#25

44.1K 2K 25
                                    

"Benim yüzümden mi kavga ettiniz Fulya Abla?"

"Hayır birtanem seninle bir alakası yok."

Bir yandan kızı rahatlatmaya çalışırken bir yandan da ağlamamak için zor tutuyordu kendini. Bu evde daha fazla durmak istemiyordu fakat Cansu'yu bırakamazdı. Onu bu bencil adamla yalnız başına bırakırsa Cansu'nun kesinlikle psikolojisi bozulabilirdi.

"Dayımla ben konuşsam belki izin verir Fulya Abla?"

"Canım keşke öyle bir şey olsa."

diyerek kızı kendine daha çok bastırdı. Nasıl bir adama aşıktı böyle? Neresine aşıktı o adamın? Fulya aklını kaçırmıştı başka açıklaması yoktu. Kalbi deli gibi kırıktı. Acı çekiyordu. Hayatındaki hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Ölebilirdi. Tüm bunları elinin tersiyle bir kenara bırakıp Uhud için acı çekiyordu.

"Hadi yatalım artık birtanem çok uykum geldi."

Kızı öpüp yanına kıvrıldı. Gözünden sessizce akan yaşlara rağmen uyumaya çalıştı. Bir ara rüyasında Uhud'u görmüştü. Gelip ilk önce Cansu'nun saçını oksamıştı ardından eli kendisinin saçına gidince durmuş ve geri çekmişti. "Haklıydın!" diyerek çıkmıştı odadan. Fulya sabah kalktığında bu rüyayı gece onu düşünerek uyuduğuna yormuştu. Gerçek olabileceği ise aklından bile geçmemişti...

***

Uhud yatak odasının balkonundan geniş bahçesine bakarken Fulya'nın sözlerini düşündü. "Belcil! Kendisinden başkasını düşünmeyen kütük!" bu sözler beynini kemiriyor kızın haklılık derecesi canını sıkıyordu. Sahi neden izin vermemişti Cansu'ya? Cansu'nun gitmesini istemiyordu ve tehlikeli diyerek bu isteksizliğe kılıf uydurmuştu sadece. Karşılığının bu kadar sert sözler olacağını hiç düşünmemişti Uhud.

O kızın sözlerini neden bu kadar takıyorum ki!

Uhud derin bir iç geçirdi. Belki de Cansu'ya izin vermeliydi? Cansu'nun gözlerindeki isteği görmüştü. Buna rağmen hayır diyebilmişti! Fulya ve Cansu'yu uyurken gördüğünde Uhud'un aklına delice şeyler geliyordu. Uhud, Cansu ve Fulya... Hep beraber olsalar nasıl olurdu diye düşünmekten kendini alamıyordu. Bu kızın vücuduna nasıl nüfuz ettiğini görmek ise sinirlenmesine sebep oluyordu. Bir tarafı Fulya'nın hislerine karşılık verecek gücü kendinde bulurken bir tarafı ise Fulya'yı zafiyet olarak görüyordu. Biraz daha düşünürse delireceğini hissedip yatmaya karar verdi. Yarın herşeyi olmasa bile bir şeyleri düzeltecekti.

Uhud gözlerini açtığında saat tam olarak 09.00'u gösteriyordu. Yaklaşık 4 saat anca uyuyabilmiş ve bu hain bedeni bu kadar uykunun ona yeteceğini düşünüp onu uyandırmıştı. Yataktan kalkıp kendine kahve almak için mutfağa indi. Kahveyi hazırlarken merdivenlerden gelen tıkırtılarla oraya yöneldi. Hümeyra Hanım ve kızı Ayşe küçük bir bavulla merdivenden iniyordu, arkasında ise Cansu ve Fulya vardı. Hümeyra Hanım önünde durup hafif kırık bir sesle konuşmaya başladı.

"Uhud Bey, biz gidiyoruz. Allahaısmarladık."

Uhud Hümeyra Hanımın ona Bey diye hitap etmesinden hoşlanmazdı. Demekki kadını da üzmüştü.

"Nereye Hümeyra Anne?"

Kadın bu adamın böyle çocuk gibi davranmasına dayanamıyordu ama ona kırılmıştı.

"Dün konuştuk ya Uhud Bey kardeşime gidiyoruz."

"Cansu'yu almadan mı gidiyorsunuz?"

Uhud karşısında dört çift parlayan gözle karşılaştığında buna izin vermesinin ne kadar önemli olduğunu anladı. Cansu koşarak boynuna sarıldığında ise duygulanmıştı fakat belli etmedi. Cansu'yu yere indirdiğinde merdivenlerden hızlıca çıkarak Fulya'nın elini tuttu.

"Hadi Fulya Abla hazırlanmam gerekiyor. Hümeyra Teyze beni almadan gidecek yoksa!"

Uhud Fulya'nın kocaman gülümseyip Cansu'yla odaya girdiğini görünce verdiği kararın mükafatını aldığını düşündü. Fulya'yı gülerken görmek Uhud'a garip bir huzur vermişti. Bu düşünceden kurtulmak için adımlarını kapıya yöneltti.

"Hamza!"

"Buyur Abi."

"İki adam ayarla. Hümeyra Hanım ve kızların yanında git. Dikkatli ol ve herşeyden haberim olsun."

Uhud hazırlanmak için odasına çıktığında aynadaki görüntüsüne şaşırmıştı. O... Gülümsüyordu! Bu baş belası iki kız Uhud'a yapmayacağı şeyler yaptırıyorlardı. Şu an aptal aşıklar gibi sırıtması da buna dahildi.

Dışarıya çıktığında isminin Erkan olduğunu öğrendiği bir korumayı geçen gece yakaladıkları Turgay'ın başına dikip, gözünü üzerinden ayırmamasını tembihledi ve şirkete doğru sürdü. Aklında milyonlarca düşünceyle şirkete sanki beş dakikada gelmişti.

Uhud bugün kendisini nelerin beklediğini merak ederek girdi odasına. Masasının üzerinde bir yığın dosya onu bekliyordu. Geminin geç gelmesi tüm şirket planlarını alt üst etmiş ve bütün departmanları canla başla bunu düzeltmek için çalışmış olmalıydılar. Telefonu eline alıp sekreterini tuşladı. Telefon açılır açılmaz ise konuşmaya başladı.

"Finans müdürü Hakan Bey'i odama çağır Efsun."

diyerek kapattı telefonu. Artık işleri toparlaması gerekiyordu ve bugün günündeydi! Nedenini ise sorgulamaktan korkuyordu. Kapısı çalındığında tek düze bir sesle "Gir!" dedi. Hakan ceketini ilikleyip odaya girdi.

"Beni çağırmışsınız Uhud Bey?"

"Gel Hakan. Geç otur bakalım. Bana son durumlar hakkında rapor ver ve beni bu dosyalardan kurtar."

"Efendim şirketimiz çabuk toparlanıyor. Yani bir çok büyük holdingle hala iş yapıyoruz ayrıca geçen geceki davete katılmanız şirket adına gerçekten olumlu sonuçlar getirdi denebilir."

Uhud o daveti hatırlayınca ister istemez Fulya'yı düşündü. Fulya o gün resmen büyüleyiciydi! Uhud nefesinin kesildiğini ve hemen orada o salonda Fulya'yı öpmek istediğini hissetmişti. Bu düşüncenin korkunçluğuyla gece boyunca ilgisini Fulya'dan uzak tutabilmek adına yanına gelen heriflerin muhabbetine katlanmak zorunda kalmıştı.

"Yani efendim şu anlık acil bir finansal sorun görmüyoruz."

diyen Hakan düşünlerinden çekip çıkardı onu. Kafasını sallayıp, "Peki sağol Hakan işine dönebilirsin." dedi. Hakan çıkarken telefonunun o bilindik sesini duydu. Bu sese artık gıcık olmaya başlıyordu. Arayan numara ise onun gerilmesine yetti.

"Ne oldu?""

"Efendim Fulya Hanım eşyalarını toplayıp evden ayrıldı."

Fulya'nın bu kadarını yapabileceğini düşünmemişti. O evde sadece Cansu için kaldığı gerçeği Uhud'un canını fena halde sıkmıştı. Pekala kendi canını da mı düşünmüyordu da böyle bir tehlikede gidebiliyordu? Demek ki Uhud'a karşı olan öfkesi hala çok fazlaydı. Cansu'yu göndermek bile işe yaramamıştı. Uhud sinirle kapattı gözlerini ve derin bir nefes aldı. Eğer sadece Cansu için oradaysa gitmesi en mantıklı olan şeydi ve Uhud gitmek istiyorsa buna izin verecekti.

"Takip etme, bırak gitsin!"

ANAHTAR ~TAMAMLANDI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin