Bölüme başlamadan önce bir konu hakkında konuşmak istedim. Okuyucularım yani sizler beni eleştirmekten çekindiğinizi düşünüyorum. Bunun sebebi kimilerinin oku geç düşüncesinden kimilerinin de benden alacağı tepkiden çekindikleri için yazmadığını düşünüyorum. Bana saygı çerçevesinde yapacağınız hiç bir eleştiride(iyi yada kötü) sizi terslemem. Çünkü sizin yapacağınız eleştiriler benim daha iyi yazı yazmama sebep olacak. Mesela ilk 18 bölüm kahramanın ağzından yazdım. Bunun iyi olmadığını yakın arkadaşlarım uyardı. Bende değiştirdim ve 18 den sonraki bölümlerde bayağı bir gelişme kat etmeme sebep oldu. Altından sonraki para birimi için elmas önerildi. Hala düşünsem de en mantıklısı o geliyor. Seviyeleri A B C D gibi değil sayı ile yapmamı söylediler. Düşündüğümde daha açıklayıcı olacağı için ona göre değiştirdim. Büyülere seviye vermekle vermemek arasında gidiyordum. Bir arkadaş büyüde seviye olması gerek yoksa karışıklık çıkar dediğinde mantıklı bulup seviye ekledim. Anlayacağınız sizler farkında olmadan hikayeme bir çok şey katıyorsunuz. Betimleme yapmamı geliştirmem için bildiğiniz güzel kitaplar var ise link atın okuyayım. Yada hikayede başka bir konu için düşünceniz var ise yazın değerlendireyim.
Kapak resmi kötü duruyor mu?
Birdedanışmak istediğim bir konu var. Koyduğum daha doğrusu koymaya çalıştığımvahşetten dolayı yetişkin içerikli ibaresi durmalı mı? Kaldırırsam daha çok kitleye hitapedeceğimi düşünüyorum lakin vahşet olacak bu da wattpad kurallarına uymuyor mu?Yetişkin ibaresi olmasa da Han'dan daha vahşi hikayeler var mı?
--------------------------
Han büyü akademisi kapısından çıktıktan sonra karşısında Lura ve Rhene'yi gördü. Lura koşarak Han'a sarıldı ve "iyi olmanıza çok ama çok sevindim efendim ve ayrıca tebrik ederim büyücü akademisi öğrencisi oldunuz." dedi ve Han'ın yanağına bir buse kondurdu. Han hayatında ilk defa annesinden başka biri tarafından öpülmüştü. Yanağındaki ıslaklığın onu bu kadar etkileyeceğini kendisi bile tahmin etmiyordu. İlk defa birisi annesi kadar onu seviyormuş gibi hissetti. Belki de annesi ve babasının ani ve erken ölümünden dolayı yıllardır hasret olduğu sevgiyi anlıkta olsa yaşaması onun içini böyle tuhaf yapmıştı. Han olayın şokundaydı fakat olayın şokunda olan tek kişi değildi. Rhene ve en tehlikelisi Rina olayı görmüştü. O saf Rina gitmiş. Han'a doğru koşan bir panter gelmişti. Bu esnada Rhene'de Han'ı diğer yanağından öpmesi. Rina'nın küçük çaplı sinir krizi geçirmesine sebep olmuştu. Artık tüm gücüyle Han'a koşuyordu.
Lura harabelerde tahta sandıktan çıkan küpenin tekini Han'a uzattı ve "Efendim bu küpe zihin aktarımı sağlıyormuş. Yani benim gördüklerimi ve duyduklarımı siz, sizinkileri de ben görüp duyabileceğim. Tek yapmak gerek küpeyi takmak ve odaklanmak. Bu şekilde işleri dikkat çekmeden kontrol edebilirsiniz." dedi.
Han tam bir şey diyecekti Rina'nın kendisine doğru koştuğunu fark edip gülerek Rina'ya doğru döndü. Rina'nın gözleri Han'da içgüdüsel olarak uyarıya sebep olsa da Han Rina'nın neye sinirlendiğini düşünüyordu.
"Selam Ri..." Han tam sözünü bitirmeden Rina'dan bir tokat yedi. Han bir elliyle yanağını tutup şaşkın olarak Rina'ya bakıp diye tokat attığını sormak için tam kendini toplamıştı ki bu esnada da Rina Han'ı diğer yanağından öptü. Han bu tuhaf duygu karmaşasının içinde kalmıştı. Hiçbir şey düşünemiyor ve tepki veremiyordu. Sadece Rina'ya bakıp arada gözlerini kırpıyordu. Uzaktan durumu izleyen Abum'un kahkahaları neredeyse tüm caddede duyulacak kadar güçlüydü. "Efendim hayatının en zor sınavlarından birini veriyor şuan. En iyi onu bu durumdan kurtarmak" diye düşünerek Efendi Han'ın olduğu yere doğru hızlı adımlar ile gitmeye başladı.
Abum Han'a doğru hızlı adımlar ile giderken "Efendi Han Nasılsınız? Sizinle bir şey konuşmam gerek yalnız olması büyük bir önem arz ediyor" diye onların duyacağı şekilde bağırdı.
Han daha olayların şokunu atlatamamış. Bir eli yanağında hafifçe dönerek Abum'un geldiği yöne bakıyordu. Abum hızlı ve atik davranarak Han'ı kızların arasından çıkartıp bir sokağa çekti. "Efendim sizi kurtardım" diyerek bir kez daha kahkahasını bastı. Han Rina'nın tepkisini anlamaya çalışıyordu. O kadar düşünse de tek mantıklı açıklama sınav esnasında Han'ın Rina'dan gizlendiğini fark edip Han'a kızması geliyordu.
--------------------------------------
Akşam olmuştu. Şehirdeki büyük handa kutlama vardı. Çoğu kişi ne için kutlama yaptıklarını bilmiyordu. Oysaki sebebi belliydi. Efendi Han kutlamada olmasa da büyü akademisinin testini geçtiği için ve durumunun iyi olduğu için kendi aralarında parti veriyorlardı. Köleler ve çalışanlar efendileri Abum'u ve diğer üstlerinin hiç bu kadar mutlu görmemişlerdi. Eğlence sabaha kadar süreceği ortadaydı.
---------------------------------------
Aelath Han'ı çalışma odasına çağırdı. Han gecenin bu saatinde niye kendisini çalışma odasına çağırdığını merak ederek çalışma odasına doğru yürüyordu.
Han kapıyı tıklattı. "Gel Han" sesinden sonra kapıyı açıp odaya girdi. Han geçen 2.5-3 senede ilk defa Aelath'ın çalışma odasına giriyordu. Girdiğinde kendisinde büyük bir merak uyandı. Çünkü dünyanın çeşitli yerlerinden eşyalar vardı odada. Han Aelath ile konuşmayı unutmuş eşyaları inceliyordu. Taki görüdüğü bir tabloya takılana kadar. Bu tablo Han'ın babasının ve arkadaşlarının Slihuth Grotto zindanını fethettikten sonra Bekru'nun ecoqam'dan çaldığı fotox ile anı ölümsüzleştirmiş daha sonra çoğaltıp her birine dağıtılan tablodan biriydi. Han uzun zaman sonra tabloda da olsa babasını görmüştü. İçine ağırlık çökmüş derin derin nefesler alamaya çalışsa da boğuluyormuş gibi hissediyordu. Derin bir özlem duygusu kalbine taşıyamayacağı ağırlıkta bir yük bindirmiş gibiydi. Parçalayacak gibi hissediyordu. Vücudu ağlamasına dahi izin vermiyor, kaskatı kesilmişti. Aklına babasıyla olan anıları sıralanıyordu. Annesinin ve babasının ona son kez sarılıp ayrılması ,son ana kadar savaşmaları, annesinin fırlatılan bir hançerle beraber yere düşmesi, babasının acı dolu uluması ve aldığı yıldırım darbesi ile dizlerinin üstüne oturması, hepsi bir yeniden yaşanıyormuş gibi gözlerinin önündeydi. Her acıya göğüs gererek ağzından "Babam..." sesi duyuldu.
Aelath Han'ın içinde yaşadığı acının ve özlemin etkisi olarak gözlerinin titremesi kanlanması ve yaşarması nice acımasız ve güçlü düşmanların yıkamadığı Büyük Magos Aelath'ı yıkıyordu... Niye Han'ı bu odaya çağırdım diye kendine kızıyordu.
Han yavaşça tabloya yaklaştı ve dokundu. "Töründen ve öğütlerinden ayrılmayacağım. İntikamınızı alacağım. Sevdiğin kadını yanına getireceğim. Bunların hepsini yapacağım. Sen öğrettin bir kurt söz verdiyse sözü yerine getirmek zorunda olduğunu. Önümdeki bütün engelleri merhamet göstermeden yok edeceğim ama sen göremeyeceksin, gurur duyamayacaksın, başardığım için kafamı okşayıp aferin evlat diyemeyeceksin bu koyuyor işte baba. " dedi Han.
Aelath bir anda Han'ın kolundan tuttu ve açık mavi ışık huzmesiyle beraber odadan kayboldular.
------------------------------------
Yarın büyük ihtimalle bölüm veremeyeceğim. Bugünümü rezil eden yarınımı da edecek olan ders kayıt problemimle uğraşıyorum.
İyi okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Han (1. Kitap)
FantasyBuraya kitabın okunması için çekici laflar, metinler veya şiirler yazabilirim... Fakat benim tarzım değil. Dahası kitapları böyle değerlendirmek hoş değil. Bu bölümde kitap hakkında biraz bilgi vermek yeterli bence. Konusu: Han adlı karakterin f...