Genç kız artık şaşırmaktan sıkılmıştı. Büyütüp diktiği gözlerini Aslıdan çekip yere indirdi.
Utanıyordu. Hemde fazlasıyla. O yanlış anlaşılmıştı ama O da yanlış anlamıştı. Bu iki insanın süt kardeş olacağı aklından geçmemişti.
Kızcağız başını önüne eğmişti fakat içinden kopan seviç çığlıklarınıda bastırmıyor değildi. Onca gün bunların haram işlediği düşünmüştü ama onlar birbirlerine helallermiş. Ağabey kardeşlermiş.
"Ben... Yani şey ..."
Söyleyecek söz bulamıyordu. Bütün sinirinin yerini bir şaşırma utanç kaplamıştı.
"Özür dilerim. Gerçekten"
Dedi . Aslı mahcubiyeti fark edince ortamın havasını değiştirmek adına lafa girdi.
"Ben bu hödükle nikah kıyacağıma yaşlı bi amca bulur kıyarım. "
"Seni benim gibisi istemiş bide kabul etmicen. Bak sen."
Dedi Barış.
"Neden şimdiye kadar söylemediniz ki?" diye sordu güzel kız.
"Sinirinin yatışmasını bekledim. Ne bileyim inanmazsın falan diye şey ettim " dedi koca adam.
"Ben tekrar özür dilerim. Gerçekten . Yani o kadar çok birbirinizle ilgileniyordunuz ki ben şey sandı. "
Barış gülümseyerek bakıyordu genç kızın yerde olan bakışlarına. Uzun süre sonra onu böyle sakin görmek hoşuna gitmişti genç adamın.' Hem nede güzel olurdu hep böyle olması' diye geçirdi içinden genç adam
Genç adam durup düşündü. Bu kızı aklının bir köşesine yer edinmişti . Onu düşünmediği bir gün geçmiyordu. Onunla konuşmak kendine bu denli huzur verirken onsuz olmayı düşünmüyordu.
"Ben ciddiyim Âmine....İlk defa bir kadına güvenip konuşmak...." döküldü sözcükler ağzından. Ölçüp tartacak birşey yoktu. Ne kadar itiraf edemesede kendine ortadaydı işte herşeyi.
İnanamıyordu Âmine. Bu adam ona derdini mi açmak istiyordu? Bu adam ne diyordu ? İnanamıyordu kulaklarına güzel kız.
"Otur lütfen. Gel de bir adam akıllı konuşalım "dedi oğlan yemek masasını göstererek.
Aslı'nın şoku ayrıydı. Bunca senelik ağabeyini tanıyamıyordu. Barış'ın böyle aklı başında bir kıziçin böyle düşünmesi...
Aklı almıyordu. Barış hovardaydı. Nasıl Âmine gibi ağır başlı bir kızı isterdi?
Barış'ın Âmine'yi sürekli koruması dikkatini çekmişti ama arkadaşça sevdiğini , koruduğunu düşünüyordu.
Telefonunun çalmasıyla Aslı mutfaktan çıktı.
Barış bir sandalye çekip oturunca Âmine de ona en uzak olan sandalyeye oturdu.
" Ne istiyorum ? Derdim ne? Hiç bilmiyorum. Seninle oturup konuşmak istiyorum. Seni tanımak istiyorum. Gülümsediğini görmek bana iyi geliyor...."
Durdu biraz genç adam. Derin bir nefes alıp verdi ve bakışını tekrar masaya dikip konuştu.
" Bunu istediğimi ,seninle tartıştığımız güne kadar bilmiyordum. Yüzüme bakmaman hoşuma gitmiyordu ama o günden sonra benden haz yetmiyormuş davranman daha çok itti beni sana.
Ne bileyim işte diğerleri gibi değilsin. Saklısın . Ve ben diğer insanların bilmediği bir yönünü , özelliğini bilince , öğrenince gizli bir hazineyi bulmuş gibi hissediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEYTİNDALI
SpiritualNe nane ne karanfil , vicdan kokmalı insanın nefesi... Yüreği kavrulana dek sevmeli, Sevmeli ki bağıra çağıra haykıran vicdanını dinlemeli.Sevmeli ki evren merhamet duygusu ile yoğrulmalı ,dünya barışa bulanmalı... Umuttur; Birgün bir Zeytindalı uza...