Bölüm 35: İki Kardeş (2)

2.6K 200 4
                                    


BİLGİLANDİRME

  •10 Beyaz Kaynak Altını = 1 Sarı Kaynak Altını
•100 Sarı Kaynak Altını = 1 Kırmızı Kaynak Altını
•1000 Kırmızı Kaynak Altını = 1 Mor Kaynak Altını
•10000 Mor Kaynak Altını = 1 Mavi Kaynak Altını

•••••••••••

Hævn iki kardeşin olduğu masaya ağır ağır yaklaşırken, handaki birkaç kişi onu görmüş, iki kardeşe acırlarmış gibi bakmışlardı. Sonrasında umursamayıp içmeye ve yemeye devam etmişlerdi.

Hævn iki kardeşin tan karşısına oturduğunda, büyük olan küçük olanın saçlarını karıştırıyordu. Küçük olan Hævnı gördüğünde, gülümsemesi kesilirken, büyük olan korkuyla kafasını yana doğru çevirmiş, Hævna korkar gözlerle bakmaya başlamıştı.

"Siz kimsiniz?" Diye sormuştu Hævn. Kalınlaştırdığı ve umursamaz çıkan sesi ile ürkünç bir hava katmıştı ortama.

İki kardeş daha da kasılırken, büyük olan kendini biraz olsun toplamış, konuşmaya çalışmıştı. "Kı-kıdemlim, ben Tahon, buda benim küçük kardeşim Fuhan" diye kekeleyerek konuşmuştu Tahon. Konuşmasından sonra ise Hævn'ı incelemeye koyulmuştu. Eğer karşısındaki bir şey yapmaya kalkarsa, küçük kardeşine zaman kazandırmak için karşılık vermeye hazır halde bekliyordu. Karşısındakine gücünün yetmeyeceğini biliyordu ama belki kardeşinin kaçmasını sağlayabilirdi.

Konuşmadan sonra Hævn küçük mırıltılar çıkarmıştı. Bunu gören Tahon hızla konuşmaya konuşmaya çalışmıştı. "Efendim sizi kızdıracak bir şey mi yaptık? Bi-biz sadece güzel bir yemek yemek için bu günlüğüne kardeşimle buraya gelmiştik. Eğer rahatsız olduysanız gidebiliriz" demişti ürkek sesiyle. Böyle davranmaktan hoşlanmasa da, kardeşini düşünmeliydi. Normalde çok asabi biriydi ama şu an yanında kardeşi vardı. Eğer karşısındakini sinirlendirirse, kardeşine bir şey olabilirdi. O yüzden böyle davranmak zorundaydı, karşısındakini gücendirmemeliydi.

"Sakin ol Tahon, ben sadece sizin ile tanışmak ve birkaç soru sormak için gelmiştim" Demişti Hævn. O sırada karşısındakilerin seviyelerine bakmıştı. Tahona baktığında, onun İsisek-10 seviyesinde olduğunu görmüştü. Ve gördüğüne göre Kriger alemine girmesine çok bir şey olmadığını görmüştü. Böyle bir seviyeyle rahatlıkla orduya girebilir, veya bir akademide, kendini geliştirebilirdi.

Fuhan'a baktığında, garip bir şekilde onun seviyesini görememişti. Buna oldukça şaşıran Hævn, çocuğun belkide gelişim yapmadığını, veya en kötü ihtimalle Diantianın oluşmadığını düşünmüştü. Diantianının oluşmadığını düşündüğünde biraz garip hissetmiş, ağzından birkaç homurtu koyu vermişti. Eğer bu çocukta kendisi gibiyse, oldukça üzülür, ona yapabileceği yardımı yapardı.

Bu sırada Tahon, Hævn'ın söylediklerini duyduğunda rahatlamış, ama tetikte olmayı bırakmamıştı. Bu konuşmayı yaptıktan sonra adamın seviyesine bakmaya çalışsada, beklediği gibi onun seviyesini görememişti. Sonra dikkatle konuşmaya başlamıştı. "Buyrun efendim, ne sormak istemiştiniz? Bildiğim bir şeyse, cevaplamaya çalışırım" demişti biraz olsun sakinleşen ses tonu ile. Karşısındaki adamın hareketlerinden bir şey yapmayacağını anlasa da, tetikteliğini bırakmıyordu. Nasıl olsa kısacık hayatında bir çok insanla tanışmış, küçük görülmüş, ezilmiş, bir çok şeye uğramıştı. Kendini bir şey sana bir çok asille karşılaşmıştı. Karşısındaki kişi de öyle bir kişi olabilirdi. Tetikteliği bırakamazdı.

"Önce bir şeyler yiyelim" demiş ve garsonu çağırmıştı. Garson gelince, ilk olarak iki kardeşe küçümser bir bakış atmış, sonrasında ise Hævn'a dönerek saygıyla beklemeye başlamıştı. "Sen bize en güzel yemeklerinden getir, yanında da alkolsüz içecek olsun. Yemeği üç kişinin doyacağı şekilde hazırla" demişti. Garson ise siparişi aldığı gibi hazırlamaya girmişti.

UnighedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin