Mahkeme günü nihayet gelmişti. Uhud için bu 24 saat geçmek bilmemişti. Ne Mete'den ne de Fulya'dan bir ses çıkmamıştı. Uhud içten içe Fulya'ya kızgındı. İki gündür onu hiç mi merak etmemişti?Neden gelmemişti hiç?
Uhud artık dakikalarının kaldığını biliyordu. Buradan çıkmak için can atıyordu. Umarım dedi içinden, Umarım beni habersiz birakmanızın tek nedeni bu mahkeme gününe hazırlanıyor oluşunuzdur!
Ağır demir kapı açılınca dün saldırdığı polisin yerine başka bir polisi gördü. Gözü dönmüş şekilde adamı tutarken iki kişi onu elinden zor almıştı.
Polis memuru kapıdan çıkarken eline kelepçeleri taktı. Bu kelepçeler her defasında hakaret eder gibi şıngırdıyor Uhud'un sinirini bozuyordu. Uzun karanlık koridordan geçip yukarıya çıktılar. Karakoldan ayrılıp bir arabaya bindiler. Yolda giderken polis memuru onun kolundan sanki kaçacakmış gibi tutuyordu.
Araç durduğunda polis memuru çekiştirerek çıkardı onu araçtan. Büyük adliye binasına girdiklerinde duruşmanın yapılacağı salona yöneldiler. Kapıda Mete'yi ve Fulya'yı görmek onu biraz olsun yatıştırmıştı. Fulya gözünü kelepçelere dikip kaşlarını çattı. Gördüğünden hoşlanmamıştı. Polis memuru ellerini çözünce Uhud biraz da olsa kendini özgür hissetti. Fulya'nın koşup yanına gelirken sektiği Uhud'un gözünden kaçmamıştı. Bir kolunu ona dolayıp kokusunu içine çekti. Sessiz bir şekilde bile anlaşabiliyorlardı. Mete'nin öksürmesiyle ayrılan Fulya Mete'ye öldürecek gibi bakıyordu. Uhud bunların arasındaki gerginliği sezse de sorularını sonraya bıraktı.
"Uhud hazırlansan iyi olur. Bugün çıkacaksın."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"
Mete ağzını açmıştı ki mübaşir onları salona çağırdı. Tepesinde dikilen polis memuruyla içeriye girdi ve sanık kürsüsündeki yerini aldı. Hakim geldiğinde kalbinin hızlanmasına engel olamamıştı. Hakim önündeki dosyaları inceledi bir müddet. Sonra gözlüğünün altından bakışlarını Uhud'a çevirdi
"Uhud Cihandar! Neyle suçlandığını biliyor musun?"
"Evet efendim."
"Söyleyecek bir şeyin var mı?"
"Suçlamaları kabul etmiyorum!"
"O halde avukatları dinleyelim."
Karşı taraftaki adam malların gizlice gemiye yüklenip Yunansitan'a kaçırıldığını ve bunu Uhud'un bildiğini idda ediyordu. Hakimin önüne bu konu hakkında bir kaç dosya konunca Uhud umudunu yitirmeye başlamıştı bile. Bu denetleme kurumundaki adam işini sağlam yapıyor gibiydi.
Sıra Mete'ye geldiğinde Mete tüm özgüveniyle konuşmaya başladı.
"Efendim, bu suçlamalar asılsızdır. Bunu Uhud Bey'in ve Kozan Holdingin sözleşmesinde görebilirsiniz. Malları incelemek gibi bir sorumluluğu Uhud Bey'in firması kabul etmiyor sözleşmede."
Hakimin önüne bir kaç dosya daha kondu. Hakim onları inceleyip bilmiş bilmiş avukata baktı
"Peki ortada anlaşmalı bir iş varsa? Mallar acılmamış evet ama Uhud Bey önceden biliyor olabilir onların uyuşturu olduğunu?"
Oldukça mantıklı! Çok bilmiş Mete! Şimdi beni bundan nasıl kurtaracaksın!
"Efendim izniniz olursa bu sorunuza tanığımız cevap versin!"
Tanığımız mı varmış?
"Tanık Cevat Gürsoy! Tanık Cevat Gürsoy!"
Uhud çağrılan isimle beyninden vurulmuşa döndü. O adam! O adamı ölü görmüşlerdi! Nasıl olurda tanık olabilirdi?
Daha önce hiç görmediği bir adam salondan içeri girince Uhud neler olduğunu anlamak ister gibi Mete'ye ve Fulya'ya baktı. İkisinde de zafer kazanmış gibi bir gülümseme vardı. Cevat Gürsoy tanık yerini aldı. Hakim ona söz hakkı verince ise konuşmaya başladı.
"Efendim Ben Kozan Holdingin CEO'suyum. Malların uyuşturucu olduğundan kesinlikle Uhud Bey'in haberi yoktur. Bize gemiye yerleştirdiğimiz adamımız yardım ediyordu ve bir kaç kere onun sayesinde taşıttık uyuşturucuyu. Fakat Uhud Bey adamımızı fark edip onu kovdu. İçerideki adamımızı kaybedince İlhami Kozan Uhud Bey'e bu şekilde iftira attı."
Uhud şaşkınlıkla adamın söylediklerini dinlerken olanları anlamaya çalışıyordu. Göz ucuyla avukatına baktı. Ne haltlar karıştırıyor acaba diye geçirdi içinden.
Hakim bütün delilleri ve tanıdığı dinledikten sonra biraz düşündü. Tokmağını masaya vurup kararı açıklamak için herkesi ayağa kaldırdı. Uhud duruşunu dikleştirip Hakimin söyleyeceklerini dikkatle dinlemeye koyuldu.
"Gereği düşünüldü..."
"Delillerin incelenmesi ve araştırmalar yapılana kadar sanığın tutuksuz yargılanmasına karar verilmiştir!"
Uhud içindeki sevinçle gülümseyerek Fulya'ya baktı. Gözlerinde gördüğü parıltılarla onunda ne kadar mutlu olduğunu görebiliyordu. Hakim çıktığında polis memuru yanina gelip onu koridora çıkardı. Ellerine o kelepçeyi son kez takmadan önce Fulya'yı kollarına alma fırsatı bulabilmişti. İki eliyle yüzünü avuçlayıp dudaklarını alnına bastırdı.
"Artık çok az kaldı güzelim! Bundan sonra hiçbir şey bizi ayıramayacak."
diyerek kulağına fısıldadı ve ellerine kelepçeyi son kez takıp son işlemler için adlieden ayrıldı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANAHTAR ~TAMAMLANDI~
General FictionBirbirlerinden ne kadar uzaklaşmak isteseler de yine birbirlerine çekilenlerin hikayesi... Adam güçlü ve sarsılmaz.. Kız narin ve bir o kadar da cesur! Kaderleri bir anahtarla bağlanmış bu iki insan nereden bilebilirdi bir oyunun içinde olduklarını...