Geçmiş bölümlerde koyu sarı renkli küre tabiri kullanmıştım. Onu sarı renkli küre olarak değiştiriyorum.
Bundan sonra bu siteyi esas alarak renkleri tasvir edeceğim.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Renkler_listesi
------------------------------------------------------------------------------------------
Han'ın bakış açısı:
Şimdi meditasyon yapmamın bir faydası yok. Şuan en iyisi sessiz bir yere gidip kitapları okuyayım. Nereye gitsem acaba sessiz bir yer olsun. Sağ taraftaki küçük gölün civarında kimse yok haliyle de sessiz. Hızlı adımlar ile gölün kenarına geldim. Ne kadar güzel bir yermiş burası. Gölün ortasında ufacık bir ada var. Ada da sadece kocaman bir çınar var. Adeta burası benim benden başka kimseye yaşayamaz diyor. Adaya ulaşmak için bir imkan yok. Gölde ne bir kayık ne de ona benzer bir şey var. Neyse yanımdaki çam ağacına yaslanıp biran önce kitapları okumak istiyorum. Arkamdan beni gizlice izleyen biri var. Bu sabah gördüğüm melez. Hafif bir rahatsızlık hissi verse de daha sonranın bir meselesi o.
İlk olarak "büyü hakkında genel bilgiler" kitabı ile başlamak en mantıklısı diyerek okumaya başlıyorum.
"Büyü, ruh gücünü dönüştürme sanatıdır. Sahip olduğunuz ruh gücünüz zihin hapishanesinde ki küredir. Bu küreyi bulduktan sonra küreye dokunarak, küreyi kendinize bağlarsınız ve küre sizin etrafınızda dönmeye başlar.(küreler benim etrafımda değil o siyah şeyin etrafında dönüyor...) Kürelerin büyüklüğü büyüdeki gücünüzü, dönme hızı büyünün oluşma süresini gösterir. Normal bir büyücüde 1 tane küre olur. Bazı istisnası durumlar var. Doğuştan gelen bu küreler bazı insanlarda 2 tane de olabiliyor.(Bende yediden fazla var...). Hangi büyüye yatkın olduğunuzu da kürenin renginden anlarsınız:
Açık mavi renkte küre ise element büyüsü: Elementleri kullanmayı sağlayan büyü türüdür. Hemen hemen tüm insanlarda mevcuttur.
Sarı renkte küre ise zihin büyüsü: cisimleri havalandırma, zihinsel olarak konuşma gibi büyüler olan büyü türüdür. Yüz binde bir görülür.
Lacivert renkte küre ise boyut büyüsü: Kendilerine has boyut yaratabilirler. Milyonda bir görülür.
Açık sarı renkte küre ise ışık(yaşam) büyüsü: En güçlü iyileştirme ve kalkan büyülerine sahiptir. 10 milyonda bir görülür.
Mor renkte küre ise çağırma büyüsü: Akheron veya Eoclun dan canavar çağırır. Çağrılan canavar çağıran kişiye itaat eder. 50 milyonda bir görülür.
olmak üzere beşe ayrılır.(Beşe mi ayrılır! İyi de bende daha farklı renkli kürelerde var. 10 milyonda bir mi, 50 milyonda bir mi! Dünyanın nüfusu ne kadar acaba? Bunlar ile ilgili kitaplarda okumam gerek galiba. Neyse devam edeyim.)
Bir büyücü için zaman ikiye ayrılır. Sebebi Büyü oluşturmak ikiye ayrılır: 1. büyülü sözleri söylemek için geçen zaman 2. büyü oluşurken geçen zaman. Ruh gücünü büyüye dönüştürmek için sözlere ihtiyaç duyarız. Sözler büyü için çok önemlidir. Sözler sesli olarak söylenmesi gerekmektedir. Yanlış söylendiği zaman büyü oluşmaz. O yüzden bir büyücü için diksiyon çok önemlidir. Tabi istisnası bir durum var. Bazı insanlar doğuştan gelen büyü yatkınlığından dolayı bunlar içlerinden de söyleyerek yapabilirler. Bu tip insanlar çok nadir görülmektedir. " diye devam ediyor.
------------------------------------------------------------------------------------------
Benim Zihin hapishanesine girip ve daha dikkatli bir şekilde incelemem gerek.
Bağdaş kurarak oturduktan sonra zihin hapishaneme girdim. Dönme hızlarında ki artışı saymaz isek her şey bıraktığım gibi duruyor. Bu hız artışı yaşamış olduğum travmatik durumla alakalı olabilir.Neyse şuan daha önemli bir konu var o da şu zifiri siyah küre. Çünkü küreler onun etrafında dönüyor. Benim değil! Daha yakın bakmak iyi olacak lakin güvenlimi bilemiyorum ama bakmam gerek. Yavaşça yürüyerek diğer kürelere çarpmadan devasa kürenin yanına geldim. Diğerleri ile aynı gibi duruyor. Dokunarak bağlanıyordu değil mi kitapta öle yazıyordu. Dokunsam ne olur acaba. Bunu bilmenin tek yolu var gibi duruyor.
