Bölüm 69

5.3K 547 54
                                    

Hatırlatma:

Spitou: Gümüş Kartalların binasını kontrol eden hatta direk kendisi olan taş golem.

----------------------------------------------

Mesaris, ortadaki kişinin kim ve yüzünün neye benzediğini görmek için meraklansada bu sefer hissettiği ölüm korkusu, merak duygusunu yendi ve koşarak oradan uzaklaşmak için arkasını döndü. Önce ses çıkarmamak için hafif adımlarla geldiği çalıları geçti ardından tüm gücüyle koşmaya başladı. Nereye gittiğini bilmiyordu zaten önemlide değildi. Tek amacı o garip canlının bulunduğu yerden biran önce uzaklaşmasıydı. Tüm gücüyle koşarken düşündüğü şey "O şeyde neydi? Acaba beni fark etti mi?". On dakika aralıksız koştuktan sonra artık vücudu sınırına geldiği ve "Peşimden gelen birini hissetmedim" diye düşünerek durmaya karar verdi. Bir ağaca yaslanarak derin derin nefes alarak nefes alış-verişini tekrardan normale getirmeye çalışıyordu. Üç dakika dinlendikten sonra neredeyim diye düşünmeye başladı. Etrafında iri ve uzun bir ağaç aramaya başladı. Otuz metre ilerisinde iri ve uzun bir ağaç gördü ve yanına gitti. Ağaca tüm gücüyle tırmandıktan sonra şehrin tam aksi yönüne yani dağın batısına doğru koşmuş olduğunu fark etti. Dağın etrafını dolaşarak şehre gitmeye karar verdi. Bu sayede az önce gördüğü o şeyle karşılaşmamış olacaktı. Tam ağaçtan indiğinde karşısında iki tane deriden kıyafet giymiş iki kişi gördü. Birinin elinde kılıç diğerinde ok atmaya hazır yay vardı.

"Kimsin sen?" dedi adamlardan biri.

Mesaris korku içinde "B... Ben... Benim adım Mesaris" dedi ve ürkek bir ses tonuyla "Siz kimsiniz?" dedi.

Adamlar cevap vermeyerek, Mesaris'i ürkütmemek için yavaş adımlarla ona yaklaşmaya başladı. Mesaris durumu fark edip kaçmak için arkasını döndüğünde gözlerinin tam önünde ona doğru gelen odun parçasını gördü.

----------------------------------------------------------------

Lura ve Batagar Gümüş Kartal birliğine vardıklarında Lura Batagar'a dönerek "Usta onu Şifacı Miffess'e götürelim mi?" dedi.

Batagar, Oja'yı bayıltanın abisi olduğundan dolayı biraz mahcup olduğundan Lura'nın isteğini kabul etti ve uçan kayaya doğru gitmeye başladılar.

Uçan kayanın üstüne çıktıklarında Batagar kalın sesiyle "Spitou! Bizi şifa odasına götür." dedi.

Miffess, bir insandı ve vücudu iri bir kadındı. Koyu kahverengi saçları ve yemyeşil gözleri ona kadınsı hava katsada kaslı kolları ve çoğu erkeği bilek güreşinde yenmesi onu kadınsılıktan biraz uzaklaştırıyordu.

Batagar, suratında en ufak mimik hareketi yapmamak için özen göstererek "Miffess, Oja yoğun ve güçlü ruh gücüne maruz kaldı ve bayıldı. İlgilenir misin?" dedi.

Miffess, koşarak Batagar'ın kollarından Oja'yı aldı ve beyaz örtülü sedyeye koydu. Lura, Miffess'in koşması ve Oja'yı hemen sedyeye yatırmasıyla onun Oja'yla güzelce ilgileneceği düşündü. Fakat Miffess anında Batagar'a geri dönerek "Şu güçlü kollarda böyle kürdanların taşınması, onlara hakarettir." dedi ve Batagar'ın kollarını tutup bir kaç saniye sıkarak bıraktı. Batagar'ın kollarında sıkmanın etkisiyle hafif ten renginden soluk Miffess'in parmaklarının şekli oluştu. Bu beyazlıklar bir kaç dakikaya düzelecek olmasa Lura, büyük şaşkınlık içindeydi. İçinden "Miffess gerçektende dedikleri kadar güçlüymüş" diye geçirdi.

Batagar, çok dikkatli davranıyordu. En ufak mimik hareketlerden kaçınmaya çalışıyordu. Çünkü en son buraya getirdiği kadını, Miffess kıskançlık duygusuna kapılarak boğmaya çalışmıştı.

"Meffess, Oja'yı iyileştirir misin?" dedi Batagar.

Meffess asık bir suratla Oja'ya döndü ve umarsız bir ses tonuyla "Sadece bayılmış. Birazdan ayılır. Ayılmaz ise bakarım" dedi.

Lura biraz sinirlensede belli etmeyerek "Meffess, lütfen kontrol eder misin? O benim çok değerli bir arkadaşım." dedi.

Meffess ellerini birbirine bağlayarak, İri göğüslerini Lura'ya meydan okurmuş ve nispet yaparmış gibi destekleyerek "Sende kimsin" dedi.

Lura, sakin kalmaya çalışmak için derin nefes alıp vererek "Ben Lura." dedi.

Meffess'in suratı iyice asılarak "Sen... Yoksa sen Batagar'ımın öğrencisi misin?" dedi.

Lura, -ımın ekine şaşırmıştı. Ustasıyla bir ilişkisi olduğunu düşünerek kendini gülmeye zorladı ve "Evet oyum" dedi.

Meffess tehditkar bir dille "Seni öldürmeyeceğime Melgrog'a söz verdim. O yüzden pek gözümün önünde olmasan iyi olur" dedi.

Lura, büyük bir şaşkınlıkla Meffess'e bakakaldı. Ne diyeceğini bilmiyordu.

Batagar duruma müdahale ederek "Meffess, şakası bile hoş değil" dedi.

Meffess şaka olarak söylememiş olsa da Batagar ile ters düşmemek için sustu.

Bu esnada Oja başını tutarak ve birazda inleyerek uyandı. Lura hemen Oja'nın yanına geldi ve "Oja, iyi misin?" dedi.

Oja, büyük bir baş ağrısının vermiş olduğu acıyla sesi titreyerek "Neredeyim ben" dedi.

Lura, Oja'nın iyi olmasını sevinerek "birlik binasındasın." dedi.

Oja, hafif şaşkın şekilde "Birlik binası mı? Bana ne oldu? En son o adam bize doğru yaklaşıyordu" dedi.

Lura, Oja'ya sarılarak "Bir şey olmadı. Yoğun şekilde güçlü bir ruh gücüne maruz kaldık ve sen dayanamayarak bayıldın." dedi.

Oja hala tam ayılmış değildi. Fakat birden aklına bir şey gelerek heyecan ile yerinden fırladı. "Gitmeliyiz... Lura gitmemiz gerek" dedi.

Lura şaşkın şaşkın Oja'ya bakarak "Sakin ol nereye gitmemiz gerekiyor?" dedi.

Oja, Batagar ile kısa süreliğine göz göze geldi ve "Şey... Gitmemiz gerek. Şeye..." dedi ve biraz düşündükten sonra aklına gelen en mantıklı ismi söyledi "Abum... Abum bizi bekliyor" dedi.

Batagar, şaşkın şaşkın bakarak "Köle Sever Abum mu?" dedi.

Oja, sedyeden inerek Lura'yı yaka paça götürmeye başladı.

-------------------------------------------------------------------

Bölüm kısa oldu. 800 kelime lakin bölüm atmaz isem salıya kadar atamayacaktım. O yüzden atayım dedim. Kusura bakmayın bölümler bayağı geç geliyor. Sınav haftası, diş çekimi derken bayağı zorlandım.

Facebook sayfasına katılmayı unutmayın...

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin