Yeni bir hikaye yazıyorum. Okuyup yorum yaparsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar :)
"Siz işe yaramayan bir düzine beceriksiz beni sonunda katil edeceksiniz!"
Karşısında duran on küsur korumaya öfkeli bir şekilde bakıp kimseyi konuşturmadı genç adam. Gerçi kimse onunla konuşacak cesareti gösteremezdi zaten. Bütün heybetiyle sinirli bir şekilde çalışma odasında gidip geliyordu. Beyaz gömleğinin altından beliren sert gövdesi sinirle inip kalkarken resmen burnundan soluyordu. Ya o an kendisi orada olmasaydı? Olacakları düşündükçe büyük bir sinir dalgası kaplıyordu bedenini.
"Sizi kovmadığım için şükretmelisiniz. Şimdi defolun gözüm görmesin kimseyi!"
Geniş çalışma odasında gergin bir şekilde dolaşırken kendini bitkince koltuğa bıraktı. İyice çekilmez ve sinirli bir adam oluyordu.
Lanet olsun!
Peki ya bu aptal işe yaramazlara ne demeliydi? İşlerini bile düzgün yapamıyorlardı!
Cansu!
Ya ona bir zarar gelseydi ne yapacaktı?! Bu beceriksiz korumalar hiçbir halta yaramıyordu.
Masasında duran resme gözü takıldı. Ne kadar da mutlu görünüyorlardı. Adam derin bir hüzün hissetti. Bunu onlara kimin yaptığını bilmiyordu ama en kısa sürede bunu bulmak için yemin etmişti.
Kapının tıklatılmasıyla sert ve sinirden kararmış gözlerini kapıya dikti. Biraz önce kimseyi gözü görmeyecek demişti. Bu evde ne zamandan beri sözleri dinlenmiyordu. "Gir!" dedi. Giren her kimse fazla cesaretliydi.
"Dayı!"
Küçük kız uykulu gözleriyle dayısına baktı. Adamın ise bakışları anında yumuşamıştı. Yeğeni Cansu uykudan uyanmış ve ürkek bir şekilde kapıda duruyordu. Ağır ağır kalktı koltuktan ve kızın yanında durup diz çöktü.
"Benim Can'ım uyanmış mı?"
"Evet. Sen neden bağırıyordun Dayıcım?"
Tabiki küçük kıza eve giren bir adamın aptal korumalarınca engellenemediğini ve kızın odasına kadar girdiğini, eğer onu kendisi görmese kızı öldürebileceğini söyleyemezdi.
"Sadece şakalaşıyorduk." diyerek kızı kucağına aldı ve doğruldu.
Küçük kız tüy gibi hafifti ve her zaman parlayan gözleriyle dayısına bakıyordu.
"Sen yine sinirlenmişsin dayıcığım"
Dudağı kıvrıldı adamın. Bu küçük cadı gerçekten çok bilmişti.
"Bunu da nereden çıkardın?"
"Çünkü sinirlenince gözlerin çok kötü bakıyor. Korkuyorum!"
"Sen benim Can'ımsın ve insan kendi canına zarar vermez. Sakın benden korkma!" diyerek kızın gözlerinin önüne gelen bir tutam sarı saçı geriye doğru itti. Tıpkı ablasına benzeyen saçları, kokusu genç adama nadiren hissettiği bir huzur veriyordu. Uzanıp kızın alnından öptüğünde küçük kız başını sallayıp dayısına yasladı ve bir müddet öyle kalarak uykuya daldı.
Kızı yatağa dikkatli bir şekilde yatırdığında odasından çıktı. O sırada çalan telefonuyla kendi odasına doğru yöneldi.
Arayanı görünce çenesi kasıldı. Yeni bir haber mi? diye düşündü.
"Söyle!"
"Efendim adli tıptan rapor çıktı. Kasten olduğu kesinleşti."
Sessiz bir küfür savuruldu dudaklarından. Kanına giren ve bütün damarlarına yayılan o ateşle dolmuştu. İntikam ateşi artık onu esir almış tüm vücuduna yayılmıştı. Bundan sonra onu kimse durduramayacaktı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANAHTAR ~TAMAMLANDI~
General FictionBirbirlerinden ne kadar uzaklaşmak isteseler de yine birbirlerine çekilenlerin hikayesi... Adam güçlü ve sarsılmaz.. Kız narin ve bir o kadar da cesur! Kaderleri bir anahtarla bağlanmış bu iki insan nereden bilebilirdi bir oyunun içinde olduklarını...