Bölüm 31

5.6K 584 54
                                    

Boss: Patron diye geçiyor Türkçede fakat tam anlamını alamıyoruz. Oyunlarda o seviyenin güçlü ve diğerlerini yöneten canavarlarına denir. Ben onu P-canavar diye çevirmek istiyorum.

İsimli canavarlar: Bunlar P-canavarlardan daha güçlü yani P-canavar yönetici ise bu şirket sahibi gibi düşünün. Bunlar aklı baliğ canavarlar. Düşünebilen konuşabilen türdeler. Seviyesine göre zekası ve yeteneklerine gelişiyor tabi. Bunlara isim bulacağımdan bir şey olarak hitap etmeme gerek yok.

 Adamantite: efsanevi metallerdendir.

Buff : Oyunlarda geçici olarak bir kişiye veyağı topluluğa güç, hız, zırh vb. tarzda yeteneklerde artış sağlamasına yarayan büyü tipleridir. Ben efsun olarak kullanacağım. Tam anlamında değil ama Türkçe olsun amaçlı.

Hatırlatma : Seviyelerde 7 ve 7'nin katlarında güç artışları yüksekti.

Çin kuş örümceği (haplopelma) : Hayal ederken yardımcı olması için koydum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çin kuş örümceği (haplopelma) : Hayal ederken yardımcı olması için koydum.

-------------------------------------------------  

Lura Rhene ve Ayliun kızı köyüne getirdiler. Ablasını gören çocuk koşarak ona sarıldı. Köylüler o kadar çok teşekkür etmişlerdi ki. Lura yüksek sesle "daha fazla teşekkür lafı duymak istemiyoruz." dedi. Köyden ayrılmadan önce Han ile konuşmak için tenha bir yer seçtiler.

"Efendim müsait misiniz?" dedi Lura.

"Size her zaman müsaitim kızlar. Ne yapıyorsunuz? Nasılsınız?" dedi Han.

"İyiyiz efendim" diyerek olan olayları anlattılar. Han dikkatli olmalarını ve istiyorlar ise harabeye gitmekten vazgeçebileceklerini söyledi. Kızlar kabul etmedi. Çünkü harabede güzel ganimetler bulunuyormuş. Efendilerine bir armağan vermek istiyorlardı. Kurtardıkları kıza yardıma ihtiyacı olursa diye atölyenin adresini verdiler. Lura "benim gönderdiğimi söyle yeterli olacaktır" dedi.

Köyden ayrıldıktan sonra hızlı bir şekilde yola koyuldular. 1 gün sonra gruba yetişmişlerdi. Harabelere 15 günlük yolları vardı. 

-------------------------------------------------

Giam şehrine uğramadan harabelere geldiler. Zarin tüm grubu toplayıp açıklamalarda bulundu. "Harabeler 1000 yıl önce yıkılmış bir krallıktan kalan yıkık bir şehir. Önce insanların savaşı daha sonra kan kokusuna gelen canavar istilaları yıkmış şehri. Orta büyüklükte taştan ve desenli binalardan oluşan lüks bir şehirmiş. Harabenin içindeki canavarlarda hiyerarşi sistemi var, içerilere doğru gidildikçe canavar seviyesi artıyor ve her seviyenin P-canavarı bide 7 seviyede bir isimli canavarlar var. Her isimli canavarın yönettiği seviyelere dalga deniyor. P- canavarlar ve isimli canavarlar büyülü eşyaları çok seviyorlar. Bu yüzden onların bulunduğu çevrede büyülü eşyalar olabilir. Bu harabe 10 dalgadan oluşuyor. Biz 2 dalga içeri gireceğiz yani en yüksek 14. seviye canavarlar ile savaşacağız. Amacımız sihirli kasaları açmak. Sihirli kasalar hangi çağda yapılıp hangi çağda dünyaya yayıldı bilinmiyor. Bazıları tanrıların hediyesi olarak düşünüyor. Fakat sihirli kasalar 5 çeşitten oluşuyordu. Bunlar tahta, bakır, gümüş, altın, adamantite olarak biliniyor. Kasalar kişiye özel açılıyor. Herkese farklı hediyeler sunuyor. Tamamen şansla ilgili. Kasayı bir kere açtıktan sonra 1 sene sana kapalı kalıyor. Biz yeri belli olan 2 tahta ve 1 bakır kasa açacağız." dedi Zarin.

Herkes heyecanlanmıştı. Kime nasıl eşyalar düşecekti. Bunun şans olması onları dahada heyecanlandırıyordu. Artık harabelere girip gri tüylü örümcekler, kırmızı derili dev kertenkeleler, et yiyen solucanlar vb. ile savaşacaklardı.

-------------------------------------------------

"Efendim hanların yapımları başladı. İnsanlar Breton'a ne olduğunu soruyor. Bende bilmediğimi acilen bana dükkanlarını satın alıp almayacağımı sorduğunu bende alırım dediğimi ve bana 10 milyon altına tüm her şeyini sattığını söylüyorum." dedim Abum.

"Kimler soruyor" diye sordu Han.

"Şehir muhafız alayı komutanı, bir kaç bakan, zengin tüccarlar..." dedi Abum.

"Hanlar bitince tüm çalışanları ve köleleri atölyede topla. O zamana kadar kontrol sende. Rina rahat mı?" dedi Han.

"Evet efendim. Emrettiniz üzere kendi evime aldım. Yanına ilgilenmesi için bir tane köle bıraktım. Her zaman sizi soruyor." dedi Abum.

"Bir ara gelip onu ziyaret etsem iyi olacak" dedi Han.

"Ne zaman isterseniz efendim." dedi Abum.

Han Juniper'e dönerek "sana verdiğim süre bugün bitti. Beni tatmin edecek sonuçlar elde etmişsindir umarım" dedi

Juniper kafasını eğerek " Efendim bitkiler filizleniyor. Fakat sonrasında çürümeye başlıyorlar. Sebebini araştırmaktayım." Dedi.
Han hayal kırıklığına uğramıştı. Bitkilerin filizlenmesi onu umutlandırmıştı. Fakat şimdi bir sorun vardı. "Abum orman elfi veya dryad köle sahiplerini araştırma işi ne oldu." dedi Han.

"Efendim araştırması için gönderdiğim adamlar bugün yarın raporlarını sunarlar." Dedi Abum.

"Tamam en geç yarına istiyorum" dedi Han.

"Peki efendim" dedi Abum.

---------------------------------------

Grup harabelere girdiğinde ilk karşılarına 1-3 seviye arası gri örümcekler çıktı. 1 metre civarında boyları olan gri tüylü  Kolay hedeflerdi grubun ortalama seviyesi 12 olduğundan hızlı bir şekilde 4. Seviye P-canavarların olduğu yerlere geldiler. Burada dikkatli olmak zorundalar. Çünkü p-canavarlar 5 tane normal canavar gücündeydi. P-örümcekler iyi kamufle olan canlılardı. Dikkatli olmazlar ise yaralanabilir hatta ölebilirlerdi. Kendini bir ağacın üstünde gizlemeye çalışan P-örümceği fark ettiler. 1. grup yani Lura ve arkadaşlarının grubu örümceğe yöneldiler. Ayliun ağaçtaki örümceği ok ile vurarak yaraladı. Bunun üzerine örümcek sıçrayarak Ayliun'i hedef almıştı ama Lura'nın kalkanı çarpıp ters bir şekilde düştü bunu fırsat bilen Rhene hızlı bir şekilde hançeri ile p-örümceğin kafasını kopardı.

Kolay gidiyordu her şey. Ufak bir kaç yaralanma haricinde grupta bir sıkıntı yoktu. Tobias önden köle kızlarından birini gönderiyordu. Saklanmış olup da göremedikleri p-örümcekler için yem olacaktı. Bu sayede kendisine zarar gelmeyecekti. Lura bu hareketi görüp iyice tiksinme duygusuna kapılmıştı. Siyah inci birliğin üyeleri kimdi bilmiyordu ama hepsinden nefret etmeye başlamıştı.

Harabe olmadan önce şehrin giriş meydanı olarak anılan yere gelmişlerdi. Buranın ortasında çok güzel kuğu şeklinde bir çeşme vardı. Şimdilerde ise isimli canavar olan dev dişi örümcek Nes ve  P-canavara ev sahipliği yapıyordu.

Nes bir çin kuş örümceğine benzeyen bir şekli vardı. 6 gözlü bir örümcek olup tüyleri körelmiş bir bıçak gibiydi. yaklaşık 2 metre boyunda kahverengi ve tonları olan deriye sahipti. 7. seviye bir canavardı. Zekası 10 yaşlarında bir çocuk gibiydi.

Grup Nes'i gördüğünde istemsizce korkma hissine kapıldılar. Etrafında 8 tane P-örümcek vardı. Arkasında tahtadan bir sandık vardı.

"Lura sizin grubunuz öncü birlik olacak, 2. grup sağ taraftan, 3. grup sol taraftan ve 4 grup ortada diğer gruplara destek verecek. Bu örümcek isimli bir canavar şakaya gelmez anlık hatanızı kendi ve arkadaşlarınız hayatları ile ödersiniz." dedi Zarin. Herkes planı duyduktan sonra kendi grubu ile toplanıp nasıl saldıracaklarını veya savunacakları ile ilgili planlar yapmaya başladı.

Lura'nın grubu tüm dikkatleri ile Lura'ya bakıyorlardı. Herkes bakışları ile Lura'yı lider seçmişlerdi. Lura şaşkın bir şekilde kendisine bakan gözlere bakıyordu.

"Hadi Lura anlat planı dinliyoruz" dedi Ayliun. Lura artık kaçış noktasının olmadığını görerek "Peki ama içinize yatmayan bir şey olursa söyleyin. İlk olarak Nes'in saldırılarını ben karşılayacağım. Bu yüzden saldırıdan çok Tank rolünü üstleneceğim. Ben saldırıları karşılarken Rhene sen gölgeme gir ve açıklar bulduğunda Nes'e üsten saldır. Karan sen bacaklarına saldır eğer bacaklarına hasar verirsek hareket imkanını azaltırız ve yavaşlatırız. Bu da benim daha rahat savunmamı ve sizin daha rahat saldırmanızı sağlar. Ayliun elinden geldikçe gözlerine nişan al. Aasha gözlerin etraftan gelebilecek sürpriz saldırlarda olsun. Aynı zamanda bizi ışık büyüsü kullanarak efsunla." dedi Lura.


Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin