Bu bölümü Frist'i alan kişiye ithaf ediyorum.
-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-
Mağaranın girişine geldiğimde elimi karnıma baskı yaparak bayırdan aşağıya yarı yürüyerek, yarı kayarak indim. Yavaş yavaş yürüyerek mağaranın oda gibi olan yerine geldiğimde hemen yere oturdum ve karnıma baktım. Çok derin olmasa da 3 cm derinliğinde bir yaraydı. Derinlik olarak derin olmasa da uzunluk bakımından karnımın bir tarafından diğer tarafına kadar uzanıyordu. Eğer azıcık daha derinden kesseydi bağırsaklarım yerinde durmayabilirdi. Çok derin olmasa da dikiş atmam gerektiğini düşününce yüzümü ekşittim.Yüzüğüm'den önceden hazırladığım deriden yapılma ipi ve önceki dikişte kullandığım küçük sivri taşı da çıkardım. İpi taşa bağladım. Ardından karnıma baktıktan sonra, taşı bir alttan bir üsten olmak üzere dikiş atmaya başladım. Taşı her geçirdiğimde hem delinen küçük yerlere hemde asıl yaraya enerji gönderip kanamayı en aza indirmeye çalışıyordum.
Dikiş işi bitiğinde taşı ve ipi yüzüğüme geri koydum. Ardından önceki bir çok yarada kullandığım bezi omzumdan çıkarıp belime sardım. Acıkmış olsam da hem avlanıp hemde yaralarımı dikmek beni aşırı derecede yormuştu. Bu nedenle olduğum yere kıvrıldım ve uykuya dalmaya çalıştım
Sabah kalktığımda yemek yapmak ile uğraşmak istemediğimden, önceden yüzüğüme depoladığım meyveleri çıkarıp yemeye koyuldum.
Karnımı doyurduktan sonra mağaradan çıktım ve okula doğru yola koyuldum. Karnımdaki yara yüzünden hayvanlar ile uğraşmamak için ''Lanetli Tazının Ayakları'' tekniğini ilk seviyede açtım ve koşmaya başladım. Koşarken ise dikişlerin açılmaması için dikkat ediyorum.
Okulun kapısına geldiğimde okulun mührünü taşıyan yüzüğü muhafıza gösterdim ve içeriye rahatlıkla girdim. Karnıma ne kadar dikkat etsem de koşma sonucu yaram sızlamaya başladı. Daha fazla kendimi zorlamak istemediğimden yürüyerek devam etmeye başladım. Ana binaya gitmem gerektiği için oraya doğru yöneldim ve ağır adımlar ile ilerlemeye başladım.
Ana binaya girdiğimde gideceğim yeri bildiğimden direk merdivenlere yöneldim. Merdivenler çıktığımda ise sağa döndüm ve orada bulunan ilk odanın önüne geldim. Kapıyı tıklattım ve bekledim. ''Gir'' diye gür bir ses yankılanırken bende odaya girdim.
''Geldiğimi belirtmek için geldim efendim'' diye odaya girdiğim gibi konuştum. ''Tamam git ve dinlen. Yorulmuş olmalısın'' diye beni bekletmeden konuştu. Bende daha çok durmanın bir anlamı olmadığı için odadan çıktım ve ardından ana binadan ayrıldım.
Eve doğru yürürken gördüğüm çoğu kişi veya grup yarın ki turnuva hakkında konuşuyordu. Onların çoğunu dinlemeden yürüdüm ve eve vardım. İçeriye girdiğimde direk olarak odama yöneldim ve içeriye girdiğimde direk dolaba yöneldim ve bir havlu alıp kirli kıyafetlerimi çıkardım. Ardından kıyafetleri dolaba astım ve banyoya doğru yöneldim. Banyoya girdim.
Çıkmam çok uzun sürmedi,çıkınca odama gitdim ve temiz okul kıyafetlerini üstüme giyip yatağa oturdum. Ardından ise bu 3 ayda yaptıklarımı düşünmeye başladım.
Çoğunlukla avlanmıştım ve bunu en çok gece yapmıştım. Amacım ise görüşümü geliştirmekti. Büyüklü küçüklü bir çok yara almış ve bir çok acı çekmiştim. Ne kadar babam ile vücudumu geliştirmiş olsam da yinede büyüklü küçüklü bir çok yara almıştım. Topladığım çekirdekleri ise babama sorduktan sonra, yutmuş ve onlardaki enerjiyi kendimi geliştirmek için kullanmıştım. Ama garip bir şekilde emdiğim enerji dengesiz değildi. Onu dengelemek için uğraşmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unighed
FantasyHer şeyin yalan olduğu, güçlünün güçsüzü ezdiği bu dünyada eşitsizlik,öfke,intikam,sevgi, nefret ve ihanetin arasında kalmış bir adam. Unighed'de bilinmeyen, keşfedilmemiş yerler ile dolu bir yerdi. Ve böyle bir yerde.. İntikam uğruna herşeyini ve...