Bölüm 39

5K 579 72
                                    


Listelere baktıklarında Rina ve Han geçmişlerdi. Han'nın isminin yanında 10 Rina'nın yanında 1 rakamları vardı. Bunlar kullandıkları büyülerin seviyeleriydi. Han'nın kullandığı büyüden yüksek 10 kişi vardı. 9 yaşında olan biri için ilk 7. seviye sınırı geçmek çok zordu ve 30 kişi bunu geçmişti.

"Şekerleri beğendiniz mi" dedi Han.

"Evet" dediler.

"Senin şeker seveceğini düşünmemiştim Rhene" dedi Han. Rhene saniyeler içinde hiç cevap vermeden Han'nın gölgesine girdi.

"Efendim, uçan restorana gidelim mi? Orası çok güzel bir yer" dedi Lura.

"Olmaz eve gitmem lazım Aelath'ın gözü üzerimde. Bir de karşılaştınız mı hiç dedi "Han.

"Evet sarayda karşılaştık. Ama beni tanımadı saçlarımın renginin değişmesinden olsa gerek bende kendimi tanıtmadım" dedi Lura.

"İyi yapmışsın. Zaten Rhene'yi tanıyamaz ya gölgelerde yada maskeli geziniyor." dedi Han.

------------------------------------------------

Han eve geldiğinde Aelath salonda Han'ı bekliyordu ve Hanı görür görmez pis pis sırıtarak sağ gözünü kırparak "Kız kim?" dedi.

"Hangi kız?" dedi Han.

"Kaç tane var ki" dedi Aelath şaşkın bir surat ile.

"Hiç yok ki" dedi Han.

"Yalan söyleme kızın sana nasıl sarıldığını gördüm. Bide elf melezi siz kurtlar gerçekten şanslı oluyorsunuz "dedi kahkaha atarak.

Han Aelath'ın tepkilerine anlam vermeye çalışarak "Arkadaşım kütüphanede tanışmıştık" dedi.

"Arkadaşın olduğunu bilmiyordum. Sevindim. Bir gün yemeğe çağır da bende tanışayım." dedi Aelath.

"Olur çağırırım. Yorgunum odama geçip dinleneceğim malum yarın diğer test var. Birde niye söylemedin?" dedi Han.

"Neyi söylemedim" dedi Aelath. Bunun üstüne Han gözleriyle hala uzatacak mısın bakışları atmasından sonra "Söylesem belki bir ipucu istersin hile yapma diyerek söylemedi." dedi Aelath.

"Beni yanlış tanıma... Çakmada olsa Babamsın..." dedi Han ve odasına gitti.

Han'ın bu sözler Aelath'da hem üzüntü hem sevinç gibi bir karma duygu yaşatmış oldu. Bir süre sonra odasına giderek Lycidas ve grubun olduğu tabloya bakarak sabaha kadar içti.

-----------------------------------------------------

Testi geçenler dünkü gibi akademinin kapısında bekliyorlardı. Kalabalığa bakacak olursak elenen pek yoktu. Kısa süre sonra Akademinin kapısı açıldı ve testi geçenler içeri alındı. İçeri girdiklerinde yerde numaralar vardı. Herkes içeri girdikten sonra dünkü tiz ses " Herkes kendi numarasına basacak şekilde sıralansın." dedi.

Herkes sıralandıktan sonra "Bugünkü testimiz ruh gücünüz ve kapasiteniz. Herkes en az 2. seviye olmak şartıyla en yatkın olduğu büyü yapsın ve onu tutmaya çalışın amacımız en uzun ve büyünün kalitesi düşmeden tutabilmek. İşaret sesi ile başlayın" dedi.

İşaret sesiyle birlikte herkes yankın olduğu en fazla süre tutabileceği büyüyü yapmaya ve tutmaya başladı. Han önce Rina'nın yapması için ona motive etmek ve bir kaç taktik vermek amaçlı konuşuyordu. Görevli Han'ın yanına gelerek başlayın lütfen dediğinde Han farkında olmadan 13. seviye bir ateş topu yaptı. Sıcaklığı 700 C olduğundan Rina ve diğer yanındaki çocuk etkilendiği için topu daha da havalandırdı. Herkes Han'a bakıyordu aynı zamanda dikkatlerini dağıtmamak için iç savaş veriyorlardı. Bazılar uğultu şeklinde "Bu da kim böyle kendini ne sanıyor kaç dakika tutabilir ki o ateş topunu bide daha da hava kaldırdı."diyorlardı.

5 dakika sonra başvuranların dörde biri bozmuştu. 7 dakika dolunca tiz ses tekrar duyuldu. "7 dakika tutabilenlerin hepsi bu testi geçmiştir. Şimdiki süre sizin sınıfınızı belirlemede göz önüne alınacaktır." dedi. Rina 10. dakikadan sonra bembeyaz olan suratla beraber büyüsü bozuldu. Herkes göz ucuyla Han'a bakıyordu. Han yaptığı büyüyü sanki yapmamış gibi takmayarak kafasında Abum'a vereceği talimatları düşünüyordu. Etraftakiler merakla Han'nın ne zaman bırakacağına bakıyordu. Çünkü Han en yüksek seviyede büyü yapandı. 15 dakika sonra hala bırakmaması insanları şaşırtmıştı. 20 dakikayı geçtiğinde terlememiş olması bile büyük bir uğultu ve kıskançlık rüzgarının esmesine sebep olmuştu. Bu düşüncelerden biran boşluk bulduğunda etrafına baktığında sadece 7 kişi kaldıklarını gördü. Altısı da sanki ezeli bir düşmanmış gibi Han'a bakıyordu.

Han görevliye dönerek "Yeterli mi bu kadar sıkıldım." dediğinde afallamış olan görevli sadece başını salladı. Bunun üstüne Han büyüsünü bozarak sakin bir şekilde alandan ayrıldı.

Han çıktığını göre Rina koşarak Han'nın yanına geldi. "Han sen gerçekten çok güçlüsün" dedi.

"Yok ya içeride benden güçlü 6 kişi var" diyerek kendince mütevazi olmaya çalışıyordu. İstese daha fazla büyüsünü tutabilirdi. Yeterince dikkat çektiği için ayrılmayı tercih etmişti.

--------------------------------

"Aelath oğlun gerçekten seni son derece mükemmel bir şekilde temsil ediyor" dedi Kral. Büyü akademisi ana binasının camından testin yapıldığı alana bakarak.

"Evet Kralım. Bana çekmiş. hahaha" dedi Aelath. Bu durum bazı kimseleri memnun etmeyebilir dikkatli ol" dedi Kral.

Aelath'ın gözlerinde hiç renk yoktu. Sesi soğuk ve duygusuzdu. "Han'ın kılına zarar gelse hepsini öldürürüm." dedi.

Kral gerek konuyu dağıtmak gerek Han'ın testi bırakmasından dolayı "Seninkinin limiti bu kadar anlaşılan" dedi Kral.

Aelath'da pencereye yaklaşarak "Zannetmiyorum. Sıkılmıştır. Yada kız arkadaşını fazla bekletmek istememiştir." diyerek bir kez daha kahkaha attı.

"Kız arkadaşı mı var hemde bu yaşta... Gerçekten sorumluluk sahibi bir babasın..." dedi Kral.

Kahkahalarını tutamayarak "Evet var yani en azından bizimkinin haberi yok." dedi.

Kral şaşırarak "Aelath ne demek istedin bilmiyorum ama sabahlara kadar içmeyi sana yasaklıyorum."dedi.

-----------------------------------------------------------

"Beni Gümüş kartallara götürün hemen" dedi Prenses Liana.

"Emredersiniz prenses" dedi asker.

"Acilen Tanrıça Lura ablayı görmem gerekiyor. Çok sinirliyim çok."dedi prenses.

Prenses bir hızla Gümüş kartallar birliğinin binasına girdi. Sağa ve sola bakındıktan sonra barda Lura ve Ayliun'nin oturduğunu gördü. Koşarak Lura'ya sarıldı. "Seni çok özledim Lura abla" dedi.

Lura artık Prenses Liana'nın tavırlarından bir kaç çıkarım yapabiliyordu. Prensesin kafasını okşayarak "Ne oldu anlat bakalım" dedi.

"(hmph)Babam Kraliyet yemeği davetinde istediğim elbiseyi giymeme izin vermiyor." dedi Prenses Liana.

Barda oturan herkes problemi duyduğunda nasıl bir tepki vereceklerini bilmedikleri için zombi gibi bakmakta oldukları yere bakmaya devam ettiler.

Karan biran boş bulunarak "gerçekten büyük problem. Tanrılar kralı affetsin" diyerek kahkaha atmaya başladı. Bunun üstüne bardaki herkes kahkaha atmaya başladı.

Lura dev baltasının sapını orta şiddetle yere vurmasıyla çıkan ses ile hepsinin gülme sesi kesilmiş oldu.

"(hmph) Siz ne anlarsınız" dedi ve Lura'yı elinden çekerek zorla birlik binasından dışarı çıkardı.

"Hadi birlikte alış-veriş yapalım. Senle olduğumda babam izin veriyor" dedi Prenses Liana.

--------------------------------------------------------------

Arkadaşlar yazdım ama kontrol edemedim. Kafam kazan gibi oldu malum 5 bölüm yayınladım. Bu rekoru kırmak gibi bir niyetimde yok... Hatalar kesinlikle vardır. Yazın sabaha düzeltmiş olurum ben yatar...

iyi okumalar...

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin