Şimdiye kadar sadece Han'ın gözünden anlatmıştım. Artık arada başka kişilerin de gözünden anlatacağım. Kimin gözünden anlatacağımı paragrafa girmeden önce belirteceğim.
Birde Anıları genellikle yazarken konuşan kişinin ismini [ ] arasına alacağım. Malum anı olduğu için birine anlatmıyor ise anlatıyormuş gibi yazmak saçma olacağını düşündüm.
Okuduğunuz bölümleri eğer beğendiyseniz beğen butonuna basın lütfen. İmla hatalarını cümleleri işaretleyerek yorum bölüme yazın. Bende düzelteyim. Şimdiden teşekkür.
----------------------------------------------------------------------------------------------
Kendime geliyorum. Ne ara kuşa bindim ve bilmediğim bir yöne doğru uçmaya başladık, bilmiyorum. Kuşun boynunda ben benim arkamda Aelath oturuyor. Uçma hissi hüzünlerle dolu bir duyguymuş. Ne ara hiç görmediğim yerlere giderken ki duyduğum heyecan kayboldu. Bulutlar ile aynı seviyede uçuyoruz. Merak ettiğim o bulutlar sanki oradaymış yada değilmiş hiç bir önemi yok benim için.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Hala uçuyoruz. Artık uyumam gerekiyor vücudum bunu kaldırmayacak gibi. Neden uyumuyorum diye sorduğum da kendime. Bir cevap yok belki kendime acı çektirerek suçluluk duygumu azaltmaya çalışıyorum kim bilir... Bir süre sonra bilincimin artık karardığını fark ediyorum.
----------------------------------------------------------------------------------------------
Aelath bakış açısından:
Zavallı çocuk, gözlerinin önünde ailesini vahşice katlettiler. Dostum can yoldaşım Lycidas sana yardım edemediğim için beni affet. Oğlunu bir oğul gibi sevip kabul edeceğim. Senin Anını kanını canım pahasına koruyacağım.
10 gündür uyumuyordu bayıldı sonunda. Ah! Çocuğum keşke seni ailen öldürülmeden önce götürebilseydim. Ama Flirt geç geldi. Gerçi onu da nasıl suçlayabilirim ki gökyüzünde Walril'in ejderhası uçuyormuş. Hayliyle oda gelemedi yanımıza.
Şimdi ne yapmam lazım düşünmeyim. En iyisi eve gidip banyo yapıp, bir papatya çayı içerken sağlıklı bir şekilde düşüneyim. Tahmini 5 saatlik süreden sonra evde olmuş oluruz.
----------------------------------------------------------------------------------------------
Malikaneye varmak üzereyiz. "Mite,Elen, Lura hemen bahçeye gelin! " diye telepati yapmamı sağlayan büyü ile onlara seslendim.
"Emredersiniz efendim" dediler.
Flirt'e "bizi sarsmadan indir yere" dedim. Flirt dikkatli bir şekilde yere indi. Bende dikkatli bir şekilde hanı kucağıma aldım ve Flirt'in üstünden indim. Han'ı uyandırmamak en iyisi. Çünkü şuan ona en iyi gelecek şey uyku."Lura yanıma gel" dedim. Lura koşarak yanıma geldi. Lura'ya Hanı teslim ederek, "Onunla güzelce ilgilenin, yaraları var mı kontrol edin ve ona 2. büyük yatak odasını hazırlayın. Uyusun dinlensin. Dinlenmeye çok ihtiyacı var. Bundan sonra o bizimle yaşayacak. Kendisi benim oğlum gibidir. Ona yapılan hata bana yapılmış gibidir. Dikkatli olun sonuçları ağır olur." dedim. Kafalarını sessizce salladılar ve Mite ve Elen koşar adımlar ile önden gidiyordu. Lura ise yavaş ve dikkatlice Han'ı sarsmamaya çalışarak arkadan geliyordu.Sonra Flirt'e döndüm.
"Aferin benim koca oğlana, yorulmuşsundur. 10 gündür uçuyorsun dinlenmeyi hak ettin. Git ve dinlen" dedim. Uçarak gitti. Bir süre çağırmasam iyi olur.
Bende derin bir nefes aldıktan sonra yavaş adımlar ile malikaneye girdim. Sanki Koca hol üstüme üstüme geliyordu. Hızlıca odama geçtim. Banyo yapmam lazım sonra da bir papatya çayı içsem iyi olacak.
Banyodan sonra salona geçtim. Şöminenin karşısında oturuyorum. Sanki odunlar değil, benim ciğerim, vicdanım, bugüne kadar beni ben yapan tüm duygular yanıyordu. Daha fazla seyredemiyorum. Kalkıp pencereye doğru yürüyorum. Bugün hava da ayrı bir kötü kapalı sanki... En iyisi çalışma odasına gitmek.
"MİTE! Çayım nerede kaldı? Çayımı çalışma odama getir." diye bağırdım ve çalışma odama doğru yürümeye başladım.
-----------------------------------------------------------------------------------------
Odaya geldiğimde direk çalışma masamın yanında ki duvarda olan tablo gözüme çarpıyor. Ne kadar zaman oldu, Şimdi o günlerden, geri ne kaldı, uğruna canlarımızı vereceğimiz dostlardık biz. Bazen hayat gerçekten istediğin gibi gitmiyor. Bunları düşünürken tabloyu oluşturduğumuz zaman geldi aklıma.
"Lycidas, Aelath, Ruvaen,Lerudal, Utioxhar olduğunuz yerde kalın. Ve elimde ki fotoxa bakın. [Bekru]
"Bekru gene neyin peşindesin gel ve ganimetleri toplamamız da bize yardımcı ol!" [Ruvaen]
"Gerçekten bekru gel hadi. Hem o elinde ki şey de ne?" [Aelath]
"Bu mu? Bunu Ecoqam'dan çaldım. Buna fotox diyorlar. hahahaah" [Bekru]
"Ecoqam'dan mı? O lanet yerden bitme piurkulardan nasıl çaldın? Ecoqam'a nasıl girdin ve daha önemlisi nasıl çıktın? Şehir değil sanki demirden bir kafes orası." [Aelath]
"Hahahaah! Bizim Bekru'dan da daha azını beklemezdim."[Lycidas]
"Neyse konuşmayın da yan yana durun hadi. Utioxhar az sola git. Gözükmüyorsun. 3, 2, 1" [Bekru]
"O lanet ışık patlaması da neydi? Etrafı net göremiyorum hala. Bekru sen ve şu ilginç işlerin yok mu"[Lerudal]
"Sakin olun bana şimdi bir kağıt lazım ve Aelath sende var, biliyorum. Bana temiz bir tane parşomen kağıdı verir misin?"[Bekru]
"Al! Al! , yeter ki beni rahat bırak"[Aelath]
"Sağol, bakın şimdi cihazın içindeki kristali çıkarıp kağıdın üstüne koyuyorum ve sonra DAĞIL diyorum. Sonra kristal parlayıp kağıdın üstünde ışıldadıktan sonra. Bakın az önce ki haliniz kağıtta resim olarak oluştu."[Bekru]
"Gerçekten ilginç bir büyü. Ecoqam büyü konusunda ki ilginçliklerini duymuştum ama görmek başka oluyormuş."[Aelath]
"Bekru, resimde sen yoksun ama olsan iyi olurmuş."[Lerudal]
"Geenois'e gittiğimiz de bir ressama götürüp 6 tane tablo yaptıracağım. O zaman beni de ekletirim. Hatta Lycidas neydi kızın adı? Senin sapığının olan var ya? Ilmaelda mıydı? İstersen onu da ekletebilirim. Hahahaha" [Bekru]
"hahahaha" [Bekru,Aelath, Ruvaen,Lerudal, Utioxhar]
"Benim sapığım filan değil o!" [Lycidas]
"Tabi canım ne sapığı :D Kız izimizi süre süre her yerde karşımıza çıkıyor."[Utioxhar]
"Evet o konu gerçekten çok ilginç. Tam izimizi kaybettiriyoruz. Bir anda yanımda bitiyor. Sanki biri yerimizi söylüyor gibi..."[Lycidas]
"Hı! Yok canım nereden çıkardım. Kim ben mi, öle şeyler asla yapmam hele de iki tane soylu ve güzel kızlar ile tanışmak için asla... :/ " [Bekru]
-----------------------------------------------------------------------------------------
Mite koşar adımlar ile "getirdim buyurun efendim" dedi. Sesiyle irkildim ve kendime geldim. "Koy masaya ve çık dışarı!". Çayı koyduktan sonra dışarı çıktı. Çay içsem iyi olacak diyerek yudumlamaya başladım. Çay değil sanki lav içiyorum ama kendimi toparlamam gerek artık Lycidas'a karşı sorumluluğum var. Huzur içinde yat, Kan kardeşim Lycidas. Seni gerçekten özleyeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Han (1. Kitap)
FantasyBuraya kitabın okunması için çekici laflar, metinler veya şiirler yazabilirim... Fakat benim tarzım değil. Dahası kitapları böyle değerlendirmek hoş değil. Bu bölümde kitap hakkında biraz bilgi vermek yeterli bence. Konusu: Han adlı karakterin f...