65.Unuturum

2.1K 93 77
                                    

Rahat nefes alabildiğimi hissediyordum kalbimin var olmadığını varsayınca. Bazı şeyleri olmamış farzedip keşkeleri de eklediğim zaman 'tamam' diyordum, 'artık rahatım'. Ne kadar herşey bambaşka bir yere gitsede. Vereceğim kararların bu kadar önemli olduğunun farkında olmadan vermiştim sanırım. Ama ben bunu düşünmek istemiyordum. Aklıma gelince de kendime 'bu konuyu kapatalım' diyip kapatıyorduk.

  Hiç kuyuya düşmemiş birinin kuyunun dibindeymiş gibi hissetmesi kuyunun dibini tahmin edebildiğinin ispatıdır. İnsanın içinin kuyuya dönüşmesi nasıl bir şeydir? Ellerimi açıp Allaha yalvarmayalı ne kadar uzun zaman olmuştu.. delicesine bir düşmeni fırtınası yaşadıktan sonra çaresizliğin en dibini görmek kuyuda hissettiriyordu. Işığı görünmeyen dipsiz bir kuyunun en dibi. Ellerimi bir şey yapabilmek adına çabaladığım zaman ellerimde çamur barçalarından başka bir şey bulamıyordum. Ah Tarık...Sana da kendime de dünyanın en büyük haksızlığını yapıyorum. Dikiş tutmaz yaramı seninle dikmek bana eziyet. Peki ya bu yaptığım senin günahına girmek mi? Oysa kendi ağzıyla demişti kabulümsün diye. Ne durumda olduğumu , neler yaşadığımı bilmeden kabullenmek fedakarlığın en güzeliydi belki ama ya bu kadarını düşmediyse?

Ellerime baktım. Bu elleri barışın tuttuğundan haberi olmayan bir adamla evlenmeyi düşünmek...

Barışın kürt olduğumu bir yerden duyup benden kaçtığı zamanı anımsıyorum. Onu ilk defa çağırmıştım sanırım. Dönüp bana baktığındaki donuk bakışları..Birkaç sorudan sonra düşündüğü gibi olmadığını anlayınca, kafasında kurduğu gibi olmadığını kavrayınca bana şuan dünyada ki en üstün insan kim diye saçma bir soru soruşu.. ardından Aslıya ' Annenlere söyle yarıyıl tatilinde Urfaya kız istemeye gidiyoruz' demişti dimi?

Yutkunurken boğazımın yırtılırcasına zorlandığını hissettim. Ayağa kalkıp saçımı çekiştirdim. Aklımın ve kalbin bana bunları yapmasına izin veremezdim hele ki işle bu raddeye gelmişken. Tarıka olumlu baktığımı ima etmiştim. Oysa Tarık ne kadar iyi kızları hak ediyordu. Barış bana temiz kalpli olduğumu söylerken kendimden onun yüzünden nefret edeceğimi tahmin eder miydi? Annemin kapıyı çalıp içeri girmesiyle ellerimi saçımdan çektim.

"bir saate kadar gelecekmiş Tarık" dedi annem. Çok mutluydu, mutluluğunu gözlerinde görüyordum. Başımı salladım. Annem ve babam Tarık ile evlenmemi gerçekten çok istiyorlardı. Sahi her şey sevgiyle olmazdı dimi? Zaten ben hiçbir zaman ailemin sevmediği biriyle hayatımı birleştirmeyi planlamamıştım. Ailem istemiyorsa , beğenmemişse bitmişti benim için. Tarık'ı kabul etmem tabiî ki sadece ailem ile alakalı değildi. Bende onunla mutlu olabilirdim. En azından bunu umut ediyordum. Hem saygı olunca iki insanın hayatını sürdürmesi daha kolay olurdu. Kolay bir hayat ise içinde bir yerde sevgiyi oluştururdu.en azından öyle tahmin ediyordum. Başımı pencereden çıkarıp gökyüzüne baktım. İçime aldığım oksijenin ciğerimi soğutmasını umarak aklıma bulaşmadan gökyüzünden vazgeçip cadden geçmeyen arabalara baktım. Etraf sakindi. Kaldırımın kenarındaki yeni boyanmış duvarın tepesinde pinekleyen kediyele gözlerimiz çakıştı. "pişt1" diye seslendim. Gözlerini devirdi. Korkmaması zoruma gitti. Hak etmiştim bana neydi kediden.belki de rahatlığını kıskanmıştım. Sarı desenli beyaz bir kediye imrendiren hayatımı düzene sokmak için içeri girip hazırlanmaya başladım.

Aslında istemeye gelecekleri kızı elbise almak için alışverişe çıkarmak bir adet değildi. Zaten isteme dediğimiz şeyde kız evdeki elbiselerini giyer. Bunu anneme söylediğimde annem " müstakbel kayınvaliden gelinim ne istiyorsa yapın her şey istediği gibi olsun" dedi. Ah her genç kızın hayalinde vardır bu kayınvalideden kadın beni bilse belki yüzüme tükürecek.oğlu da öyle.. kabulümsün dedi ama aklında ne vardı bilmiyordum. Bu konu hakkında konuşmadık bile.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 15, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZEYTİNDALI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin