Uhud gözlerini kapatmış uyumaya çalışıyordu. İçi hiç rahat değildi. Cansu onunla dünden beri konuşmuyordu. Küçük kızın tavrı gözlerinin önünden gitmiyordu bir türlü. İçine yayılan derin öfkenin tek sebebi o baş belası aptaldı. Yeğeni o kız yüzünden kendisine böyle davranıyordu. Neden hala onun boğazına yapışıp bunun hesabını sormuyordu ki? Çalan telefonuyla gözlerini açıp telefona baktı.
"Efendim kız şu an otogarda. Bilet arıyor."
Gidiyor mu? Allahın belası kız! Neden onunla tanışmak zorundaydım ki?
Uhud gözlerini sinirle kapattı, sınırları fena halde zorlanıyordu. Burayı terk edemezdi. Cansu'yu hiç düşünmüyor muydu?
"Nereye gidiyor?"
"Muğla'ya"
Uhud gidince Fulya'nın kafasına bir tane sıkmayı aklına kazıdı. Muğla'ya gitmek de ne demek oluyordu?!
"Tamam sen izlemede kal bana haber ver!"
Hızlıca yataktan kalkıp üstünü giyindi. Arabasına bindiğinde telefona bildirim geldi.
-Efendim kız saat 12 ye bilet aldı.
Telefonu cebine atıp aceleyle otogara sürdü. Umarım yetişirdi yoksa otobüsü durdurmak zorunda kalacaktı. Otogara geldiğinde firmaların olduğu kata çıktı. Telefonunu çıkartıp adamını aradı.
"Neredesiniz?"
"Kız otobüse bindi. 53. Perondayız."
Telefonu kapatıp merdivenlere yöneldi. Alt kata inip peronu bulmaya çalıştı. Otobüsü gördüğünde İçi rahatlamıştı. Fulya koltukta oturup camdan dışarı bakıyordu. Yan koltuğuna oturup kısık sesle konuştu.
"Burada ne halt ettiğini sanıyorsun?"
Fulya korkuyla sıçrayıp adama baktı. Gözleri sinirle ve nefretle parlıyordu. Asıl onun burada ne işi vardı?
"Sana ne!"
"Sonunda öldürteceksin kendini. Kalk yürü gidiyoruz!"
"Ben hiçbir yere gelmiyorum!"
Uhud kızın lafını önemsemeden kolundan tutup sürükleyerek indirdi otobüsten.
"Ne yapıyorsun be bırak beni!"
Diyerek kolunu çekti Fulya. Kendisini kovan oydu ve şimdi de zorla götürmeye mi çalışıyordu? Ama neden? Fulya kalbinin heyecanla atmasını görmezden geldi. Gerçekten bu adam tarafından her kırıldığında bu kadar hızlı toparlanıp heyecanlanmak böyle kolay mıydı?
"Eve gidiyoruz!"
"Gelmiyorum!" dedi sinirle. Fulya Uhud'un stresini attığı kum torbası mıydı da gel dediğinde gelecek git dediğinde gidecekti?
"Demek öyle!"
"Evet!"
Uhud Fulya'yı belinden tutup omzuna yükleyerek çıkışa yöneldi.
"Bırak beni seni hödük! Zorba herif indir çabuk beni!"
"Sesini kesmezsen seni burada herkesin içinde öldürürüm. Ama eğer susup akıllı durursan söz eve gidince yalnızken öldüreceğim."
"O kadar rahatladım ki!"
Fulya ne kadar çırpınıp dursa da fayda etmeyeceğini biliyordu. Karnını Uhud'un sert omuzlarından ayırmaya çalışsa da tutuşu o kadar sıkıydı ki beceremiyordu. Nihayet Uhud kendisini indirdiğinde kollarını birleştirip kısık gözlerle Uhud'a baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANAHTAR ~TAMAMLANDI~
General FictionBirbirlerinden ne kadar uzaklaşmak isteseler de yine birbirlerine çekilenlerin hikayesi... Adam güçlü ve sarsılmaz.. Kız narin ve bir o kadar da cesur! Kaderleri bir anahtarla bağlanmış bu iki insan nereden bilebilirdi bir oyunun içinde olduklarını...