"Bu şeyler genellikle teklif ederek oluyor biliyorsun değil mi?"
Fulya yelkenleri hemen suya indirmemekte kararlıydı. Çektiklerini ona da çektirecekti. Uhud onu yalnız bırakıp gitmenin bedelini ödeyecekti.
"Şimdiye kadar bir şey teklif ederken gördün mü beni?"
"Her şeyin bir ilki olur değil mi?"
"Teklif mi etmemi istiyorsun?"
"Zahmet olmazsa!"
"Peki."
diyerek geçip tekrar yerine oturdu. Fulya şaşkınlıkla ona bakarken sinirlerine hakim olmaya çalıştı.
"Eee?"
"Ne eesi?"
"Uhud teklif diyorduk?"
"Ha o mu? Sabredeceksin biraz."
Fulya oflayıp geriye yaslandı. Bu adam onu sinir ediyordu. Gözü parmağındaki yüzüğe takıldı. Su damlası şeklindeki büyük zümrüt yeşil taşı ve etrafını saran küçük pırlanta taşlarla harika bir şeydi. Parmağına değen ellerle kendine geldi. Uhud yüzüğü geri almıştı. Bu ne öküzlük böyle! Diye bağırmak istedi.
"Bunun için de sabretmen gerekecek!"
"Uhud seni neden hala öldürmediğimi merak ediyorum."
"Çünkü bana kıyamıyorsun."
Fulya göz devirdi. Kesinlikle öyle birşey yoktu. Şu an karşısındaki adamın boğazına yapışmak istiyordu. Önüne konan kolaya bakıp sessizce içmeye başlayınca Uhud da Cansu'yu izlemeye devam etti.
Kafeden içeriye giren iki kız Fulya'nın dikkatini çekmişti. Kendisine göre uzun boylu olan kızlar arka masalarına oturunca onları göremeyecek olmanın sinirini yaşadı. Ya bu kaltaklar Uhud'a bakıyorlarsa? Gülme sesleri kafeyi doldururken tek rahatsız olan Fulya değildi. Uhud da bu seslerden olduça rahatsız olmuş sert bakışlarını kızlara çevirmişti. Ondan tarafta olan kız ona bakıp göz kırpınca Uhud sandalyesinde rahatsızca kıpırdandı ve gözlerini başka yöne çekti.
Fulya ise durumu çoktan çakmıştı. Sırtındaki feci ağrıyı bile önemsemeyecek kadar sinirlenip arkasına baktığında kızın cilveli bakışlarıyla Uhud'u kestiğini gördü. Şu an yapacağı hareket ona ölüm gibi gelecekse bile burada oturup duramazdı. Ayağa kalkıp arkadaki masaya ulaşınca iki kolunu masaya dayayarak sinirli bakışlarını Uhud'a bakan kızdan bir an bile çekmedi.
"Eğer o gözlerini sevgilimin üstünden hemen çekmezsen onları oymak zorunda kalacağım!"
Kız şaşkınlıkla ağzını açarken Uhud da yanlarına gelip Fulya'nın elini tuttu ve kulağına "Kendine zarar veriyorsun!" diye tısladı. Fulya bunu önemsememişti. Elini tutan eli biraz daha sıkıp masalarına değil çıkışa yönlendirdi onu. Yürümek gerçekten acı verse de Fulya bunu düşünmemeye çalıştı. Onun olanı alıp çıkmıştı kafeden. Bu düşünceyle yüzü gururlu bir hal alırken Uhud konuşmaya başladı.
"Beni kıskanıyorsun."
"Ne! Hayır tabiki. Ben seni koruyorum!"
"Öyle mi? Beni neyden koruyorsun peki?"
"Böyle kızların seni yiyecek gibi bakışlarından."
Uhud Fulya'yı durdurdu ve daha fazla acı çekmesini izlemeyerek onu kucağına aldı. Alnını alnına yaslayarak arabaya götürürken "Sevdim bunu!" diye fısıldadı.
Fulya ise bu durumdan memnunmuş gibi sırıtıyordu. Uhud Fulya'yı ön koltuğa bırakıp işaret parmağını ona doğrulttu ve yalancı bir şekilde tehdid etti.
"İki dakika uslu dur. Cansu'yu alıp geliyorum."
Fulya aslında onun gülmemek için kendini tuttuğunu görüyordu. Gülse olmaz mıydı? Ah, tabiki olmazdı eğer gülerse öldürücü bakışlar atamaz ve sert bir kale gibi duramazdı. Uhud bir elinde kafede bıraktığı tekerlekli sandalye bir elinde Cansu'yla gelirken Fulya bu adamın bütün hayallerini süslediğini düşündü. Gözlerini kapattığında aklına bu adamın suratından başka bir şey gelmiyordu. Arabaya bindiklerinde Uhud'un endişeli yüzünü gördü Fulya. Hemde kendisine karşı! Gerçekten onun için endişeleniyor muydu?
"İyi misin?"
"İyiyim Uhud merak etme."
"Çok ani hareketler yaptın. Ya dikişlerin açılırsa? Daha dikkatli ol!"
Şuna bak herifi o pis kızların kem gözlerinden kurtarıyorum hala yaranamıyorum ya!
"Peki bir dahakine bırakırım seni keserler o zaman senin de canına minnet değil mi?"
Uhud Cansu'nun varlığını unutmayarak kısık sesle konuştu.
"Değil sevgilim!"
Sevgilim mi? Ben mi? Bu adam beni her defasında nasıl bu kadar kendine çekebiliyor?
"Sevgilim?"
"Kıza öyle söylediğini hatırlatırım."
diyerek göz kırptı. Fulya'nın ağzından sevgilim sözünü o an duymayı beklememişti. Fakat duyduğunda hoşuna gitmişti.
Fulya bu sözle somurttu. Kendisi dediği için mi diyordu. Bu adam kesinlikle öküzlükte birinciydi. Güzel sözler duymak onun için bir rüyaydı.
"Siz ikiniz ne konuşuyorsunuz?"
diye ortaya atılan Cansu ikisininde dikkatini çektti. Arka koltukta oturmuş onları izliyordu. Fulya bir an Cansu'nun burada olduğunu unutmuş gibiydi. Gerçi Uhud yanındayken o kendini bile unutuyordu.
"Fulya Ablanla şakalaşıyoruz Dayıcım."
diyerek gaza bastı Uhud ve yazlıklarına yöneldi.
Aklına gelen fikirlerle bütün keyfi kaçmıştı. O buraya tatil yapmaya gelmemişti. Bulacağını bulmuş, istediğini almıştı. Artık Fulya da iyi olduğuna göre geri dönebilelerdi. Böylece yarım bıraktığı işleri tamamlayabilirdi. En çok canını sıkan da o itin hala nefes almasıydı.Onun nefesini keseceğim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANAHTAR ~TAMAMLANDI~
General FictionBirbirlerinden ne kadar uzaklaşmak isteseler de yine birbirlerine çekilenlerin hikayesi... Adam güçlü ve sarsılmaz.. Kız narin ve bir o kadar da cesur! Kaderleri bir anahtarla bağlanmış bu iki insan nereden bilebilirdi bir oyunun içinde olduklarını...