Kendine bir bardak kahve almak için küçük evinin amerikan tarzı mutfağına yöneldi. Son yaşadığı olaylardan sonra kendisini hala toparlayamamıştı. Arkadaşının öldüğüne inanamıyordu. Oysa o kendisini hiç yalnız bırakmayacaktı! Şimdi en yakın arkadaşı olmadan ne yapacaktı?
Gözünden akan yaşları elinin tersiyle sildi. Boynundaki kolyeye dokundu. Bu ona güç veriyordu! Her ne kadar anahtar ucu, kolye süsü için yapılmış gibi görünse de bu anahtarın gizli bir yerleri açtığını gayet iyi biliyordu!
"Eğer bana bir şey olursa... Buna çok iyi bak. Zamanı geldiğinde ise bunu kullan!"
Demişti arkadaşı. Onun öldürüldüğüne adı gibi emindi! Fakat kendi başına bir şey yapamıyordu. O sevimsiz adam ise onu dinlemeyip büyük bir kabalıkla evden kovmuştu!
Kaba herif!
Çalan kapı sesiyle elindeki fincanı tezgaha bıraktı ve üstündeki pijamaları çok önemsemeden kapıyı açtı.
Bir kurye mi?
"Fulya Çelik?"
"Evet?"
"Paketiniz var. Şurayı imzalayın."
Paketi eline alıp kağıdı imzaladı. Kapıyı kapattığında bu paketin içinde ne olduğunu düşündü. Oturma odasına geldiğinde paketin üstündeki not dikkatini çekmişti.
"Ciddi olduğumuzu anlaman ve belgeleri bize vermen için ufak bir hediye!"
diyordu notta. Fulya bu adamlardan artık bıkmıştı! Sürekli tehdit mesajları gönderiyorlardı fakat onlardan korkmuyordu.
Paketin içinden kapalı bir zarf çıktı. Zarfı yavaşça açarken kalbi düşüncelerine inat hızla çarpmaya başlamıştı. Ona ne tür bir hediye gönderebilirlerdi?
Zarfı yırtarak açtığında ise kanı dondu. "Olamaz!" diye çığlık atıp geri çıktı! Allahın belası adamlar! Bu onun ve Hülya'nın asistanının ölü bedeninin resimleriydi!
Fulya gördüğü şey karşısında donup kalmıştı. Gözyaşlarına engel olamıyordu ve ilk defa korkuyordu! Aklını kaçırabilirdi! Bu adamlar onu da öldürecek kadar caniydiler!
Ne yapacağım?
Belgelerin yerini bilmiyordu! Sadece, Hülya ölmeden önce ona bu kolyeyi vermiş ve önemli bir kaç belgeden bahsetmişti. Belgeler nerede bilmiyordu! Kahretsin!
Şimdi ise kendisi tehlikedeydi ve bu adamlar onu her an gelip öldürebilirlerdi!
Peki bu resimleri ne yapacaktı? Midesi bulanıyordu ve başı dönüyordu. Banyoya yöneldi. Soğuk kanlı olmalıydı. Korkarak yanlış bir şey yapmak istemiyordu. Elini yüzünü yıkayıp sakinleşmeye çalıştı.
Tekrar oturma odasına girdiğinde kendini toparlaması uzun sürdü. Resimlere her baktığında bayılacak gibi oluyor, beyni zonkluyordu. Kendini zorlayarak resimleri zarfa koydu ve zarfı eline alarak yatak odasına yöneldi.
Titreyen elleriyle küçük çantasına bir kaç şey alıp taksi çağırdı. Şu an bavul alamaz, eşyalarını toplayamazdı. Bu, eğer izleniyorsa çok dikkat çeker ve adamlar onu hemen yakalayabilirlerdi!
İzleniyor muyum?
Dışarıdan taksinin sesi duyup sokağa fırladı. Adama "Acilen buradan uzaklaşın!" dedi nefes nefese. Nereye gideceğini bilmiyordu. Şu an onun için her yer tehlikeliydi! Dönüp arkasına baktığında bir sürü araba görmüştü. Kalbi ne kadar da hızlı atıyordu!
Hangisi beni takip ediyor?
Nereye gideceği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Hiç bir yer ona güvenli gelmiyordu. Bir otel odasında ölmek ise isteyeceği son şeydi!
Aklına gelen fikirle kendini berbat hissetse de Fulya nereye gideceğini bulmuştu! Ona ne kadar zor gelse de taksiciye adresi verdi. Buna mecburdu şu an belki de onun için en güvenli yer orasıydı. Oraya gitmeyi zerre kadar istemiyordu ama bu çok ciddi bir durumdu!
Eğer o katiller yakalanmazsa Hülya gibi kendisini de öldürebilirlerdi! Bu anahtarın sorumluluğunu daha fazla taşıyamazdı!
Arkadaşlar nasıl gidiyor hikaye :) yorum yaparsanız çok sevinirim. Yorumlarınız benim için önemli :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANAHTAR ~TAMAMLANDI~
General FictionBirbirlerinden ne kadar uzaklaşmak isteseler de yine birbirlerine çekilenlerin hikayesi... Adam güçlü ve sarsılmaz.. Kız narin ve bir o kadar da cesur! Kaderleri bir anahtarla bağlanmış bu iki insan nereden bilebilirdi bir oyunun içinde olduklarını...