Bölüm 27

5.6K 585 27
                                    

2 gündür bölüm veremedim kusura bakmayın.

Staff : uzun asa demektir. Oyunlar da iki elli silahlar sınıfındadır.

Rod: Kısa asa demek doğru gibi olur. Oyunlarda tek elli silahlar sınıfındadır. Yani diğer eline başka bir silah alabilir ama etki olarak uzun asa kadar güçlü değildir.

Sadece asa yazıyor isem genelleme olduğu içindir.

-------------------------------------------------------------------

Lura ve Rhene 20 kişilik bir ekiple harabelere doğru gitmeye başladılar. 20 kişilik ekip kendi aralarında beşerli kişilerden 4 gruba ayrılıyordu. Bunun sebebi daha iyi organize olabilmekti. Her grubun lideri diğer grup liderleriyle iletişim içindeydi. Gruplarda Tank ve şifacı kesin olarak bulunuyor. Lura(Tank), Rhene(suikastçı), Ayliun(okçu), Karan(savaşçı), Aasha(şifacı) bir gruplar. Lura Aasha'nında ışık küresine sahip olduğunu düşünüyordu. Sebebi oda doğal sarışın değildi. Büyünün etkisi ile sarışın olmuş gibiydi ama baktığında onun elinde sadece uzun asa var ve zırh yerine kumaştan kıyafet giydiğini görüyor. 

Ayliun'e sormak için yaklaşıyor. "Ayliun Aasha da bir ışık küresine sahip değil mi?" 

"Evet ne oldu ki?" dedi Ayliun.

"Peki o neden kumaş giyiyor ve ellinde uzun asa var. Bunu anlayamadım."dedi Lura.

"Sana Batagar öneri olarak bile sunmayı geç hiç bahsetmedi değil mi?" dedi Ayliun.

"Neyden bahsetmesi gerekiyordu?" dedi Lura.

"Işık küre sahipleri ikiye ayrılır. Biri tank diğeri şifası. Tank olan senin gibi dövüş eğitimleri ve ışık büyüsünde kalkan ve saldırı büyüleri öğrenir, uzmanlaşır. Bildiğin gibi şifa büyülerinde ışık büyüsü en güçlüsüdür. Genelde ışık büyüsüne sahip kadınlar şifacı olurlar. Çünkü tank olmak için kas gücü de gerekmekte. Asalar büyü gücünü artırdığı için şifacılar asa kullanırlar." dedi Ayliun.

Lura şaşırmış bir şekilde Ayliun'e bakıyordu. Kimse ona bundan bahsetmemişti. Kendisi de bir kaç şifa büyüsü biliyordu ama ciddi yaraları anında iyileştiremezdi. Gerçi kendisi tank olmaktan memnundu. Bu sayede efendisi daha iyi koruyabilecekti.

------------------------------------------------------------------

Grup şimdi bir ormanın içinden geçiyordu. Ormanın içinde ki yol bayağı iyiydi. Sebebi Giam İle Geenois arasında olması ve Giam'ın aslında bir maden şehri olmasından kaynaklanıyordu. Giam dağlık bir arazide olan şehirdi. Etrafındaki dağlar mineral ve maden olarak çok zengindi. Giam'dan çıkan madenler Geenois'e gelir deniz yoluyla dış dünyaya satılırdı. Bu yüzden krallık iki şehir arasındaki yolla çok önem vermekteydi.

Rhene Lura'nın yanına gelerek " Ben biraz çevreyi kontrol ederek geleceğim bir şeyler bulursam yada burada bir şeyler olursa zihin taşı kullanalım." dedi. Lura daha cevap bile veremeden gözden kayboldu. Lura içinden gerçekten çok hızlı dedi. Birliğe ilk geldikleri an ile şimdiki arasında dağlar kadar fark vardı.

------------------------------------------------------------------

Abum müzayede tohumları isteyen 3 kişiden biriydi. Riske girmemek için 30 altın diyerek tohumları almıştı. Tohumları direk kenar mahalledeki atölyeye götürdü. Juniper'in Abum'dan istediği malzemelerin son parçaları da bir hafta önce teslim edilmişti. Abum içeri girdiğinde atölyede büyük cam fanuslar, fanusların etrafında bir çok ışık ve ateş küreleri, yan tarafta büyük kazanlar, kazanların üstünde fanuslara doğru giden borular vardı. Juniper'e gönderdikleri 1 erkek 1 kadın köle iyi çalışıyorlar anlaşılan. Juniper tohumları gördüğünde istemsizce heyecanlanmıştı. Şimdi hep hayalini kurduğu araştırmaları yapmak için tek engel tohumlardı onlarda az önce gelmişti. Artık hiç bir engel yoktu ve biran önce araştırmalara başlaması gerekiyordu.

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin