7 gündür odada mahsur gibi hissediyorum. Annem beni dışarı çıkarmak istemiyor. Kendisi çok korumacı biri ileride de sorunlar yaşayacağımız kesin. Ama artık çıkarması gerekecek çünkü izni bitti. Onun da çalışma zamanı başlıyor. Kapı tıklatıldı ve bir süre sonra içeri Shel girdi.
"Hadi artık Han'ı bana ver sen Averd ile beraber dereye çamaşır yıkamaya git" dedi. Shel iyi bir kadın bana bakmayı da seviyor. Başından geçen onca kötü olaylardan sonra bile hayattan kopmamış güçlü bir nine.
Annem beni Shel'e bırakıp, Averd ile çamaşır yıkamaya dereye gittiler. Shel ile birlikte de sonunda odadan çıkıyoruz. Güzel bir çiftlik evi. Tabi ne nerede çok iyi biliyorum. Malum zihin okuma özelliğine sahip biriyim. Shel beni dışarı çiftliğe çıkarıyor. Kadın resmen sesimi duydu. Dışarısı yemyeşil ve güzel özgürlük hissi veriyor bana.
"Trevan bak kimi getirdim sana" diye sesleniyor Shel
"Oo! Han bey, hoş geldiniz evden çıkmanız iyi olmuş." dedi Trevan. Vallahi içimde ki sese tercüman oldun. Sana dede diye seslenesim geldi. Beni kucağına aldı iki sevdi. Tabi ki ben gene o efsane aptal sırıtışımı yaptım.
Bir şey hissetmeye başladım hafif üşüme hissi ile beraber. Vücuduma bir şey çarpıyor ama göremiyorum!? bir panik olmadım değil.
Panik olduğumu gören Shel "Han'ı ver de eve götüreyim burası esiyor" dedi. Doğal olarak sinirlendim. Beni gene eve götürüyorlar daha yeni çıktım ya. Tabi fark ettirmemek için hala o aptal sırıtış var suratım da.
Tabi rüzgar kavramını ilk kez hissediyorum. Sonradan alıştım tabi ama artık çok geç olduğu anladım. Shel beni aldı. Her zamankinden biraz daha fazla sarılarak beni eve götürmeye başladı.
Evin kapısı açıktı. Zihnim ile kapıyı kapatıp kilit bölümünde ki demir bilyeleri hareket ettirerek kapıyı kitledim. Artık içeri giremeyiz. Shel kapının kapanmaya başladığını fark edince koşmaya başladı ama artık çok geçti :). Kapıyı açmayı denedi ama açamadı. Yapacak bir şey yok Shel'cim dışarıda kaldık.
"Trevan buraya gelir misin kapıyı açamıyorum" diye seslendi.
Trevan geldi kapıyı yokladı ve kapı kilitli dedi. Shel şaşırmıştı. Kapı nasıl kilitli olabilirdi ki?! Kafayı bu ve benzeri sorularla yorar iken aklına bir şey geldi
"Pol'u çağıralım da çatıda ki pencereden girsin ve bize kapıyı açsın" dedi. Bir hüzünlenmedim değil ama bir daha ki planlarım için güzel bir tecrübe olacak.
"Pol vadide hayvanları otlatıyor. Gelmesi akşamı bulur" dedi Trevan ve samanları toparlamaya geri gitti. Bak süper bir haber daha akşam nasıl bir şey kendi gözlerimle görmedim henüz.
Shel bahçede ki koltuğa oturdu. Beklemeye başladık. Tabi ben tamamen etrafı izliyorum. Zaman ilerledi ve hava kararmaya başladı. Ben gözümü gökyüzünden ayırmıyordum. Yıldızları görmek istiyorum. Averd ne zaman üzülse yıldızlara bakıp rahatlıyormuş. Haliyle bu bende merak duygusu uyandırdı. Ve sonunda gözükmeye başladı. Yıldızlar bende sadece hayal kırıklığı yarattı. Çünkü hiç bir his uyandırmadı.
Annem ve Averd'in çiftliğe doğru geldiklerini gördüm. Beni ikindi vakti dışarı da görünce biraz hızlı adımlar ile gelmeye başladı. Averd ilk defa karşılaştığım bir ifade ile anneme baktı. Bende ne olduğu merak ettiğim için zihnine girdim. Normalde artık zihinlerine girmiyorum. Çünkü öğreneceğim bir şey kalmadı. Meğerse akşama kadar çamaşır yıkamışlar ve yorulmuş. Annem hızlı bir şekilde yürümeye başlayınca ona sinirlenmiş.
Annem geldi tam bir şey söyleyecekti ki Shel konuştu. "Dışarıda mahsur kaldık!" dedi. Dışarıda mahsur derken bence evde mahsuruz da neyse...
"Pol nerede hemen çatıda ki pencereden içeri girsin" dedi annem.
"Pol vadideymiş. O da birazdan gelir bekleyelim" dedi Shel
Annem biraz düşündü. Sonra "ben yaparım" dedi ve evin arkasına geçti. Biraz sonra kapı açıldı. Annem vardı karşımızda. Ne yetenekli bir kadın şu annem. Beni hep şaşırtıyor. Bu kadar kısa sürede çatıya çık, pencereden gir, aşağı in ve kapıyı aç. Tebrik ediyorum.
Beni hemen kucağına aldı ve odamıza geçtik. Bir süre sonra babam içeri girdi. Annem babama bir şey söyleyecek ama çekiniyor gibi bir ifadesi var. Hayır içim dışıma çıktı babam geldi geleli hızlı hızlı sallıyor! En sonunda konuşmaya başladı.
"Pol" dedi annem.
"Efendim karıcım" dedi babam.
"Sana bir şey söyleyeceğim ama kızma yok" dedi annem.
Böyle deyince bende de bir merak oluştu. Babam hafif bir gerildi."evet dinliyorum" dedi.
"Bugün ben ..." dedi annem. Sonra sustu. Gerisi nerede anne?
"Hadi İlmaelda söyle" dedim babam. Belli ki gerilmiş durumda çünkü yine annemin gizli adını söyledi. Hala anlamış değilim niye sakladığını ama konuşmaya başlayınca sormaya niyetliyim.
"Ben dereden geldiğimde dışarıda mahsur kalmış olan Han ile Shel gördüm. Senin de gelmen uzun sürer diye evin arkasında büyü yaparak eve girdim ve kapıyı açtım" dedi annem. Tabi bende ki o aptal sırıtma ifadesi tamamen şaşkınlık ifadesine dönüşmüş durumdaydı. Büyü derken sevgili anneciğim?!
"Ya biri görseydi" dedi sakin bir ses tonuyla babam. Aslında gözleri kahverengi olan adamın gözleri simdi açık gri olmuştu. Ben şok üstüne şok yaşamaktaydım. Tek şok yaşayan bendim bu arada!
"Sakin ol" dedi annem.
"Ben sakinim" dedim babam.
"Gözlerinden belli oluyor (hmph)" diye sitem etti annem. Bunu duyunca babam sakinleşti göz rengi geri normale döndü. Pür dikkat sohbetlerine odaklandım. Tam o esnada babamla göz göze geldik, suratımda ki yine o ifadeyi gördü. Hemen sırıttım ama yemedi. Hep de babama yakalanıyorum.
"Çocuğum! anne baba kavgası dinlenmez çok ayıptır" dedi. Çocuğumu vurgulu söyledi. Adam fark etti galiba aklı baliğ olduğumu.
"Harika bana sinirlen hırsını Han'dan çıkar ne kadar güzel" dedi annem. İşte fırsat, ağlarsam durumu kurtarabilirim gibime geliyor ve ağlamaya başladım. Annem ağladığımı görence babama attığı bakış benim zafer kazandığımın göstergesi idi. :)
Annem beni tahtadan olan eski püskü Shel'in oğlundan kalma beşiğe koydu ve hiç babamla konuşmadan uyudu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Han (1. Kitap)
FantasyBuraya kitabın okunması için çekici laflar, metinler veya şiirler yazabilirim... Fakat benim tarzım değil. Dahası kitapları böyle değerlendirmek hoş değil. Bu bölümde kitap hakkında biraz bilgi vermek yeterli bence. Konusu: Han adlı karakterin f...