" A ...Anlamadım?" diyince tıslayarak güldü.
Ben şuan hakikaten korkmaya başlamıştım.
" Anlarsın anlarsın , birazdan anlarsın." diyince daha çok korkmaya başladım.
"Dur! İnmek istiyorum . "
Bana bakıp hemen önüne döndü .
" Artık çok geç ! Sen korku tüneline gireli aylar oldu . Haberim yokken sinsice yüreğime sızmaya çalışman da aylar oldu!"
" Ne diyorsun Barış? Bak sen iyi değilsin .Korkuyorum ben, indir beni "
Tehdit eder gibi bakıp sakin ses tonu ile ...
" Kork , Hemde çok kork!"dedi
Öyle bir sakindi ki resmen sakinliği sesimi soluğumu kesilmişti. Bu Barış olamazdı . Bu Barış'ın bedenine girmiş bir canavardı.
Araba Barış'ın evinin önünde durunca arabadan indi . Gelip benim kapımı açıp kolumdan tutarak yine sürüklemeye başladı.
O kadar sinirliydi ki ; 'Bana dokunma' bile diyemiyordum. Nefes alırken bile korkuyorum.
Kapıyı açıp içeri geçtik .
"Salona geç!"
Diye konum verince salona geçip ikili koltukta rahatsızca oturdum.
O da gelip bir koltuğa oturdu.
" Allahım beni koru ya Rabbim" diye içimden dua ediyordum. Arabadan beri Ayetel kürsi okumayı bırakmamıştım zaten.
Barış ayağa kalkıp odada sağa sola doğru yürümeye başladı.
Sinirden kuduruyor gibi bir hali vardı . Sık sık nefes alıp veriyor . Konuşma cesaretimi her hareketi ile yerle bir ediyordu.
Bu kadar kızacak ne vardı Allah aşkına?
Gel de bunu Barış'a sor cesaretin varsa.Odada volta attıktan sonra tekli koltuğa oturup dirseğini dizine yerleştirip tek eli ile başını ovmaya başladı.
" Olamaz . Olmaz dimi? Yapmaz"
kendi kendine konuşsada sesini duyabiliyordum. Neye inandırmaya çalışıyordu kendini?
Bir süre sakinleşmesini bekledim . Çok sakinleşmiş sayılmasa da konuştum.
"Neyin var?"
Sessiz... Yüzüme bile bakmadı
" Bana mı kızdın?"
Yine ses vermeyince açıklama yapma gereksinimi duydum
" Bak ben dikkat ediyorum kendime , hem kendime koruma tutamam ya. Hem bence fazla tepki gösteriyorsun... "
Başını kaldırıp öyle bir baktıki bana ; gözlerinden çıkan ateşle eritebilirdi beni. Siyah gözbebeklerini saran aklar , kan çanağına dönmüştü. İlk defa bu kadar sinirli gördüm onu.
Oturduğum yerden kalkıp kapıya doğru yöneldim.
" Be be ben gideyim a artık" kekeleye kekeleye konuşup bir yandan yürüyordum.
Oturma odasının kapısından çıkacakken kolumdan hızla kavranıp serçe sırtım kapının eşiğine çarptı.
Neye uğradığımı şaşırıp ,başımı kaldırıp Barış'a baktım. Bu nasıl göz ? Allahım bana yardım et . Bu adam beni öldürecek gibi bakıyordu. Barış değildi sanki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEYTİNDALI
SpiritualNe nane ne karanfil , vicdan kokmalı insanın nefesi... Yüreği kavrulana dek sevmeli, Sevmeli ki bağıra çağıra haykıran vicdanını dinlemeli.Sevmeli ki evren merhamet duygusu ile yoğrulmalı ,dünya barışa bulanmalı... Umuttur; Birgün bir Zeytindalı uza...