------------------------------------------------------------------------------------------
Aelath'ın bakış açısı:
Giam şehrinin oradaki harabelere bir birlik yollasak mı? Usmad elçileri ne zaman gelicek? tarzı soruları tartışırken. Zihin taşım parlamaya başladı. Taşın parlama rengine bakılırsa Zichess bağlantı kurmak istiyor. Toplantıda olduğumu geç geleceğimi biliyor. Acil bir şey olmasa bağlantı kurmak istemezdi. Endişelenmedim değil.
"Zichess ne var? Toplantıdayım, umarım iyi bir açıklaman vardır." dedim
"Efendim kusura bakmayın lakin, Efendim Han" Cümlesini devam ettiremeden panik ile bağırdım.
"NE OLMUŞ HAN'A ? BİR ŞEY Mİ OLDU YOKSA?" dedim. Toplantıda ki herkes şaşırarak bana bakıyordu. Tabi doğal normalde sakin olan beni ilk defa böyle görüyorlar.
"Efendim malikanenin içinde ki gölün kenarında efendi Han'ı baygın bulduk. Hemen şifacı Hlohildr'i çağırttım. Lakin şifacı Hlohildr bayılma sebebi ve ne zaman uyanacağı hakkında bir şey bilmediğini araştırmak için evine gideceğini söyleyip, gitti. Şimdi efendi Han odasında yatıyor. Konu efendi Han olunca bilgi vermek istedim." dedi Zichess
Neye uğradığımı şaşırdım. Han lütfen sana bir şey olmasın diye düşünürken toplantıda olduğum aklıma geldi.
"Üzgünüm kralım lakin acilen çıkmam gerek. Han rahatsızlanmış. Onunla ilgilenmeliyim." dedim çıkmak için toparlanmaya başladım.
"Han kim Aelth ben ilk defa duyuyorum" dedi kral ve toplantıda olan diğerleri meraklı gözler ile bana bakıyordu. Gerçek durumu açıklamam sadece bela olacağını düşündüğüm için bir yalan buldum.
"Han benim oğlum, Kendisi şimdiye kadar annesi ile yaşıyordu. Lakin annesi vefat edince babası olarak yanıma aldım." dedim.
"Senin bir evladın olduğunu bilmezdim. Sen gezmeyi, burnunu belalara sokmayı seversin. Bir çocuk ve sen, ilginç." dedi kral
"Haklısınız efendim zaten o yüzden annesinde ve gizli tutuyordum lakin artık annesi yok ve bende artık tehlikelerden uzak durmam için güzel bir bahane. Çünkü Han'ın tüm sorumluluğu benim üstümde olacak. İzninizle" diyerek çıktım.
Koşar adımlar ile saraydan çıkmaya çalışıyordum. Bu esnada Batius ile iletişime geçip arabayı hemen saray iç kapısına getirmesini söyledim. Umarım Han'a bir şey olmaz...
------------------------------------------------------------------------------------------
Daha hızlı sür Batius eşliğinde malikaneye vardık. Koşarak Han'ın odasına gidiyordum karşıma hizmetliler çıktı. Onlarda benim koşarak Han'ın odasına gittiğimi görünce arkamdan geldiler.
Odanın kapısını açtım. Han yatakta baygın şekilde yatmakta idi. Yanı başında bir sandalyede Lura oturuyor. Beni görünce ayağa kalktı. Üzgün bir surat ifadesi var. Hemen Han'a yöneldim. Ten rengi, nefes alış verişi normal. Şifacının bir şey bulamamasında haklılık payı var.
"Bir şey mi yedi? Bir yerden mi düştü? Nasıl oldu" diye sordum Lura'ya
Korkarak ve kekeleyerek cevap verdi. " Hayır efendim. Emrettiğiniz gibi uzaktan ve fark ettirmeden efendi Han'ı izliyordum. Göl kenarına gitti. Orada sizin verdiğiniz bir kitabı okudu. Sonra meditasyon yapmaya başladı. Civarda başka biri var mı diye etrafa bakmak için 3-4 saniyeliğine gözümü efendi Han'dan ayırdım ve Ne olduysa orada oldu. Tekrar efendi Han'a baktığımda baygın halde olduğunu gördüm ve koşarak efendi Han'nın yanına geldim. Hemen kahya Zichess'e haber verdim."
Çok sinirlenmiştim. Gözlerim dönüyordu. "Dua et Han'a bir şey olmasın KÖLE!" dedikten sonra bu durum ile ilgili bir şeyler bulma umudu ile kütüphaneye gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Han (1. Kitap)
FantasyBuraya kitabın okunması için çekici laflar, metinler veya şiirler yazabilirim... Fakat benim tarzım değil. Dahası kitapları böyle değerlendirmek hoş değil. Bu bölümde kitap hakkında biraz bilgi vermek yeterli bence. Konusu: Han adlı karakterin f...