Adam sırıtarak yanlarına yaklaşıp Uhud'un elini sıktığında Fulya öylece kalakaldı.
Bu ses... Bu adamı daha önce görmüş olabilir miyim?
Adam Fulya'nın elini öpüp kendini tanıttı.
"Ben İlhami Kozan. Uhud Bey ile beraber iş yapıyoruz. Sizde..."
"Fulya... Fulya Çelik. Avukatım!"
Belki de daha önceki davalarından tanıyor olabilirdi. Fakat bu adamı sevmemişti. Kalbinin neden olduğunu bilmediği bir sıkıntıyla attığını hissetti.
"Uhudcuğum çok geçmiş olsun. Geminiz bozulmuş ve şirketiniz büyük bir zarara uğramış."
Fulya adamı büyük bir dikkatle inceledi. Kır saçları ve sakalları uzun boyuyla beraber adamı korkutucu kılsa da konuşmasında hissettiği sahtelik bu adamdan korkmasını engelliyordu. Adam konuşurken bu sesi daha önce nerede duyduğunu çıkarmaya çalıştı fakat beceremedi. Adam iyi geceler deyip gittiğinde Fulya Uhud'a döndü.
"O adam... Kimdi?"
"Kozan Holdingin sahibi."
"Bu kadar mı?"
"Yeni bir iş anlaşması yaptık. Gemide onunda malları vardı.. Tuhaf ki bu yaşlı bunak ne anlaşmayı feshetti ne de yeni bir anlaşmadan söz etti."
Fulya şüpheli gözlerle adamı inceledi.
"Onu daha önce görmüş olabilir miyim diye düşünüyorum. Sesi bana fena halde tanıdık geliyor."
"Sanmam. Söylenenlere göre adam yurt dışından yeni gelmiş."
Fulya bu sözle omuz silkti. Gece istediği gibi olmamış, herhangi önemli bir şeyler bulamamışlardı. Lavaboya gitmek için ayrılıp yorgun adımlarını lavaboya yöneltti. İçeriye girip işini hallettikten sonra çıkarken kapıda bir adamın sinirli konuşmalarını duydu.
"Eğer o adam yakalanırda öterse bu bizim sonumuz olur!"
"Ne yap et Turgay denen o adamı oradan çıkar. Bu işi bizim yaptığımız anlaşılmayacak."
Telefonu sinirle kapattı ve Fulya'nın duyunca şok olacağı o sözleri söyledi.
"O si.tiğimin gemisi batmalıydı!"
Fulya yerinde donmuş bir şekilde dururken duyduklarını idrak etmeye çalıştı. Lavabodan çıkamadığı için adamın suratını da görememiş sadece sesini duymuştu fakat sesinden de kim olduğunu anlayamamıştı.
Sakin olmaya çalışarak Uhud'un yanına gitti. Uhud'u bir adamla konuşurken görünce yanlarına gitti ve adama "İzninizle!" diyerek Uhud'u çekiştirerek çıkardı oradan.
"Ne halt ediyorsun? Nereye gidiyoruz?"
"Eve!"
"Noldu?"
diyerek durdu Uhud. Soru soran gözlerle kendisine baktı. Fulya burada konuşmasının tehlikeli olduğunu sezdi.
"Eve gidince konuşuruz. Yürü şimdi."
"Bana bak. Bana emir vermeyi kes!"
diyrek kızın tuttuğu ceketinin kolunu düzeltip yavaşca arabaya yöneldi. Bu kız kim oluyorduda ona emir verebiliyordu? Onu bu elbiseyle ilk gördüğünde etkilenmişti kabul ediyordu ama asıl amacından sapamazdı. Onun için zaaflara yer yoktu. Sinirle arabaya binip söylenmeye başladı.
"Buraya hiç gelmemeliydim."
Yüzünü görmek istemediği birçok aptal insan görmüş ve boştan yere sinirlenmişti. Tabiki bir kaç yakın dostu yaşadığı talihsiz olay yüzünden ona destek çıkmıştı ama genelde herkes ona tuhaf gözlerle bakmıştı. Kızın sessiz olduğunu görünce ne olduğunu daha çok merak etti. Çünkü genelde onun sessiz olması alışılagelmiş birşey değildi.
Eve geldiklerinde Fulya elbiselerinin eteklerini toplamış hızlı bir şekilde merdivenden çıkarken Uhud onun hafif sallanan vücut hatlarını görmezden gelmeye çalıştı ve peşinden çıktı. Çalışma odasına girdiklerinde Fulya ona endişeli endişeli baktı.
"Turgay diye birini tanıyor musun?"
Turgay?
Bu isim Uhud'a fazla tanıdık gelmedi. En azından yakınlarında bu isimde biri yoktu.
"Bilmiyorum. Neden?"
"Çünkü bu Turgay geminin gecikmesine neden olan insanlardan biri!"
Ne!
Uhud kızın ciddi olup olmadığını anlamak ister gibi baktı. Fulya ona duyduğu telefon konuşmasını anlatınca Uhud düşünmeye başladı.
Gemi! Turgay?
O anda beynine yıldırım gibi düşen şeyle bütün vücudu sinirden kasıldı.
Demek içerideki köstebek sensin!
Telefonu alıp gemi kaptanını aradı. Kaptan tek çalışta açtı telefonu.
"Kaptan? Gemiye geliyorum. Bütün tayfayı topla."
"Herkesi mi Uhud Bey?"
"Evet. Tek bir eksik bile istemiyorum herkes orada olsun."
Uhud sinirle telefonu kapatıp Fulya'ya döndü.
"Sen burada kal."
"Olmaz bende geleceğim!" diye diretti Fulya. Uhud'un ona yaklaşıp nefes almasını unutturması bile bu kararından vazgeçiremezdi onu.
"Ulan bir kerede söz dinle!"
"Her işi beraber yapacağız dedik!"
"Hay ben onu söyleyen çeneme!"
Bir küfür savuracakken son anda kendini tuttu ve Fulya'ya öldürücü bir bakış attı.
"Sadece 5 dakika! Hazırlanıp aşağıya inmen için 5 dakikan var."
Fulya odadan koşarak çıkarken Uhud da içinden söyleniyordu.
Ne kadar da baş belası bir kız!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANAHTAR ~TAMAMLANDI~
General FictionBirbirlerinden ne kadar uzaklaşmak isteseler de yine birbirlerine çekilenlerin hikayesi... Adam güçlü ve sarsılmaz.. Kız narin ve bir o kadar da cesur! Kaderleri bir anahtarla bağlanmış bu iki insan nereden bilebilirdi bir oyunun içinde olduklarını...