59. Yazarsızlıksız

2.3K 173 35
                                    

Yerin gerçekten yarılıp sizi içine çekmesini istediğiniz oldu mu? Peki kendinizi hiç ,günlerce çöplüğün içinde kalmış gibi pis hissettiniz mi?

Annem ben daha 2 yaşındayken bir rahatsızlık geçirmiş ve bir daha çocuk sahibi olamayacağını öğrendiğinde dünyası başına yıkılmış. Babamın yüzüne günlerce bakamadığını söylerdi hep annem. Benim tek bir ağabeyim vardı. Kanımdan olan tek bir kardeşim vardı. Ciğerimin bir köşesinin yüzüne bakamadığım için kendimden iğreniyordum.

Sorun asla Barış'ta yada aramızda ki bağda değildi. Sorun benim bunca şeyi saklamam ve olayın bu raddeye gelmesine sebep olmaktı. Kendimi başka şehre okuyorum diye gidip kendini kaybeden kızların konumunda bulmaktan utanıyordum . Ama ağzımı açıp tek kelime kullanamadım.

Benle Münteha Alinin emriyle Urfaya gelmiştik. Kendisinin İstanbul'a ne için geldiğini bile bilmiyordum ben. Zaten kendisi de İstanbul da kalmıştı. Barışla kavga edecekler diye çok korkuyordum ama.

Barış'ı defalarca aramış her seferinde ulaşamamıştım. Fatih'i aradığımda ise Aliyle çıkıp gittiklerini söyledi. Barışın Fatihe gelmemesini söylediğini de öğrenmiştim.

Münteha'nın kafasını dağıtmak için yanıma geldiğini ama herşeyin daha beter olduğunu hatırladıkça acım katlanıyordu. O defteri yazdığı için her seferinde kendini suçladığını biliyordum. Biz şuan darma dağınıktık.

Saat gece kaç bilmşyorum. Telefonumu elime alıp bir kere daha aradım Barışı. Çaldı ... Çaldı ... Çaldı. Tam ümidimi kesip kapatacakken telefon aramam cevaplandı.

-Alo .

Heyecandan oturduğum yatağımdan fırlamıştım.

- Ne ara bu kadar utanmaz bir kız oldun sen Amine!

Alinin sesini duyar duymaz dizlerimin titrediğini hissettim.

-Deli mi edeceksiniz lan siz beni! Ne yapıyorsunuz lan siz? Hepiniz ne ayaksınız oğlum. Siz kendinizde misiniz!!!

Telefon yüzüme kapandı. Sesi boğunuktu. Sinirden ne hale gelmişti. 'Hepinizden' kastı kimdi? Barışın telefonu neden Ali' deydi?

Ben nasıl bir halin içine düşmüştüm Allah'ım. Eve adımımı attığımda anneme deli gibi sarılan ben , annemin yüzüne bakamıyordum. Neden geldiğimi sorduğunda yalanlar uydurmuştum. Ben bu değildim.

Saatlerdir buz gibi bakışalarımın buzunu gözyaşlarım çözmeye başlayınca Münteha yanıma gelip bana sarıldı. Sımsıkı sarıldım ona. Herşeyi biliyordu o . Anlıyordu beni .

*************************

Müntaha'nın Kaleminden:

En sevdiğimdiğim ajandımı kendi ellerimle açıp kahverengi ahşam masama indirdiğim günü anımsadım. Yine kalemliğimdeki en sevdiğim kalemini alıp yazmaya başladım. En sevdiğiniz defter ve sevdiğiniz kalemi aldığınız güne lanet okudunuz mu hiç? Lanet okumayı bir ara dil alışkanlığı edindiğimde, hayatımda hiç tanımadığım bir ağabey tarafından "Peygamber lanet etmeyi men etmiştir "diye uyarıldığım da bırakmıştım.

Perişandım. Şu halinin başka hiç bir açıklaması olamazdı. Günlerdir ne birşey yiyebiliyor ne adam gibi birşey içebiliyordum. En ağırıda içime dolan bir duman gibi içime işleyen nefret duygusuydu. Kendimden nefret ettiğimi hissediyordum. Sesimi çıkaramıyordum. Gıkım çıksa tüm dünya herşeyi öğrenecekmiş gibiydi. Tüm dünyanın hiçbirşeyi bilmediği garantisi varmış gibi...

Eğer benin ben beni seven bir adama gönlümü vermiş olsaydım Amine gibi anlım açıktq olurdu. O Rab katında onun karısıydı. Ben elimi açıp Rabbime dua edemiyordum bile. Utancımdan nefesin kesiliyor sonra yine ağlamaya başlıyordum.

ZEYTİNDALI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin