#54

33.4K 1.5K 9
                                    

"Siz hiç merak etmeyin Özge Hanım tek celsede halledeceğiz bu işi!"

Fulya karşısında korkuyla oturan kadına baktı. Kocasından baskı ve şiddet gördüğü o kadar belli oluyordu ki içi öfkeyle doldu. Böyle adamları kendi elleriyle boğmak istiyordu.

"Peki ya o... Yani o bu sürede bana zarar verirse?"

"Mahkemeden uzaklaştırma emri çıkartacağız hatta gerekirse koruma bile isteyebiliriz. Siz rahat olun o adam artık size zarar veremeyecek."

"Teşekkürler Fulya Hanım. Lütfen bu işi bir an önce halledelim."

Kadının sesindeki çaresizliği hissetti Fulya. İçi cız etti. Kim bilir dışarda Özge Hanım gibi kaç tanesi var diye geçirdi içinden. Böyle karaktersiz adamlar kadınlarını köle gibi kullanıp her şeyi yaptırabileceklerini düşünüyorlardı. Kadınlar seslerini çıkardıklarında ise hazmedemeyip güçlerini göstermek için şiddete başvuruyorlardı.

Fulya feministlik duygularının kabardığını düşündü. Kadını yolcu edip düşünmeye başladı.

Hayatları son iki gündür normale dönmüş Fulya işine başlamıştı. Beraber uyudukları geceden sonra ise Uhud'u sadece akşamları görebiliyordu. Aynı evin içinde onu özlemek gerçekten garip bir duyguydu. Uhud iki geceden beri gizli gizli odasına gelip onunla uyuyor sabahta erkenden işe gidiyordu. Sanırım Fulya onunla uyumaya alışmıştı, yatağı ikisine küçük gelsede bunu önemsemiyorlardı. Beraberken sadece huzuru hissediyor bu da onlara yetiyordu.

En azından Fulya öyle düşünüyordu. Hazır feminist duyguları kabarmışken Uhud'un dünden beri onunla fazla ilgilenmediğini düşündü. Sadece gece odasına gelip yorgun olduğu için hemen uyumuştu. Fulya Uhud'un çok işi olduğunu bilse de böyle bir durumda kötü hissetmişti. Kıskanıyor muydu? Muhtemelen evet! Uhud'un bütün zamanının büyük bir bencillikle ona ait olmasını istiyordu.
Belki evlenince öyle olurdu değil mi?

Ah, evlilik mi! Müstakbel kocam hala bu konuda bir adım atmadı!

Uhud neden hala ona evlilik teklifi etmemişti? Hayır yani Fulya teklif beklediğini söylemişti ama bu kadar uzayacağını bilse sesini çıkarmadan takardı o yüzüğü parmağına. Kapısı tıklatılınca bakışlarını kapıya çevirdi. Derya'yı elindeki kahveyle kapıda görünce gülümsedi.

"Dertleşecek birini arıyordum."

"Gelsene neden kapıda dikiliyorsun?"

Derya gelip elindeki kupayı Fulya'ya uzattı ve karşısındaki sandalyelerden birine bıkkınlıkla çöktü.

"Fulya sanırım depresyondayım!"

"N'oldu iyi misin?"

"Ben bu Murat'la ne yapacağım bilmiyorum. Sanırım benimle evlenmek istemiyor! Evde kalacağım."

Fulya kızın bu laflarına gülmek istese de kendini tuttu. Ciddi bir durumdu sonuçta.

"Madem öyle ayrıl arkadaşım sende. Seni oyalıyorsa neden hala onunla birliktesin?"

"Seviyorum!"

Ah, işte tek kelimelik bir cümle her şeyi ne güzel anlatmıştı değil mi? Seni üzdüğü, kırdığı halde onunla birliktesin çünkü seviyorsun. Peki bu sevgi her seye yetebiliyor mu? Yani sevgi olunca her şey tamam mı oluyor? Fulya Derya'nın haline baktığında sevginin yetmediğini ama bitmesine de izin vermediğini görebiliyordu. Ne yapmalıydı? Bir insan böyle bir durumda ne yapardı ki?

"Onunla bu konuyu konuştun mu?"

"Konuştum fakat hazır değilim diyor."

"Beş yıl içinde hazır olamamış mı?"

"Sanırım evlenmekten korkuyor."

Fulya biraz düşündü. Kendi durumunu düşündü. Şu an Uhud'la neredeyse evli gibiydiler. Aynı evde yaşayıp son günlerde de aynı yatakta yatıyorlardı. Aralarında bir şey olmamıştı ama sonuçta evlilik sadece o şeyi yapmakla olmuyordu değil mi? İnsan kendini hazırlıyordu. Aklına gelen fikirle öne atılıp heyecanla konuştu.

"Neden aynı evde yaşamıyorsunuz böylelikle evliliğin kısa bir alıştırmasını yaparsınız?"

Derya bir an bu fikri kafasında tarttı. Gerçekten bu etkili olabilirdi değil mi?

"Sence... O bunu kabul eder mi?"

"Eğer o da seni seviyorsa edecektir."

Derya gözlerindeki minnetle arkadaşına baktı.

"Teşekkürler Fulya. Nasıl iyi geldin anlatamam ben hemen gidip bu fikri Murat'la konuşayım o zaman."

diyerek ayaklandı. Fulya arkadaşının mutlu olmasını dileyerek arkasından baktı. İkisinin sevgisinin bu sorunu aşmasını isteyerek o da çantasına yönelip bürosundan çıktı.

Dışarıda koruması Erkan onu bekliyordu. Her ne kadar bunu istemediğini söylese de Uhud bir türlü laf dinlemiyordu. Arabaya geçip oturdu ve yol boyunca Murat gibi Uhud'un da evlilikten korkup korkmadığını merak etti. Aksi halde neden hala bir teklif gelmemişti? Bu durum Fulya'nın sinirlerini oynatırken korumanın mekanik sesi düşüncelerini böldü.

"Efendim Uhud Bey saat 7'de hazır olmanızı istedi. Dışarı çıkacakmışsınız."

Aman ne güzel! Beyfendi hem bir teklifte bile bulunmuyor hemde emirler veriyor!

Fulya sinirlenirken bir yerden de dışarı çıkacaklarını düşünüp heyecana kapıldı. Bu teklif konusunu daha sonra gündeme getirebilirdi değil mi sonuçta günler sonra ilk defa Uhud'la beraber dışarıda vakit geçirip eğlenebileceklerdi. Normal sevgililer gibi ilk kez bir randevu yaşayacaklardı.

Eve vardıklarında ilk önce Cansu'ya bakmak için kızın odasına girdi. Küçük kız annesinin ve babasının fotoğrafına bakıp sessiz sessiz ağlıyordu. Fulya hemen yanına gitti. Hiçbir şey söylemeden kızı sımsıkı sardı. İçi acıdı, küçük kız mutlu gibi duruyordu fakat Fulya biliyordu ki o anne ve babasını çok özlüyordu. Onlara muhtaçtı.

"Annemi rüyamda gördüm Fulya Abla. Onu o kadar özledim ki!"

"Bende tatlım bende çok özledim..."

Küçük kız kafasını kaldırıp Fulya'ya baktı. Elini uzatıp küçük parmaklarıyla Fulya'nın gözündeki yaşları sildi. Fulya ağladığını bile fark edememişti. Kalbi bu görüntü karşısında adeta onu derin bir uçuruma bırakmıştı. Bu küçük kızı ne çok boşlamıştı! Kızdı kendi kendine. Hülya'nın emanetine böyle mi sahip çıkacaktı?

"İyiki buradasın Fulya Abla. Sen de gitmeyeceksin değil mi?"

Fulya hemen başını olumsuz anlamda salladı. Güven veren bir sesle konuştu.

"Seni bırakıp gidebilir miyim ben? Sen artık benim bir parçamsın Cansu. Ben..."

Fulya'nın boğazı kurumuştu devam etmek için derin bir nefes aldı ve tekrar konuştu.

"Ben hep yanında olacağım!"

ANAHTAR ~TAMAMLANDI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin