Fulya sabah uyandığında kendini berbat hissediyordu. Gözleri şişmiş ve saçları dağılmış bir vaziyette yatakta dikleşti. Aklı hala dün gecedeydi.
Uhud dün onu yalnızca odasından değil hayatından da kovmuştu. Fulya ona aşık olduğunu söylemişti ve o alçak onu kovmuştu. Artık onunla konuşmayacak ve en kısa sürede bu evden defolup gidecekti.Oflayarak kalktı yataktan ve ılık bir duş aldı. Biraz da olsa kendine gelmişti. Toparlanıp aşağıya indiğinde Uhud'un masada olmadığını gördü. Artık onu düşünmeyecekti. Keyifli görünmek için gülerek oturdu masaya. Cansu ona bakıp gülümsedi.
''Dün yine havai fişek patladı. Duydun mu Fulya Abla?''
''Hayır tatlım duymadım. Ben çok derin uyurum!''
Hümeyra Hanım ve kızı bir şeyler anlamış olmalılar ki endişeli bir şekilde ona baktı. Fulya da onların endişelerini gidererek bakmış ve konuşup açıklamaya gerek duymamıştı. Kahvaltısına odaklanmayı tercih etti. Sessizce kahvaltı edildikten sonra Fulya masayı toplamaya yardım etti. Mutfakğa girdiğinde Hümeyra Hanım yanına geldi ve endişeyle konuşmaya başladı.
"Neler oluyor kızım? Dünkü silah sesi neydi?"
"Hümeyra Teyze bana bir şey sorma lütfen. Ben bilmiyorum."
"Peki kızım peki. Ben sana bir şey söylemek istiyorum."
"Tabi Hümeyra Teyze söyle."
"Biz kızımla bir hafta kardeşimin yanına gitmek istiyoruz. Buradaki durum mağlum. Ben diyorum ki Cansu da bu karmaşadan biraz uzak kalsa ve bizimle gelse?"
Kız sevgiyle baktı kadına. Haklıydı Cansu buradan biraz uzaklaşsa onun için iyi olurdu. Fakat buna kendi karar veremezdi. Eğer Uhud izin vermezse Fulya bir şey diyemezdi.
"Bunu bende çok isterim Hümeyra Teyze. Ama sanırım Uhud Bey'den izin alman gerekiyor."
Kadın anlayışla başını salladı. Ardından mutfaktan çıktı. Fulya kadının bu düşünceli tavrını görünce mutlu olmuştu. En azından bu evde düşünceli birileri vardı.
Fulya akşama kadar Cansu'yla vakit geçirmiş ve Uhud'u düşünememeye çalışmıştı. Beraber çizgi film izlemişler ve mutfağa girip kek yapmışlardı.
"Dayım bu ara çok meşgul Fulya Abla. Çok sıkılıyorum! Keşke Hümeyra Teyzelerle gitsem bende."
Demişti küçük kız Fulya keki çırparken. Fulya ona acıyla baktı. Evet Uhud son zamanlarda Cansu'yla ilgilenmeyi bırakmıştı ve kendini sadece işlerine vermişti. Fulya Cansu'nun Hümeyra Teyzelerle beraber gitmesini çok istiyordu böylelikle bu stresten kurtulur ve işler biraz olsun yoluna girene kadar bu evden uzak dururdu. Ve tabi bunu asıl istemesinin nedeni Cansu gittiğinde kendisinin de bu evden gidecek olmasıydı. İçten içe bunu istemese de yapmak zorundaydı. O adi herife daha fazla katlanamazdı.
Cansu'nun saçlarını tararken dış kapının açıldığını duydular. Cansu koşarak aşağı indi. Fulya heyecanlanmıştı. Aşkını itiraf ettikten sonra ilk defa görecekti onu. Kahretsin, neden bu kadar heyecan yapmıştı ki?
Sakinleşerek aşağı indi. İlgisiz gibi görünmeye çalışarak baktı yeğenini kucağına alıp sevgiyle öpen Uhud'a. İstese de ilgisiz kalamıyordu. O sevgiyle öpülen kızı kıskandı bir an. Uhud hiçbir zaman kendisine böyle bakmayacak, onu böyle öpmeyecekti! Bu gerçek bir hançer kalbini delip geçmiş ve orada kalmış gibi sızlatıyordu içini.
Derin bir nefes alıp indi merdivenlerden ve Uhud'a bakmadan kurulan sofraya yardım etti. Uhud ise yeğeniyle ilgileniyor ona "Bugün neler yaptın?" gibi sorular soruyordu. Sofraya oturduklarında herkes sessizdi. Fulya Uhud'a bakmak için can atsa da bunu yapmayacktı. Bir yanı onun suratını bile görmek istemezken nasıl oluyor da diğer yanı ona her saniye bakmak istiyordu?
"Uhud oğlum? Seninle bir şey konuşmak istiyorum."
diyen Hümeyra Teyze'nin lafıyla dikkatini ona verdi Fulya. Uhud tek kaşını kaldırıp ilgiyle baktı kadına.
"Buyur Hümeyra Anne."
"Oğlum, biz kızımla bir hafta kardeşimi ziyarete gitmek istiyoruz."
"Tabi, gidin zaten sizde çok yoruldunuz. İzin kullanabilirsiniz."
"Şey.. Evet ama.."
"Ama?"
Uhud biraz önceki yumuşak tavrından hemen sıyrılmıştı. Fulya bu ses tonunun farklılığını bile biliyordu. Bu adamın herşeyi o kadar dikkatini çekiyordu ki.
"Cansu da bizimle gelebilir mi?"
Cansu heyecan içinde yerinde kıpırdanıyordu. Umutla dayısına baktı.
"Hayır!"
diyen Uhud'un sert sesi salonu doldururken bu kat'i sözün üstüne kimse bir şey demeye cesaret edememişti.
"Ama dayıcığım!"
"Konu kapanmıştır Cansu gitmeyeceksin."
diyerek hızla masadan kalktı ve yukarıya çıktı Uhud.
Fulya sessizce olanları izlerken ağzını açıp bir şey dememek için ne kadar zor dayandığını biliyordu ama artık sabrı taşmıştı. Özellikle Cansu'nun gözünden akan yaşlarla içi parçalandı. Bu adam tam bir bencildi. Sinirle ayağa kalkıp Uhud'un peşinden yukarıya çıktı. Kapısını çalmadan öylece daldı odaya.
"Neden izin vermedin Cansu'ya?"
diyerek sinirle soludu adama.
"Oraya gitmesi tehlikeli ve güvensiz!"
Uhud koyulaşan gözlerle baktı karşısında ona hesap soran Fulya'ya. Onu neredeyse ilk defa böyle sinirli gördüğünü düşündü.
"Bu halledilebilir bir şey. Cansu bunu çok istiyor."
"Fulya! Haddini aşma. Neye izin verip neye izin vermeyeceğimi sana soracak değilim."
"Gerçekten şu an hala seninle konuşabileceğime inanıp da buraya geldiğime şaşıyorum!"
diyip arkasını döndü. Kapı koluna uzanmıştı ki artık düşüncelerini içinde tutamayacağını anlayıp tekrar adama baktı.
"Ne var biliyor musun? Sen tam bir bencilsin! Sadece kendini düşünen, acımasız ve insanların hayatlarına istediğince yön verebileceğini sanan bir kütüksün!"
diyerek kapıyı çarpıp çıktı odadan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANAHTAR ~TAMAMLANDI~
General FictionBirbirlerinden ne kadar uzaklaşmak isteseler de yine birbirlerine çekilenlerin hikayesi... Adam güçlü ve sarsılmaz.. Kız narin ve bir o kadar da cesur! Kaderleri bir anahtarla bağlanmış bu iki insan nereden bilebilirdi bir oyunun içinde olduklarını...