Teog'a girmiş okurlarımın ricası üzerine erken bölüm yazdım. Umarım sınavlarınız iyi geçmiştir...
Not: Bazı yazılar da -% li ifadeler var. onlar eksi değil maddeleştirme amaçlı çizgi :)
------------------------------------
Han, yavaşça yere doğru indi ve kızları incelemeye başladı. Kızlar, ilk defa efendileri Han'ın bakışlarından rahatsız olmuştu. Çünkü bakışlarında küçümseyici ve aşağılayıcıydı. Onlara bir eşyaymış gibi bakıyordu. Han, kızları bir süre inceledikten sonra seytani sırıtma yaparak "İlginç! Tuhaf bir grubu(-m) varmış. Yirmibeşinci Seviye, dahası evrim geçirmiş bir lamia. Üstelik bir ölü çağıran. Tamda bana yakışan bir köle [hahaha]. Yirminci seviye bir gölgelerde gezen. İnsan olman çok yazık... Gerçi insanlar fare gibidir her deliğe girer ve yaşarlar [hahaha]. Yirmibirinci seviye lanet bir ışığın hükümdarı. Yankınlığın çok yüksek. Şu... şu yerde yatan çocukta kim? Hiç bir yetisi yok..." dedi.
"..." kızlar sessizce bir kez daha Mesaris için utanmışlardı.
Han, hâlâ Mesaris'i inceliyor, ne için grupta olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Lura üzgün ve ağlamaklı ses tonuyla " efendim iyi misiniz?" dedi.
Han şeytani gülüşle "tabii ki." dedi.
Mesaris, kafasını tutarak "Ne oldu bana! Başın ağrıyor" dedi. Lura, Mesaris yanına giderek ışık büyüsü ile şifa yeteneğini kullandı. Mesaris, Lura'nın büyüsü sayesinde hemen kendini toplayarak ayağa kalktı. Tam Han'a doğru adım atacakken ayağı takılarak canavarın çıkmış olduğu mezara düştü.
Kızlar ellerini yüzlerine götürerek bir kez daha başkası adına utanmışlardı. Han hâlâ bu basit insanın neden bunlarla olduğunu çözmeye çalışıyordu.
Mesaris düştüğü mezarın içinden bağırarak "Vay canına herkes buraya gelsin burada bir gümüş sandık var!" dedi. Kızlar bir kez daha şaşırmışlardı. Nasıl bir şans bu demeden edemediler. Çünkü eğer Mesaris, mezara düşmeseydi. Onlar gümüş sandığı hiç fark etmeyip devam edeceklerdi.
Herkes sırayla mezarın içine atlayıp sandığı açmaya başladılar. Sandık kişinin kanı ile açılıyordu ve yalnızca bir kez açılabiliyordu.
ilk açan kişi Mesaris'di. İçinden orman yeşili ve üstünde ağaç simgesi olan bir pelerin çıktı. Mesaris, pelerini alarak vay canına en sevdiğim renk dedi. Han, pelerine tanımlama büyüsü yaptı.
Han, şaşkın ve anlamaya çalışan ifadeyle "Gümüş bir sandıktan beş yıldız nadirliğinde eşya çıkması imkansıza yakın. Üstelik özel özelliği var... Bu çocuk çok ilginç..." dedi.
Ardından Lura sandığı açtı. Sandıktan bir miğfer çıktı. Miğferin şekli tıpkı bir kurt kafası gibiydi. Lura heyecanlanarak hemen miğferi giydi. Miğfer, Lura'ya çok yakışmıştı. Miğferin arka boşluğundan Lura'nın altın saçları dalgalanıyordu. Lura'ya daha çok kadınsı aynı zamanda bir savaşçı hava katmıştı. Onu gören bir erkeğin etkilenmemesi imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Han (1. Kitap)
FantasyBuraya kitabın okunması için çekici laflar, metinler veya şiirler yazabilirim... Fakat benim tarzım değil. Dahası kitapları böyle değerlendirmek hoş değil. Bu bölümde kitap hakkında biraz bilgi vermek yeterli bence. Konusu: Han adlı karakterin f...