Bölüm 40: Yaprak ve Çiçek

2.4K 212 13
                                    

Hævn'ın yapmak istediği şey kendi eşyasının daha fazla altına satmak istemesiydi. Bir teklif vermiş, adamın ondan daha fazla teklif vererek almasını istemişti ama bilmediği bir şey vardı. Bu taşlarla özel odalardaki çoğu kişi ilgileniyordu. Fiyat zaten yükselecekti.

"50.000 Kırmızı Kaynak Altını!" Demişti sinirle Kilde, ona rakip olan kişiyi merak ediyordu.

"60.000 Kırmızı Kaynak Altını!" Sesi geldi başka bir odadan. Bu kişi Hævn değildi. Bu kişi tek Büyücü olan imparator, Bane Ulvdan başkası değildi! Bu taşları kendisi ve ailesi için istiyordu.

Bir Büyücü yetiştirmenin zorluğu savaşçıya göre daha yüksekti, ama bu zorluk bu taşlar sayesinde bir nebze azaltılabilirdi. Bane ise bu yüzünden bu taşların en azından bir setini almayı planlıyordu.

Müzayede salonunda bu taşların ederi hakkında Bilgi sahibi olan bir kişi bile yoktu. Ama çoğu kişiye göre bu taşlar, çok değerliydi. Çok yüksek miktarda taş olsa, belki bir imparatorluğun kaderini bile değiştirebilirdi.

Krallar da bu yarışa girmek istiyor, ama imparatorların korkusuna girmiyorlardı. Bu yarış onların katılabileceği bir şey değildi. Aruis ise bu taşların o kadar da önemli olduğunu düşünmüyordu.

Sonuçta değerli olsalar, sahibi olan adam bu taşları satışa çıkarmazdı. Kendisi bu sonuça varmıştı ve taşları almak için bir girişimde bulunmuyordu.

Aslında çoğu kişi onun gibi düşünse de, akıllarına farklı farklı sebepler geliyor, bir şekilde satışa çıktıklarını düşünüyorlardı.

"70.000 Kırmızı Kaynak Altını!"

İnsanlar kendi aralarında konuşurken, başka özel olan bir odadan ses gelmişti. Bu kişi en yüksek ekonomik geliri olan  imparator Ragdan başkası değildi. Kendisi ilk defa ülkesinin gelişimini düşünmüş, bir set alıp onu en iyi iki okuluna dağıtmayı planlamıştı. Bu sayede askeri gücünün bir nebze olsun artacağını düşünmüştü.

Kilde sinirden köpürürken, "90.000 Kırmızı Kaynak Altını! Bu iş fazla uzadı!" Demişti. Sesindeki ton tehditkar variydi. Bu taşları ne kadar çok istediğini ortaya koyuyordu.

"100.000 Kırmızı Kaynak Altını! Bu taşları bir tek istemiyorsun Kilde!" Denildiğinde bütün müzayede, gelen imparatorları konuşuyorlardı. 

Müzayede yılda iki kere yapılsa da imparatorlar şahsi olarak çok gelmezlerdi. İki, üç yılda önemli bir konu olduğunda gelen imparatorlar, şu an buradaydılar! Nasıl olur da bunu konuşmazlardı? Bu yılki müzayedede bu taşlarla beraber daha bir çok özel şeyin olacağı şimdiden belliydi.

"120.000 Kırmızı Kaynak Altını! Bu yaşıma kadar cimrilik yaptım, harcayacak çok param var! Hahaha!" Ortalıkta küçük bir hengame koparken, Rag yüksek sesle iki imparatora seslenmişti. Seslerindeki alaycılık kendini belli ediyordu.

Hævn bu olayları şaşkınlık ile izlerken, kendisine gerek kalmadığını düşünüyordu. Şu an anlamıştı ki, kendisinde bulunan para, yüksek bir miktar olsa da, imparatorlar ve krallıklar için hiç bir şeydi. Kendi sahip oldu para, yaşlı bir adamın ölmeden önce yanında taşıdığı küçük bir miktardı. Gelişim için para, hiçbir şeydi! Çok paran olsa da çokta harcama oluyordu ki bu temel bir döngüydü.

Kilde özel odasında hizmetçiyle oynarken ayağa kalkmıştı. Şu an sinirden kıp kırmızı kesilmişti. Bu artık basit bir eşya alma işi değildi, bu artık bir yarıştı!

"150.000 Kırmızı Kaynak Altını! Nereye kadar gidebileceğini görelim bakalım" demişti gülerek. Çekilmeyi düşünmüyordu. Bu miktarda para onlar için hiçbir şeydi.

UnighedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin