Bölüm 35

5.4K 573 22
                                    

Han'nın sözleri köleleri etkilemişti. Karşılarında ki çocuk onlara umut ışığı veriyordu. Bir daha hiç sahip olamayacaklarını düşündükleri özgürlüklerini veriyordu. Hatta onlara yeni bir yuva teklif ediyordu. Genede şüpheleri vardı. İlerleyen zamanlarda Han'nın onlara nasıl davranacağını sadece sözde mi böyle biri olduğunu yoksa gerçekten iyi bir efendi mi olduğunu göreceklerdi.

"Gözlerinizden onayladığınızı anlıyor gibiyim. Tanışma faslına geçelim o zaman. Duyduğunuz gibi benim adım Han." dedi

Hepsi çekinerek birbirine bakıyordu. 18li yaşlarında İri yuvarlak ve mavi gözlü, kalkık burunlu, sivri ve uzun kulaklı, gümüş uzun ipeksi saçlı, açık mor tenli orman elfi öne çıkarak ve kekeleyerek "Be.. Benim... Benim adım Nerina. Ben bir orman elfiyim. Ağacımıza saldırılmadan önce Elf prensi Wranydark'ın nedimesiydim. Huzur içinde yatsın. İşim hizmet etmek hizmet etmekte iyiyimdir ben..." dedi. Han Nerina ile göz teması kurarak konuştuğu cümle ve tekrarlamasından hala korku duyduğu kişisel hizmetkarlık ederek daha rahat yaşayacağını düşünüyordu.

"Anlıyorum hizmetçi olmak istiyorsun. Olabilirsin lakin güçlü olman gerekir olası bir saldırı veya suikast de kendini ve beni koruman gerekir." dedi Han. Böylelikle Nerina ve diğerleri çalışmak zorunda olduklarını daha net bir şekilde anlamış oldular.

Han gözleriyle diğerlerine hadi tanıtın kendinizi dermiş gibi bakıyordu. 20li yaşlarda Kaslı, geniş omuzlu, kulağı ile gözü arasında derin kesik yara izi olan, sert bakışlı ve aralarındaki tek erkek Han'a keskin gözlerle bakarak "Ben Elmon, Ben bir avcıyım." dedi. Orman elflerinde avcılar büyük önem taşıyordu. Çünkü onlar bir nevi savaşçıydılar. İşleri ağaca(kabileye) et getirmekti. İz sürmek ve iyi bir okçu olmak gerekiyordu. Han bunları biliyordu kitaplarda orman elflerinin avcıları bayağı meşhurlar. Peki nasıl oldu da köle oldu ki. Han'da merak uyandırmıştı.

"Güçlü birisi gibisin. Nasıl esir düştün?" diye sordu Han.

"Wranydark denen şerefsiz prens sevdiğim kadını kendine cariye yapmaya çalıştı. Bende prensi öldürmeye çalıştım. Lakin başarısız oldum ve vatana ihanetten mahkum edildim. Sonra ağacı yağmalayanlar beni de köle olarak sattılar" dedi. İlginç bir hikayeydi. Grotci'nin Han için getirdiği kitaplarda okuduğu aşk hikayelerine benziyordu. Han sonra özlemle düşünmeye başladı. Grotci derken acaba yaşıyorlar mıydı? Çiftliğe baskın olduğunda onları da öldürdüler mi hiç bilmiyordu. Onları özleyeceğini asla tahmin etmezdi. Shel onun için bir büyükanne gibiydi.

"Sevdiğin kadına ne oldu? Eğer köle olduysa onuda kurtaralım" dedi Han. Elmon ve yanındaki diğer orman elf kızına baktı. Herkes durumu anlamıştı. Lakin bir bir gariplik vardı. Kız bu durumdan hiç hoşnut değildi. Anlaşılan tek taraflı bir sevgiydi...

16 yaşlarında, uzun kıvırcık koyu mavi saçlı, minik burunlu, hilal kaşlı, küçük ela gözlü kız konuşmaya başladı. "Benim adım Faye. Babam ağacın doktoruydu. Bitkiler hakkında biraz bilgim vardır. Ben yardımcı olurum. Yalnız bir isteğim var. O da bu adamı benden uzak tutun lütfen...". Faye'nin bu çıkışı Elmon'da hüzünlü gözlere sebep olsa da Faye gayet kararlıydı.

"Peki nasıl istersen. Sonuçta zorla güzellik olmaz. Kusura bakma Elmon" dedi Han. ELmon ses bile çıkarmadan sessizce olduğu yere oturdu.

"Evet kızlar sizinle de tanışalım" diyerek konuyu ve ortamdaki hüzünlü atmosferi dağıttı Han.

"Bizler ikiziz. Ben Ahit. Ben de Anit. Ben kahinim(Ahit). Ben de büyücü(Anit). " dediler. Kahinlik tanrıların verdiği bir yetenekti. Çok nadir görülen ve gelecek hakkında tahminler yapabilirlerdi. Her krallıkta mutlaka bir kahini olurdu.

"Benim adım Oja. Ben... Benim bir özelliğim yok. Sadece sıradan bir Lamiayım" dedi.

"Hepinizle tanıştığımıza göre sizin hangi güce yatkın olduğunuzu bulup ona göre gelişmenizi sağlayacağım. Umarım iyi bir aile oluruz."dedi Han.

-------------------------------------------------------------------

Han tam malikaneden dışarı çıkacaktı. Gelen at arabasında Aelath'ı gördü. Aelath Han'ı görüp koşarak Han'a sarıldı. Han'da karşılık verdi. Özlemişlerdi birbirlerini.

"Nasıl Han? Uzamış ve tam bir erkek olmuşsun.(hahaha)" dedi Aelath.

"İyiyim Aelath. Sen nasılsın? Gittiğin yerler nasıldı?" dedi Han.

"Güzeldi. Yemekte anlatırım." dedi Aelath.

"Tamam" dedi Han.

Aelath kendi kültürünün yemeklerini o kadar çok özlemişti ki. Kocaman bir masa kurdurdu. Masada yemek olarak yok yoktu. Han bu kadar şeyi kim yiyecek diye düşünüyordu. Aelath masaya oturdu ve hem yemek yeyip hem de hikayesini anlatmaya başladı.

"Nathesh çok eski bir şehir. Devasa mor taşlardan yapılma tapınakları ve binaları var. Şehre gittiğimizde şehir tam bir harabe gibiydi. Şehre Trolller ve Ogreler saldırmışlar. 2 metrelik bu canavarlar şehri yakıp yıkmışlar. İlginç olan troller kendilerinden olmayanlardan pek hoşlanmazlar fakat şehre ogreler ile beraber saldırmışlar. Sebebini hala bilmiyoruz ama trolleri başka bir ırkla yan yana görmek gerçekten şaşırtıcı." dedi Aelath.

"Dünya bu yüzden ilginç ve güzel bir yer değil mi? Her an tuhaf ve değişik şeyler oluyor." dedi Han.

"Galiba... Neyse artık eğitimine başlamalıyız çok geç kaldık zaten. Sabahları sana büyü öğreteceğim. Akşamları da meditasyon yaparak ruh gücünü geliştireceksin." dedi Aelath.

Aelath Han'ı eğitmeye karar vermişti ve buna hemen başlamaya niyetliydi.Han artık rahat bir şekilde dışarı çıkamayacaktı. Bunun için bir formül geliştirmesi gerekiyordu. Şimdilik aklına gelen tek fikir Aelath saraya gittiğinde evden çıkabilirdi.

-----------------------------------------------------

"Evet öncelikle yokluğumda ne kadar geliştin Han. Büyü yapabiliyor musun?"dedi Aelath.

Han kafasını sallayarak sağında ve solunda buz sarkıtları ve ateş topları oluşturdu. Aelath şaşkınlıkla Han'a bakıyordu.

"Vay canına! İki farklı elementi aynı anda kullanabiliyorsun demek. Bayağı gelişmişsin. Ateşin sıcaklığı ve buzun şeklinde eksiklikler var, çalışılması gerekiyor ama güzel. Sadece element küren mi?" dedi Aelath.

"Hayır iki kürem var birde zihin kürem var" dedi Han. Aelath onda zihin küresi olduğunu biliyordu. Nitekim köle büyüsü işe yaramazdı. Sadece Han'nın kendisine güvenip güvenmediğini test etmek istemişti ve Han bu sınavı geçmişti.

"Pekala seni 2 sene eğiteceğim. Sonra Büyücüler akademisine girersin var oradan güçlü bir büyücü olarak ayrılırsın. Fakat çok çalışmalısın giriş testleri zordur." dedi ve güldü Aelath.

---------------------------------------

Bölüm kısa ve geç geldi biliyorum. Ama bugün en az bir bölüm daha atacağım.

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin