Lura, Rhene ve Ahit Oja'nın bir anda kontrolsüzce büyü gücünün açığa çıkmasından gözlerinin tıpkı vahşi bir gorgon gibi bakmasından dolayı büyük bir endişe içindelerdi. Oja o kadar sinirliydi ki kuyruğundaki çıngırağın sesi odadaki camları aynaları çatlatmaya yetmişti. Lura, Oja'nın bu durumundan dolayı büyük bir endişe hissediyordu. Bir ölü çağıranın sinirlendiğinde ne kadar korkunç olduğunu şuan gözleriyle görüyordu. Hocası onu uyarmıştı lakin o arkadaşı Oja'ya çok güvendiği için hocasının dediklerine kulak asmamıştı. Ama şuan gördükleri karşısında hocasının ne demek istediğini çok iyi anlamıştı. Lura kendini topladı ve Oja'ya dokundu. Oja karşısındaki duvara odaklanmış yılan dilinde bir şeyler sayıyordu. Oja kendine gelmeyince Lura, Oja'nın kulağına yaklaştı ve bağırdı "OJAAA KENDİNE GEL!". Oja büyük bir çığlıkla kendine geldi. Ahit şaşkın ve korkak bir şekilde "Oja, iyi misin?" dedi.
Oja kendinde konuşacak güç bulamayınca sadece kafasını salladı. Sonra aklına efendisi ve Adela denen kız gelince hızlı bir şekilde evden çıkmaya çalıştı. Lura Rhene ve Ahit'de ne olduğunu anlamadıkları için Oja'yı takip etmeye başladılar. Yol boyu Oja'ya nereye gittiklerini sorsalar da Oja sadece yola odaklanmış biran önce varmaya çalışıyordu. Bir süre sonra gittikleri yerin efendileri Han'ın büyü akademisindeki evi olduğunu öğrenince yoksa efendi Han'a mı bir şey oldu düşüncesinden dolayı içlerinde büyük bir endişe büyümeye başladı.
Villaya vardıklarında kapıyı 4 defa çalmalarına karşın Panu'nun kapıyı açmaması endişelerini iyice büyüttü ve Lura daha fazla dayanamayarak yüzüğünden çekicini çağırarak kapıyı büyük bir gürültü ile parçaladı. Kızlar büyük bir hızla efendilerinin odasına çıktılar. Odaya vardıklarından Panu'nun gözleri sinirden kan çanağına dönmüş efendileri Han ve yanında yatan Adela'yı izliyordu. Lura'nın kapıyı kırma sesi Han'ı uyandırmıştı. Han büyük bir gürültü ile uyandıktan sonra etrafta herhangi bir aksilik olmadığını görünce biraz rahatladı. Fakat yanında Adela'nın yattığını ve kızların onu öldürme arzusu ile dolup taştığını görünce "Ne oluyor burada?" diye sordu.
Oja sinirden gözleri dönmüş bir vaziyette "Bizde onu şu yanınızdaki yos... Kıza soruyoruz efendim." dedi.
Adela masum bir ifade takılarak "Ben size ne yaptım ki?" dedi.
Lura parmağı ile onu işaret ederek "Sen... Sen... Ne hakla efendimin yanında yatarsın" dedi.
Adela Han'ın koluna girerek "Arkadaşı olduğum için" diyerek dil çıkardı.
Adela'nın bu umarsız tavırları kızları bir hayli sinirlendirmişti. Lakin kızların ellerinden pek bir şey gelmiyordu.
Han kızların gözleri dönmüş şekilde Adela'ya bakışları değişmeyince sinirlenmeye başladı. "Kızlar gidin... Bir daha ben demeden yanıma gelmeyin" dedi.
Kızlar efendileri Han'ın böyle bir şey söylediğine inanamamışlardı. Ama Han'ın gözleri ne kadar sinirlendiğini ve onların hadlerini ne kadar aştığını gösteriyordu. Hiçbiri söyleyecek söz bulamayınca sessizce odadan çıktılar. Adela'nin suratında kızlar odadan çıkarken sinsi bir tebessüm oluşmuştu. Han'ın Adela'ye dönmesiyle beraber o gülüş kayboldu.
Han ciddi bir ses tonuyla "Kusura bakma..." dedi ardından Adela tam önemli değil diyecek iken Han lafa devam etti. "Lakin sen odamda hatta yatağımda ne arıyorsun" dedi.
Adela afallamış şekilde anlamsız sesler çıkarmaya başladı. "Şey... uykum geldi yatayım dedim" dedi.
Han suratında hiç bir ifade oluşturmadan "Evde bir çok yatak var bir daha ki sefere orada yatarsın" dedi ve yataktan kalkarak büyü antrenmanı için hazırlanmaya başladı.
------------------------------------------------------------------------
Köle Sever Abum, Wrapan krallığı prensi Eluric Eynwurd karşılamak için şehrin doğu kapısında yanında otuzdan fazla köle ile bekliyordu. Wrapan krallığı, Ataro kıtasının en güçlü 3. devleti ve en büyük yerleşkeye sahip ülkesiydi.Wrapan Krallığında tek bir dağ vardı ve başkent Wrapoz o dağın eteğine kuruluydu. Simgeleri ise ortasında W olan bir kartaldı.
Prensin heyeti sonunda krallığın doğu kapısından gözükmeye başlamıştı. Önde ikişerli altı kişilik bir ekip bayrak tutarak arkasında 6 tane atın çektiği son derece lüks bir at arabası onun arkasında ve yanında kırmızı ağır zırhlı yirmi koruma ile Geenois'e doğru geliyorlardı. Heyet yaklaştıkça korumaların biri beyaz bir zırh giydiği belli olmaya başladı. Abum, galiba prensin kişisel koruması meşhur Buell di.
Heyet şehrin kapısına geldiğinde at arabası Abum'un olduğu yerde durdu ve içersinden 20 yaşlarda son derece yakışıklı, kırmızı saçlı, yuvarlak gözlü ve kıyafetinin her halinden prens olduğu belli biri indi.
Pürüzsüz bir sesle Abum'a dönerek "Galiba siz her yerde adı geçen Köle Sever Abum olmalısınız." dedi.
Abum hafifçe başını eğerek "Sizde herkesin konuştuğu geleceğin büyük kralı Prens Eluric Eynwurd olmalısınız." dedi. Abum'un sözlerini prensin hoşuna gitmişti ve tebessüm ile "yaşadığın şehir fena değil. Lakin Wrapoz kadar ihtişamlı değil." dedi. Bunun üstüne Abum güler yüzle "Wrapoz'u ihtişamlı yapan eminim ki sizin kudretinizdir efendim." dedi. Prens Abum'un sözlerinden sonra kahkaha atarak şehrin içerisine doğru yürümeye başladı.
----------------------------------------------------
Asker soluk soluğa kalmış bir şekilde Kralın odasının kapısını çaldı ve "Kral'ım size bir haberim var"dedi.
Kral askerin sesinden dolayı biraz tedirgin olarak "Gel asker" dedi.
Asker içeri girdi ve " Efendim Wrapan krallığı prensi Eluric Eynwurd şuan şehre giriş yaptı." dedi.
Kral ayağa kalkarak niye karşılamaya gitmediniz diye bağırdı.
Asker korkarak "efendim Köle Sever Abum bizzat giderek prensi karşıladı. Şuan şehrin içinde yürüyerek geziyorlar" dedi.
Kral yumruğunu masaya vurarak "Madem Abum karşılayacaktı ben bakanlara, danışmanlara niye para ödüyorum. Bu hatayı görevini yapmayanlara ödeteceğim." dedi.
----------------------------------------------------------
Herkes Prens ile Abum'u izliyordu. Arkalarında 20 kişilik bir asker ve 30 tane köle kafilesi ile şehri gezenin üstelik bizzat Köle Sever Abum'un ilgilendiği kişiyi çok merak ediyorlardı. Herkes Kraliyet yemeği için gelen biri olduğu tahmin ediyordu. Lakin gelen kişinin kim olduğunu bilemiyorlardı.
Abum Prense dönerek "Efendim yol yorgunusunuz isterseniz sizi odanıza götürelim biraz masaj eşliğinde uyursunuz." dedi
Prens gülerek "Güzel teklif ama bana klasik teklifler ile gelme Abum" dedi.
Abum biraz afallamıştı. İçinden "gerçekten de dedikleri kadar zorlu biri" diye geçirdi ve Prense bakarak "Peki öyle ise sizi normalde bir prensin götürülmemesi gerek bir yere götüreceğim." dedi.
Prens heyecanlanarak "İşte Senden beklediğimde bu" diyerek güldü.
----------------------
Kontrol etmedim hatalar olabilir.
İyi Okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Han (1. Kitap)
FantasyBuraya kitabın okunması için çekici laflar, metinler veya şiirler yazabilirim... Fakat benim tarzım değil. Dahası kitapları böyle değerlendirmek hoş değil. Bu bölümde kitap hakkında biraz bilgi vermek yeterli bence. Konusu: Han adlı karakterin f...