Bölüm 70

7.9K 544 271
                                    

Harita geldi. Kendim yaptım. Bayağı öğrenmek vs. uğraştım ama umarım değmiştir. Bu haritayı Türkiye haritası gibi düşünün. Tam bir dünya haritası çizdim lakin Hikaye ilerledikçe böyle parça parça paylaşacağım. Dünya haritasının ham halini facebook sayfasında paylaşacağım. Sadece orada paylaşma sebebim belki ileride değiştirebilirim diye.

Haritadaki şehirler: Geenois, Giam, Usmad

--------------------------------------------------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

--------------------------------------------------

Mesaris, odun parçasının kafasına çarpması sonucu bayılmıştı. Uyanmaya başladığında büyük bir baş ağrısı ve kafasının bir şeyle sarıldığını hissetti. Yavaş yavaş kendine gelirken etrafı incelemeye başladı. Bir tür mağara içinde hapishane gibi bir yerdeydi. İrili ufaklı altı tane bu tarz demir parmaklıklı yerler vardı. 4 tanesinin içi boştu. 2 tanesinde de ikişer kişi kalıyordu. Mesaris ile beraber kalan kişi bir kızdı. Mesaris, kızı gördüğünde gözleri fal taşı gibi açıldı. Çünkü kızın üstünde paçavra vardı ve çoğu yeri yırtıktı. Kız, Mesaris'in ona bakan tarif edilemez gözlerini görünce büyük bir çığlık kopardı. "Lütfen beni çıkarın! Söz bir daha bitkileri daha dikkatli toplayacağım. Yemin ederim bir daha hiç bir bitkiye zarar vermeyeceğim." dedi. Kızın çığlığı ve yalvarışı tüm mağara boyunca yankılandı. Sesin yankılanmasından bir kaç saniye sonra giderek yaklaşarak gelen 3-4 kişiye ait adım sesleri gelmeye başladı. Adım sesleri iyice yaklaşınca "Ne oluyor orada?!" diye bir bağırma sesi geldi. Kız tüm gücüyle demir parmaklıklara yaslanarak "lütfen... Lütfen beni çıkarın" dedi.

Üç kişi, Mesaris ve kızın bulunduğu parmaklıkların oraya geldi. Üç kişiden en önde duran kişinin aralarında en yetkili olduğu belliydi ve "Ne oluyor burada" dedi. Kız, parmaklıklardan adamın elbisesine yapışarak "beni bu sapık ile aynı yere koymayın. Lütfen bir daha bitki toplarken daha dikkatli olacağım beni serbest bırakın" dedi.

Adam, kızı tutup sıkarak, kendi elbisesini bırakmasını sağladı. "Buna ben karar veremem. Juniper hanım veya Fenelis hanım karar verebilir." dedi.

Mesaris, büyük bir utanç duyarak "Adınızı bilmediğimden isminizle seslenemiyorum lakin kusura bakmayın. Çok özür dilerim." dedi. Ardından buranın tam olarak ne olduğunu düşünmeye başladı ve etrafı daha dikkatli incelemeye başladı. En çok gözüne batan şey kızın yırtık paçavrasından dolayı sırtında gözüken köle mührüydü. İçinden "Anlaşılan kız bir köle. Üstelik bu köle simgesi herkesin bildiği yukarı bakan hilal. Yani kız Köle Sever Abum'un kölesi. O zaman burası Köle Sever Abum'a ait yerlerden biri" diye düşündü. Mesaris, bunları düşünürken bir topuklu ayakkabı sesi mağaranın içinde yankılanmaya başladı. Kısa süre sonra seslerin geldiği yönden bir kızın siluet gözükmeye başladı. Gelen kız karşısındaydı. 1.60m boylarında, çekik gözlü, kestane renginde uzun saçlı biriydi. Üç gardiyan görevi gören adamlar anında ip gibi dizilerek "Juniper hanım sizin buraya gelmenize gerek yoktu." dedi.

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin