Öncelikle uzun bir ara bölüm vermemden dolayı okuyucu kitlemin dörtte üçünü kaybetmişiz. Eskiden bölüm attığımda ilk üçte olurduk. Bölüm atmadığımda ise beş falan olurduk. Şimdi on beşi geçemiyoruz. Bu durum beni biraz üzmüş olsa da canımız sağ olsun :)
Zaten amacım profesyonel bir yazar olmak değil. Hayal dünyamı sizinle paylaşmak ve beraber eğlenmek :)
Neyse ilk defa telefondan yazıyorum. Nasıl bir şey ortaya çıkacak bilmiyorum. Umarım iyi olur...
------------------------------------------------
Arkadaşlar kimin köle kimin olmadığını yazmamı istediler. O yüzden hatırlatma amaçlı yazacağım.
Lura: Aelath kölesi ardından Han'ın kölesi sonradan azat edildi. (Melez)
Rhene: Han'ın kölesi sonradan azat edildi. (İnsan)
Oja: Han'ın kölesi (lamia)
Ahit: Han'ın kölesi (ay elfi)
Anit: Han'ın kölesi (ay elfi)
Panu: Han'ın kölesi (Köle anlaşması yapılmadı) (melez)
Juniper: Han'ın çalışanı (insan)
Fenelis: Han'ın kölesi (dryad)
Faye: Han'ın kölesi (orman elfi)
Elmon: Han'ın kölesi (orman elfi)
Bitki tesisindeki kölelerin %40 i Han'ın kölesi gerisi Abum'un kölesi.----------------------------------------------
Animo: Zihin (latince)
----------------------------------------------
Tüm salon sessizliğe gömülmüştü. Tüm soylular ağızları açık Krala bakıyorlar ardından Köle Sever Abum'a bakıp tekrar Krala bakıyorlardı. Şaşkınlıkları her hallerinden belliydi. Herkesin kafasından bir çok soru geziyordu. "Bu nasıl mümkün olabilir, kral soyluları nasıl hiçe sayabilir, neden Abum... Ondan önce listenin önünde bir çok kişi var..." Bir çok kişi bu duruma itiraz etmek istese de yapacakları tek şey Kralı ve Köle Sever Abum'u karşılarına almaktı ve artık bu en son isteyecekleri şeydi.
Abum, kendi ismini duyduğunda büyük bir şaşkınlık yaşadı. İlk göz göze geldiği kişi Han'dı ve Han ona kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. Abum kısa süreliğine "kim bilir, Efendi Han hakkımda ne düşünüyor..." diye geçirse de bu düşüncelerin yerini "kenar mahalleden nerelere geldin Abum... Sen azmin ve başarının gerçek hâlisin..." gibi kibir oldu düşünceler aldı.
Şimdi ki başbakan ve tek aday olan Lord Guinard H. Doiran kendisine doğru kibirli ve küçümseyen bakışlarla yürüyen Abum'u gördüğünde bir ağız dolusu tükürük yutmaktan başka yapacağı bir şey yoktu.---------------------------------------
Bir kaç saat önce:
Prens Eluric, elini Abum'un omzuna koyarak "sen ile iyi bir dost olacağız..." dedikten sonra salon kapısına doğru yürüyerek "Abum ben birazdan gelirim. Bir kaç şeyi halletmen gerek" dedi.
Prens Eluric büyük salondan çıktıktan sonra askerlerin birinin yanına giderek "ben Wrapan Krallığı Prensi Eluric Eynwurd. Kralınız ile önemli bir görüşme yapmak istediğimi söyle." Dedi.
Asker kısa süreli bir şoktan sonra "peki efendim" diyerek üst kata bulunan kralın odasına doğru merdivenleri çıkmaya başladı.Prens Eluric bir kaç dakika bekledikten sonra asker hızlıca inerek efendim kral sizi üst kattaki görüşme odasında bekliyor. Lütfen beni takip edin" dedi.
Bunu duyan Prens Eluric sinsi sırıtmasını saklamadan görüşme odasına gitmek için askeri takip etti.
[Kapı sesi]
Kral son kez odada bulanan aynada üstüne bakarak "efendim asker" dedi.Asker duyduğu heyecan karşısında sesinin detone olmasını dua ederek " Efendim Wrapan Krallığından Prens Eluric sizinle görüşmek istiyor" dedi.
Kral tok bir sesle "Prens Eluric lütfen buyurun" dedi.
Asker hemen kapıyı açarak Prens Eluric'in rahatça görüşme odasına girmesini sağladı ve ardından kapıyı kapatarak Kral ve Prensi yanlız bıraktı.
Kral, Prens'in elini sıkarak "sonunda görüşebildik Prens Eluric. Nasılsınız?" dedi.
Prens gülerek "teşekkür ederim. Siz nasılsınız?" dedi.
Kral göbeğini okşayarak "savaş günlerine nazaran şişko ve yaşlıyım" diyerek kahkaha attı.
Prens gözlerini kısarak "Aslan yaşlansa da aslandır. Çocukluğum sizin, babamın ve Büyük Magos Aelath'ın destansı savaş başarılarınızı dinlemekle geçti." Dedi.
Kral durgunlaşarak "Şavaşlar destansı anlatılabilir ama hüzün ve ölümden başka bir şeyin olmadığı zamanlardır." Dedi.
Prens tebessüm ederek "umarım biz öyle kötü günler görmeyiz." dedi ve ekledi "Sizden bir ricam var. Bildiğiniz gibi Köle Sever Abum benim için önemli biri. İç işlerinize karışmak istemiyorum lakin kendisi ile yapacağımız ticaretler için ve ileride ülke olarak dostluğumuzun pekişmesi için onu güzel bir mevkiye getirmenizi istiyorum." dedi.
Kral ciddi bir surat alarak "evlat sana bir öğüt. Başka ülkelerin iç işlerine karışma... Küçük ve tecrübesiz olduğun için bu teklifi etmemiş olduğunu varsayacağım." dedi
Prens sağ parmağındaki lacivert taşlı yüzüğüne dokunarak "Güzellikle yapsan olmaz dimi ? Hayır yani nedir bu otorite deliliği..." dedikten sonra Krallın yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu. Tam nöbetçiler diye bağıracak iken Prens " Büyük Animo üstadı Nurmat lütfen bana yardım eder misiniz?" dedi.
Prensin lacivert yüzüğü bir anda parlamaya başladı ve saniyeler içinde prensin yanında yaşlı çirkin ve bir o kadar korkutucu bir adam belirdi.
Büyük Animo üstadı Nurmat daha odaya gelir gelmez Kralı zihin kontrolü ile dondur. Kral sadece gözlerini hareket ettirebiliyordu. Büyük bir korkuyla Prens ve Nurmat'a bakıyordu.
Prens kahkaha atarak "Sizi tanıştırayım kendisi 72. seviye bir zihin büyücüsü nam-ı diyar Büyük Animo Nurmat. Gerçi siz bundan otuz sene önce tanışmıştınız dimi? Kendisi bunca zaman boyut yüzüğümdeydi" diyerek kahkahasına devam etti.
Kral soğuk soğuk terler döküyordu. Gafil avlanmıştı. Savaşta hatta normal bir günde olsa böyle gafil avlanmazdı ama bugün kraliyet yemeği vardı ve sırf giyeceği kıyafetin dekorunu bozuyor diye Kraliçe Jestina zorla koruma büyülü kolyesini takıştırmamıştı.
Prens Eluric, Krala yaklaşarak "Keşke kabul etseydin. Şimdi beni buna zorlamamış olurdun" dedi ve Büyük Animo Nurmat'a dönerek "Kralın zihnine girip Köle Sever Abum'u şey yapsın..." dedikten sonra Krala dönerek "Ne yapsan acaba danışman yapsan yeter mi..." diyerek düşünmeye başladı. Bir dakika bile geçmeden Prens "Buldum" diyerek kudurmuş gözlerle Krala bakarak "bence Abum'dan iyi bir başbakan olur." dedi ve kahkaha attı. Ardından Büyük Animo Nurmat'a dönerek "Bugün Başbakanlık seçimi var Abum'u başbakan yapsın." dedi.
Büyük Animo Nurmat büyülü sözler söyledikten sonra gözleri masmavi parlamaya ve Kralın zihnini tamamen ele geçirmeye başladı. Bir kaç dakika sonra Kral bayıldı. Nurmat'ın gözleri ise eski karanlık ve kasvetli haline geri döndü. "Prensim kendisi Büyük Magos Aelath'ı başbakan yapmayı düşünüyormuş" dedi. Nurmat, Büyük Magos Aelath derken çirkin olan yüzü iyice çirkinleşmişti. Geçmişte yaşadıkları sanki gözlerinin önüne gelmiş gibi nefretle dolmuştu. Ardından konuşmasına devam etti. Köle Sever Abum'u başbakanlık için aday gösterecek ve her zaman kendisi öyle istemiş gibi düşünecek. Ne zaman bugünü hatırlasa başı ağrıyacak ve bugünü düşünmekten vazgeçecek. Şuan baygın. Kendisi birazdan ayılacak ve sizinle sadece güzel bir sohbet ettiklerini ardından içinin geçip ufak bir şekerleme yaptığını düşünecek." dedi.
Prens Eluric gülerek " teşekkürler. Mükafat olarak sana bugün zihinleriyle oynayarak eğleneceğin bir kaç cariye gönderirim" dedikten sonra Nurmat tekrardan prensin yüzüğünün parıltısıyla beraber kayboldu.
Prens odadan çıkarken kapıda bekleyen askere "Kralınız biraz rahatsız edilmek istemiyor" dedi ve aşağı büyük salona doğru yürümeye başladı.
--------------------------------------------------------
Bir günde iki bölüm :)
Bölümü kontrol etmedim hataları yazarsanız düzeltirim.
İyi okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Han (1. Kitap)
FantasyBuraya kitabın okunması için çekici laflar, metinler veya şiirler yazabilirim... Fakat benim tarzım değil. Dahası kitapları böyle değerlendirmek hoş değil. Bu bölümde kitap hakkında biraz bilgi vermek yeterli bence. Konusu: Han adlı karakterin f...