyordum..."

Burnunu çeke çeke , gözlerini silerek konuşuyordu ve ben çok değişik hissediyordum. Şükredikecek haldeydim gerçekten.

" ...Umut küçükken de çok akıllıydı çok zekiydi. Bir gün geçti karşıma 'Sen bana annen senin yüzünden ölmedi demedim mi?Şimdi ben tam bunu kabullenmeye çalışırken sen niye baban için kendini suçlayıp duruyorsun ha ' dedi. " Gülümsedi ve tekrar devam etti.

"...'Madem bişey yemeyince işe yarıyor , artık bende yemiyorum' dedi . Dudağını büktü. O gün anladım bu çocuk bana abi de olur, baba da, arkadaşta, herşey de. "

Bahsettiği anlara gider gibi , Umut karşısındaymış gibi bahsediyordu. Bu
nasil sevgidir Allahım. Bu nasıl acı...

"...Teyzesi onu o kadar güzel yetiştirmişti ki Âmine, biraz aklımız başımıza gelince namazlarını kılmaya başladı. Hemde hiç kaçırmadan.

Kız arkadaşları olurdu ama hiçbiri ile laubali olmazdı. İşini halledecek kadar konuşur giderdi. İlk zamanlar bana ayrı davranırda ama zamanla banada onlar gibi davranmaya başladı. En çokta bu canımı acıtıyordu.

Beni koruyup , kolluyordu diye kaç kere başıma bela açtım bilmiyorum. Sırf benimle ilgilensinler ,benimle muhatap olsun diye.

Ben hep onu düşünürken onun öyle davranması, Beni sevmemesi o kadar zoruma gidiyordu ki..." gözlerini elinin tersiyle sildi ve burukça gülümsedi. Elini masanın üzerindeki deftere uzattı.

"...Şu defter var ya ,onun günlüğü. Hastanedeyken evine gittiğimde odasında buldum.

Ben onun beni sevmediğini düşünürken o hiçkimselere anlatmadan bütün hislerini oraya dökmüş meğer. " Bende gülümsedim. Oda Aslıyı seviyormuş.

"Namazı ilk o öğretti bana biliyomusun Âmine?" buruk bi tebessümdü yine yüzündeki

"...Bir ara bıkkınca okula giderken yolda karşıma dikildi ve bana bir kitap uzattı . Ben o akılla neler bekliyorum tabi. Kitabı okuyunca anladım o adamın aşık olduğu Allahtı,namazdı.

O benim öğretmenimdi be Âmine...Bana güzellikleri o öğretti . Bi o bi ben..." Durdu biraz bir kaç nefes alış verişinden sonra gözyaşlarına eşlik etti sesi.

"...Günlüğünü bana seslenir gibi yazmış...Bir yerde yazmış ki 'Ben sana babanın yokluğunu biraz giderebildim mi bilmiyorum ama ,bağ evinde bisikletten düştüğümde bi yandan dizimdeki kanı temizleyip bi yandan ağlarken gözündeki anne merhametini gördüm. ' O bilmiyordu ki ben onu herşeyin yapmıştım "

Allahım bana dayanma gücü ver . Benim güzel arkadaşımın kalbinde ne kadar büyük bi acı ne büyük bi sevgi varmış.

"...Geçen sene annem onun yanında evlilik konusunu açınca utançtan yüzümün nasıl ateşlendiğini asla unutmam.

Bir hafta sonra okuldan eve doğru yürürken ,okulun ilerisindeki o büyük boş arazide önüme çıktı .Ne dedi bana biliyor musun? "

Öyle bir ağladıki dakikalarca sakinleştirmek için uğraştım . Uzun bi vakit sonra nefes alış verişi normale dönmeye başlarken devam etti...

"...'Seviyorum 'dedi. Avucunu açıp bana uzattı, Avuç ayasında bir parıltı, taşlı bir yüzük vardı.

'Evlenelim mi?" diyemedi Âmine, diyemden vurdular. Elindeki yüzüğü parmağıma onun kanıyla birlikte taktım ..."

Hıçkırıklarımız birbirine karıştı. Sarıldım sıkıca . Yanında olduğumu hissetsin diye. Yürüğideki yarayı sarmalayamazdım ama öylesine sarıldım.

"...Ben o gün onu kaybettim.Ben babamı , abimi, dostumu, herşeyimi Âmine, herşeyimi kaybettim . Umut'umu kaybettim. "Dedi ve ağlaya ağlaya uyuyakaldı. Uyuya kaldık.

Allah'ım ne kadar büyük bir acıdır bu.

Odanın her yerinde Umut'dan bir parça vardı. Tavandaki fotoğraflar, perdenin rengi, masadaki günlük, etraftaki koku, yüzük, duvardaki grafiti, Aslı...

Aslı , Umut'u tamamlayan bir parça gibiydi sanki. İçinde taşıyordu adeta Umut'u. İçinde yaşatıyordu.

Hıçkırıkları ona aitti. Gözyaşları ona.

İsyan etmiyordu. Evet belki tesettürlü değildi ama ondaki teslimiyet ...

" 'Allahım neden o ?' bile demiyordu. Sorgulamıyordu bile.

"Allahım bana sabır ver . Bizi cennetinde kavuştur ..." diyordu. Bana anlatırken , içindeki bi nebze hafifleşsin istiyordu ama yardımın Allah'dan geleceğini biliyordu. Bi yandan bana anlatıp dermanını Rab'den istiyordu.






********************



Bir sesle irkildim. Aslının başı benim omuzumda ,benim başım onun başının üstünde.

Hâlâ duvar dibindeydik ve yatsı namazını kılmamıştım.

Bakışlarımı yorgunca kaldırdım. Bakışlarım tavana çarpınca durdum. Bir sürü fotoğraf vardı duvarda . Bu resimler galiba Umut'un resimleriydi.

Yavaşça ayağa kalktım . Işıktan dolayı tam göremiyorum ama hafif uzun saçlı,kumral ,incir yaprağı kadar koyu yeşil gözleri beyaz tenine zıt siyah kaşları vardı.

Gözümün önüne Aslıyla yanyana halleri geldi. Birbirlerine ne kadarda yakışırlardı.

Hem kendileri hem gönülleri....

ZEYTİNDALI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin