Bölüm 37

5.2K 584 36
                                    

Han büyülerde söz söylememesi Aelath'ı çok şaşırtmıştı. Bunu kesinlikle kimseyle paylaşma diyerek onu defalarca uyarmıştı. Bu sayede Han'nın eğitimi çok hızlı ilerliyordu. 18 seviyede ateş topları 17. seviyede buz sarkıtları, 15. seviyede şimşek, 16. seviyede topraktan kayalar ve duvar yapabiliyordu. Bileşik büyülerde 13. seviyede ateşten kayalar, 12. seviyede elektrik yüklü su girdapları yapabiliyordu.

Aelath Han'ı düşünerek geçen 2 senede bu kadar ilerlemek gerçekten inanılmazdı, Üstelik daha 9 yaşında bir çocuktu. Bir büyücüde ergenlik ile duyguların gelişmesi güç patlamasına sebep olurdu. Çoğu kişi 13-14 yaşına kadar bileşik büyüler yapamazdı ama Han yapmayı geç ilk 7.seviye sınırı geçmiş 2.sini zorluyordu. O gerçekten bir Ulodhel soyundan geliyordu. Ilmaelda oğlun seni ve kanını en iyi şeklinde temsil ediyor gurur duy. diye düşünerek ufka baktı.

"Han artık akademiye gidebilirsin. Giriş sınavını geçmen için çalışmalısın. Yoksa giremezsin. Bu yüzden sıkı çalışmayı bırakma tamam mı?" dedi Aelath. Aslında Han gözü kapalı sınavları geçebilecek seviyedeydi. Aelath güçlüyüm çalışmama gerek yok ben güclüyüm demesin diyerek böyle bir cümle kullanmıştı. Fakat Han'nın zaten bırakmak gibi bir niyeti yoktu. Şu zamana kadar tanıdığı tek büyücü Aelathdı ve oda çok güçlüydü. Bu yüzden Han kendi yaşıtları veya büyücüler arasındaki seviyesinin nerede olduğunu bilmiyordu. Sadece Aelath'ın ona şu seviyede büyü yaptın demesinden kaçıncı seviye büyü yapabildiğini öğreniyordu.

"Yarın büyü akademisine giriş sınavlarının ilk etabı olacak iyi dinlen tamam mı?" dedi Aelath.

Herkes Han'ı Aelath'ın çocuğu olarak biliyordu. Gerek herkesin öyle bilmesinden gerek kendisinin duyduğu sevgiden onu gerçekten çocuğu gibi benimsemişti. Her gece yatağına kadar eşlik ederdi. Her konuda muhabbetini dinlemek isterdi fakat Han dışarı çıkmıyordu. Arkadaşı bile yoktu. Kızlara ilgi duymuyordu. Okul onun için büyü gücü yönünden olmasa da insan ilişkileri için iyi geleceğini düşünüyordu.

--------------------------------------------------------

Lura Efendisi Han'ın talimatı ile Anit, Ahit ve Oja'yı gümüş kartallara kaydettirmek için onlarıda yanına alarak birlik binasına geldi. Herkes Lura ile birlikte gelen ikiz ay elfleri ve Lamiayı görünce şok olmuşlardı. Bizen bile elindeki bardağı düşürerek kırmıştı.

"Selam millet nasılsınız" dedi Lura. Erkeklerden gelen şehvetli ıslık çalmaları, bağrışmalar karşılarındakilerin ne kadar güzel ve nadir olduklarını gösteriyordu.

"Lura bu güzel Hanımlarda kim?" dedi Bizen. Lura bu sahneyi hatırlar gibiyim diyerek tebessüm duydu.(Lura'nın ilk geldiğinde Batagar'a aynısını demişti)

"Bunlar benim arkadaşlarım. Birliğe kayıt olmaları için getirdim. Melgrog yukarıda mı?" dedi Lura.

"Evet fakat getirdiğin kişiler içinde Köle sever Abum'un kahini de var biliyorsun değil mi?"dedi Bizen. Ondan da azı beklenemezdi. Her zaman gizli bilgilere ulaşabiliyordu. Abum onun için tam bir muamma idi.

"Tabi ki Ahit çok iyi bir kahindir" diyerek dil çıkardı Lura. Herkes köle sever Abum'u duyunca yutkundu ve kızlara yazmaktan vazgeçmişlerdi.

----------------------------------------------------

"Lura hoşgeldin. Ne oldu küpeni tanımlayabilecek bir büyücü bulabildin mi?" dedi Melgrog.

"Evet. Sonunda büyü akademisinden biri tanımlayabildi. Zihin aktarımı yapıyormuş. Yani takanlar birbirlerinin gözünden görebiliyor duyabiliyormuş." dedi Lura mutlu bir şekilde.

"En az 10 bin altın eder. Satacak mısın?" dedi Melgrog.

"Hayır paraya ihtiyacım yok. Birine hediye edeceğim." dedi Lura mutlu ve kuyruk sallayarak.

"Herkesin paraya ihtiyacı var. Daha güçlü ekipmanlar alırdın kendine" dedi Melgrog.

Lura sırıtarak "Abum'a söylerim. O alır" dedi Lura. Melgrog bir kez daha Köle sever Abum ile bu kadar samimi olmasından dolayı hem mutluluk hemde endişe duymuştu.

"Neyse bu kızlar benim arkadaşların birliğe kayıt ettirip. Burada onlara hoca atamanı isteyecektim. Fakat Oja ve Ahit nadir büyülere sahipler" dedi Lura.

"Öyle mi? Nedir peki büyüleri" dedi Melgrog.

"Ahit bir kahin yani zaman küresi var. Oja'da nekromansir tabi çok bir şey bilmiyoruz bu konu hakkında yardımını istemeye geldik." dedi Lura.

Melgrog ulaşılmaz hale gelmişti. Sadece yutkunarak Lura'ya bakıyordu. Geldiğinde utangaç hemen herşeye kızaran kız. Şimdi şehirde tanrıça Lura diye anılıyor ve bir çok birlik onu kendi bünyesine katmaya çalışıyordu. Dahası Köle sever Abum'un yakın arkadaşı çıkıyor. Şimdi de dünyada en nadir ve yasaklı kürelerinden olan zaman ve nekro küreleri bulunan kızlar ile karşısına çıkıyordu. Hemde bu kızların ikisi ay elfi diğeri lamiaydı. Nasıl bir kızdı bu Lura anlamak çok zordu...

"Tamam ama onları eğitmek için dünyadan usta çağırmak lazım buda çok maliyetli olur" dedi Melgrog.

"Abum birliğimize 1 milyon altın yardımda bulundu. Para bu yüzükte. Sen dostlarımın gelişmesinde yardımcı ol yeter" dedi Lura.

1 milyon altın mı? Bu kadar uçuk bir parayı öylesine verebiliyor. Gerçekten onunla düşman olmak kimsenin istemeyeceği bir şeydi. Diye düşünerek parayı aldı. "Tamam onlara hocalar ayarlayacağım. Fakat kolay olmayacak" dedi Melgrog. Melgrog eski bir maceracıydı. Dünyada pek çok tanıdığı vardı.

----------------------------------------------------------

Aelath Han ile gitmesinin doğru olmayacağını söyleyerek. Han'ı tek başına yolladı. Han Büyü akademisinin önüne vardığında pek çok asalı geniş şapkalı çocukların kapının yanındaki el şeklindeki büyülü saydam duvara ellerini koyup sınava kayıt olduğunu gördü.

Han Rina'yı bekliyordu. Kısa süre sonra arkasında birinin ona doğru koştuğunu yakınlaşınca Rina olduğu fark etti. Rina sarılmayı sevdiğinden ses çıkarmayarak yaklaşmasını bekledi. Ve tabi beklenen oldu. Rina arkadan sarıldı.

"Sen miydin Rina hoş geldin." dedi Han.

"Hahaha. Nasılda sessizce geldim görüyorsun değil mi? Hoş bulduk" dedi Rina kocaman bir gülümse ile. Rina Han'a susmak bilmeden heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatırken. Bir bağrışma duyuldu. Gelen kişi tüm çocukların özellikle kızların idolü Tanrıça Lura idi. O da Efendisi Han'ın giriş sınavlarında desteklemek ve izlemek amaçlı gelmişti. Aslında gelmişlerdi Rhene Lura'nın gölgesindeydi.

-----------------------------------------------

Büyük bir tiz ses ile ortam sessizleşti. "Lütfen büyücü adayları testlerin yapılacağı savaş meydanına gelsinler"dedi.

Savaş meydanı akademi içindeki müsabakaların düzenlendiği geniş ince topraktan yapılma bir meydan. Öğrenciler burada toplanıp birbirleri ile gözetim eşliğinde savaşlar yapabilirlerdi.

Han ve Rina'da kayıt olduktan sonra meydana geçtiler.

----------------------------------------------

Arkadaşlar sözümü tutamamdan dolayı bugün sabah 7 den beri yazarak 3 bölüm verdim. Bölümlerde imla ve kelime hataları fazla olabilir. Söyler iseniz düzeltirim. Bir bölüm daha yayınlar mıyım bilmiyorum. Bugün ağır işsizim. Yayınlarsam da akşam olur.

İyi okumalar...

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin