#34

40.5K 1.9K 18
                                    

Fulya korkuyordu. Uhud'un bu hali ona korkutucu geliyordu. Kararmış yeşil gözleri ve parmaklarını sıkan elleri ona sinirin en saf halini gösteriyordu. Elini Uhud'un sıktığı parmaklara değdirdi ve açmak için uğraştı. Fayda etmiyordu. Ağzından tek çıkan şey ise "Nasıl anlamam!" dı. Fulya ne yapması gerektiğinden emin değildi. Uhud kilitlenmiş yada sinir krizi geçiriyor olabilir miydi?

"Uhud lütfen kendine gel! Korkutuyorsun beni aç şu elini!"

Fakat Uhud bana mısın demiyordu. Aceleyle ayaklandı ve odaya göz gezdirdi. Çalışma masasında bir su bidonu duruyordu. Eline alıp tekrar Uhud'un yanına geçti. Bidonu Uhud'un kafasından aşağı boşalttı. Uhud kafasını yavaşca ona döndürüp

"Ne yaptığını sanıyorsun?!" dedi öfkeyle.

"Şey ben, korktum sen kötüydün ne yapacağımı bilemedim!"

Uhud o korkutucu bakışını tekrar sandığa çevirince Fulya derin bir nefes aldı. Çömelip Uhud'un yanına oturdu. Uhud dosyayı incelerken oda sandığın içinde ne var diye bakıyordu. Köşede duran kilitli küçük kutu dikkatini çekti. Üzerinde ise "Fulya" yazıyordu. Kutuyu eline aldı. Hülya bunu kendisine mi bırakmıştı? Yaşlar gözlerine hücum ederken elini kutunun üzerinde gezdirdi.

"Anahtarımı alabilir miyim?"

Artık ona ait olana ulaşmıştı ve anahtar da kendisine aitti. Her ne kadar şu zamana kadar Uhud'da kalmış olsa da o anahtar hala Fulya'nındı.

Uhud Fulya'nın elindeki kutuya baktı ve cebindeki anahtarı uzattı. Ablasının Fulya'ya ne bıraktığını merak edip çatık kaşlarıyla kutuyu inceledi. Fulya anahtarı kilide yerleştirip çevirdi. Kilit açılmıştı! Fulya anahtarı ait olduğu yere, boynuna yerleştirirken bir eliyle de kutuyu açtı. Küçük kutunun içerisinde katlanmış bir kağıt ve bir de küçük kadife kutu duruyordu. Fulya kağıdı alıp okumaya başladı.

Can arkadaşıma!

Bu satırları okuyorsan demek ki Uhud'la berabersin. Aksi halde burayı bulamazdın. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam Fulya! Emin ol ben burada çok mutluyum. Sen belki bana çok kızgınsın, belki de affetmiyorsun biliyorum hayatını tehlikeye attım ama bunları neden yaptığımı öğrenince bana hak vereceksin arkadaşım. Bunları hepinizi düşündüğüm için yaptım. O adi adamlar bize zarar verebilir ki siz şu an bunu okuyorsanız bunu çoktan yapmışlardır. Lütfen Uhud ve Cansu'ya iyi bak Fulya. Onları senden başka kimseye emanet edemem. Biz küçükken ailenin ne demek olduğunu çok iyi öğrendik ve onu kaybetmenin acısını hala yaşıyoruz. Uhud, o aile sıcaklığını özlüyor bunu belli etmese de ben biliyorum. O adamlara sakın boyun eğmeyin ve bu belgeleri Mete'ye verin. O ne yapacağını bilir. Son olarak size vasiyetimdir. Uhud şu an ne yaptığın umrumda bile değil canım kardeşim kutunun içerisindeki kadife kutuyu al ve Fulya ile evlen! Bu sizden son isteğimdir...
Ablanız ve dostunuz Hülya.

Uhud mektubu eline alıp bir çırpıda tekrar okuduğunda ne hissedeceğini bilemedi. Ablası giderken bile kendisini düşünüyordu. Tüm hayatı boyunca yaptığı gibi. Ne kadar şanslı olduğunu bir kez daha anladı.

İkisi de şu bir saatte yaşadıkları şokla sessiz kalmış içlerinde bu durumun muhakemesini yapıyorlardı.
Fulya Hülya'nın dedikleriyle ne kadar mükemmel bir arkadaşa sahip olduğunu düşündü. Fakat Uhud'un onun bu dediklerini yerine getireceğinden emin değildi. Uhud'la evlenmek Fulya'nın hayllerinin bile ötesindeydi. Fakat Fulya Uhud'un kendisiyle evlenmek isteyeceğini düşünmüyordu.

Uhud elini küçük kadife kutuya uzatıp aldı ve ayaklandı. Yalnız düşünmesi gerekiyordu. Bunların hepsi ona fazla geliyordu. Beyni algılamakta zorlanıyordu. Odadan çıkıp aşağı yöneldi ve kendini dışarı attı. Nereye olduğunu bilmeden yürüyordu. Uhud evliliği şimdiye kadar hiç düşünmemişti. Henüz Fulya'ya karşı duygularından da emin değildi. Evet onu hep yanında istiyordu. Fulya yanındayken huzurluydu arada bir de olsa gülüyordu. Cansu mutluydu. Ama evliliği yürütebileceklerinden asla emin değildi. Bir parka gelip oturduğunda gözlerini kapatıp havayı içine çekti.

Aile sıcaklığı! O, Cansu ve Fulya...

Uhud gözlerini açtığında salıncakta sallanan küçük kızı gördü. Altın sarısı saçları bu akşam vaktinde bile güneş gibi parlıyordu. Salıncaktan inerken yere düşünce Uhud'un içi cız etti. Küçük kızın yanına yaklaşan kadın sevgiyle kızı yerden kaldırıp şakadan salıncağı dövüyormuş gibi yapınca küçük kızın gülme sesi tüm parkı doldurdu.

Ablası haklıydı. O aile olmayı özlemişti. Kalbi, onun kararsızlığının aksine heyecanla çarpınca ne istediğinden o an emin oldu.

Ailesi olsun istiyordu. Fulya onun ailesinin bir parçası olsun, karısı olsun istiyordu. Elindeki kadife kutuyu açtı. İçinden annesine ait bir yüzük çıktı. Uhud içindeki nota baktı.

Bu yüzük annemden bana kalan tek şeydi. Bunu koruma sırası sende Fulya. Lütfen ona ve kendi ailene sahip çık!

ANAHTAR ~TAMAMLANDI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin