Birinin kollarındaydım. Gözümü açtım. Etraf bulanık ve içim acıyor. Ağlamaya başlıyorum. Merak ettiğim duygulardan olan ağlama hissinide, dünya ile tanışırken yaşıyorum. Görüntünün netleşmesi ile beraber içimdeki acıda gidiyor.
Çok mutluyum dünyayı normal bir insan gibi görüyorum. Bir şey dikkatimi çekti. Kollarında olduğum kişiyi tanıyorum. Shel sayesinde, ismi Zareann olan kasabadaki tek şifacı zehirlenme, yaralanmalar, doğum gibi olaylara bu yaşlı kadını çağırıyorlar.
Zareann'nın gözleri kahverengi. Yaşlı bir kadın yüzü yılların vermiş olduğu kırışıklarla dolu ve gözü fal taşı gibi açılmış bana bakıyor. Babam da şaşırmış bir şekilde bakıyor ve kimse odaya girmesin diye kapıyı tutuyor.
Zareann "bu bebek niye bana ciddi bir şekilde bakıyor" diyor. Kadını korkuttum galiba normal bebek gibi davranmam lazım anlaşılan. Shel'in zihninde iken onun oğlunun bebekliğini iyi ki incelemiştim. Hemen salakça bir bakış yapıyorum. Bu durum kadını rahatlatıyor, en azından şimdilik...
Beni annemin kucağına veriyor.
"Bugün burada olduğum için çok şanslısınız" diyor yaşlı kadın. Buraya Dongwe salyası almaya gelmiş. O salyayı şifalar için kullanıyormuş. Shel ile sohbete dalınca akşam olduğunu fark etmemiş ve çiftlikte yatmaya karar vermiş.
"Teşekkürler şifacı Zareann"diyor babam.
"Ne şansı be, olmasan ne olurdu, ben genede doğardım demek isterdim ama ilk andan itibaren ne kadar dikkatli olmam gerektiğini bir kez daha anlıyorum. Ben normal biri değilim. Buna bilincimin 3-4 yaşında değilde anne karnında 6 aylık iken gelmesi, tuhaf bir şekilde kırmızılı grili görme kabiliyetim, nesneleri havaya kaldırabilmem gibi. Üzülerek söylüyorum ki galiba insan değilim. Ama ellerim en azından normal bir bebek gibi, malum diğer bölgelerime bakamıyorum.
Annemle bakışıyoruz. Sarı saçlı, ela gözlü, minik burunlu güzel bir kadın.
Sonra sabırsızlıkla bir el beni alıyor. Hafif sinirleniyorum, sinirlenme sebebimi henüz keşfetmiş değilim. Elleri vücudumun yarısından biraz daha büyük. Utanmasa tek eli ile tutacak sinirli bir şekilde ona baktığımı görünce şaşırıyor. Tabi durumu hemen düzeltiyorum ve evet iste o aptal gülücüğü yapıyorum ve mutlu oluyor...
"Oğlum benim! Oğlum oldu! Oğlum Han!" diyor
Han derken!?
Bu sayede adımın Han olduğunu öğrendim.
"Sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Ilmaelda bana bir oğul verdin." dedi babam.
Tabi ki ben şaşırdım(Şok). "İlmaelda" derken? Annemin ismi Asire değil miydi? Yoksa sende heyecandan Grotci gibi metresinin ismini mi söyledin?! Şansa bak ya, dünya ya geldiğim gibi babasız kalacağım galiba. Nitekim buna benzer bir durumda Grotci'nin başından geçmiş. Kasabada berbermiş normalde. Olaydan sonra evden kovulmuş ve burada kahya olarak yaşamaya başlamış. Bu durumu örnek alırsak babamın birazdan kovulmasını bekliyorum...
Annem rengi normale dönerken tekrar beyazladı. Birazdan büyük ihtimalle annemin babama bağırmalarını duyacağım ve geldi. Annem "İlmaelda" kim diye bağırdı ve kıyamet kopmaya başladı.
Babamın elleri titriyor koca adam düşüreceksin beni haberin olsun!
Bağırmaya devam eden annem Zareann'a sen dışarı çık. Bu bizim aramızda deyip kovuyor. Bence çıkmasa daha iyi ama...
Zareann çıktıktan sonra Annem biraz daha bağırdı sonra durduk yere "tamam affediyorum seni bir daha olmasın(hmph)" dedi. Neyse annem koca yürekli çıktı ve babamı affetti galiba. Bu durumu unutacağımı sanma BABA!
Bağrışmalar bittikten kısa bir süre sonra kapı tıklatıldı ve sırayla odaya gelen ev ahalisi beni sevmeye başladı.
İlk olarak evin hanımı Shel geldi. Yaşlı, yeşil gözlü mutlu bir kadın. Çocukları çok seviyor belli. Beni kucağına aldı. Nasıl tutacağını filan iyi biliyor. Rahat hissetmeye başladım. Kaslı babamdan sonra yumuşacık ve rahat uykum gelmeye başladı.
Uyandığımda sabah olmuştu. Annem babamın uyanmasını bekliyordu. Benim uyandığımı fark edince beni kucağına aldı.
"Acıktın mı sen" derken şirin bir şekilde dedi. Tabi bende bir tepki ifadesi göremeyince "Sende baban gibi öküz müsün?" demeden edemedi. Bunu deyince zoruma gitti.Çünkü benzettiği adam pek favorim değil malum... Artık ne derse o aptal gülümsemeyi yapacağım.
Neyse annem karnımı doyururken babam uyandı.
"Pol" dedi annem vurgulu bir şekilde.
"Gece fena pot kırdın" diyerek ekledi.
"Özür dilerim İlmaelda isteyerek olmadı. Biranda oğlumuzun doğma heyecanından dolayı oldu" dedi babam. Baba ne yaptın ya! Gene İlmaelda dedin!
"Önemli değil ama beni öle çağırma lütfen birileri duyabilir biliyorsun." dedi annem.
"Tamam bir daha seslenmem kusura bakma" dedi babam.
Tabi ben gene şaşkın bir vaziyette neler dönüyor diye düşünmeye başladım. Annem zeki kadınmış. Galiba ona çekmişim ki mutluyum bu durumdan. Kimse anlamasın diye olayı ona göre çevirmiş. Konuşma devam ederken bir anneme bir babama bakıyorum. Babam beni fark etti.
"Bu çocuk bizi anlıyor gibi bir sana bir bana bakıyor. Dikkatli bir şekilde bizi dinliyormuş gibi hissettim" dedi babam. Çocuk derken bana bir isim vermiştin unuttun mu!? ama uyanık adammışsın ortamı iyi gözlemlemeyi biliyormuşsun tebrikler.
"Saçmalama hayatım. Hadi kalk işine gücüne bak" dedi annem. Babam üstünü giyindi ve çıktı. Odada annem benimle vakit geçirmeye çalıştı. Beni gıdıklamaya filan çalıştı çok gıdıklanmadım ama artık o aptal gülücükleri yapmam gerektiğini biliyorum.
Bütün gün annem ile odada kaldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Han (1. Kitap)
FantasyBuraya kitabın okunması için çekici laflar, metinler veya şiirler yazabilirim... Fakat benim tarzım değil. Dahası kitapları böyle değerlendirmek hoş değil. Bu bölümde kitap hakkında biraz bilgi vermek yeterli bence. Konusu: Han adlı karakterin f...