Bölüm 16: Zor Birkaç Konuşma

4.8K 340 65
                                    


Bu bölüm First alana ithaf edilmiştir

-*-*-*-*-*-*-*-*-*-


Hævn konuştuktan sonra Yaşlı Demirci sinirlendi. O çocuğu çırağı olarak almayı kabul ediyordu ama o birkaç husustan bahsediyordu. Bu nasıl bir saçmalıktı. Düşündükçe sinirlense de kendini biraz olsa da dizginledi ve konuştu. ''Söyle!''

Hævn ise sinirle söylenen bir kelimeyi duyunca hemen konuşmaya başladı. ''Benim çok zamanım yok. Burada en fazla sekiz en az altı ay kalacağım. Yani bu zaman içinde öğretip öğretemeyeceğini merak ediyorum. Ayrıca çok zamanım olmadığı için simyayı da eş zamanlı öğrenmem gerekiyor. Bu size uyar mı acaba?'' diye ürkekçe sordu. Karşısında ki kişi kızdıramayacağı bir kişi olduğundan en kısa ve açıklayıcı bir biçimde konuştu.

Demirci ise bu cümleleri duyduktan sonra biraz yatıştı. En azından öyle gözüküyordu. Çocuk zor bir biçimde ve kısıtlı bir zamanda iki şeyi öğrenmek istiyordu. İşin garip tarafı oldukça azimli gözüküyordu. Bununla beraber bir yıldan daha az bir sürede öğretip, öğretemeyeceğini soruyordu. Demirci duyduklarından sonra çocuğa ısınmıştı.

Ardından konuşmaya başladı. ''Benim öğretmeye bir şüphem yok ama sen öğrenebilecek misin? Simya konusuna gelirsek, benim için bir sorun yok. Sen hangi zaman aralığında benim ile çalışacağını söyle yeter.'' Dediğinde Hævn sevinmişti. Bu adama az da olsa ısınmıştı. Hiç bekletmeden konuştu.

''Ben öğreneceğime eminim. Yani elimden geleni yapacağım. Çalışma saatlerine gelirsek, ben öğle vaktinden gün batımına kadar sizle çalışacağım.'' dedi ve demirciye baktı. ''Öğleden sonra burada olacaksın. Disiplinsizliğe tahammül edemem. Şimdi ise bana bağlılığını bildir!'' dediğinde Hævn'a sertçe baktı.

Hævn ise tek dizinin üstüne çöktü ve konuşmaya başladı. ''Ben, Hævn Yize, sizi ustam olarak görüyorum ve bağlılığımı bildiriyorum! Sözünüzden çıkarsam bu küçük hayatım sona ersin!'' dedi ve ayağa kalktı, ardından ise ''Ben simya işini hallettikten sonra geleceğim usta. Size sormayı unuttum. Adınız neydi acaba?'' dediğinde, demirci yavaşça gülümsedi.

''Etas. Etas Zan adım bu, işlerini hallettikten sonra gel. Sıkı bir çalışma seni bekliyor'' dedi ve gülümseyerek baktı. Hævn ise gülümseme ile kafasını salladı. Ardından arkasını dönerek yürümeye başladı ve demirciden ayrıldı.

İçeride fark etmese de, kokuya iyice alışmıştı. Bunu ise dışarıya çıkınca anlamıştı. Yürümeye başladığında ise gittiği yer simyacıların yeri idi.

Biraz ilerledikten sonra önüne dört tane simya dükkanı çıkmıştı. Bütün dükkanlar kahverengi olsa da, boyut farkları vardı. En sağdaki en büyükleri iken ortada olan ikisi eşit boydaydılar. En soldaki ise en küçük olandı. Ne kadar küçük desekde onlara göre küçüktü. Orta Saha evlerinden her halükarda büyük sayılırdı.

Hangisini seçeceğini düşünürken, en iyisinin babasının bileceğini düşünüp ona sormaya karar verdi. ''Baba, sence hangisini seçmeliyim?'' diye sorduğunda babası ''En soldaki'' diye cevapladı. Sanki bu soruyu soracağını biliyormuş gibi. O kulübeye bakarken, ''Emin misin?'' diye sordu. Orada ki adam ona göre daha güçsüzdü. Oradan aura kırıntısı bile hissedemiyordu.

''Ne zaman yanıldığımı gördün? Oradaki adam da demirci gibi. Ancak ruh halleri biraz tuhaf. Neyse sen ne olursa olsun onun öğrencisi ol'' dediğinde Hævn oraya doğru yürümeye başladı.

Kapının önüne geldiğinde kapı birden açıldı. ''Deli! Malın sende kalsın, fiyata bak insan kazıklıyor!'' diye konuşan bir kız kapıdan çıktı. Ardından Hævn'a dönerek ''kardeşim, buradan alış veriş yapma, adam bildiğin çatlak. Malları fahiş fiyatlara satıyor'' diye konuşurken yüzüne baktı. O ise onun dinlediklerine aldırmadan içeriye doğru yürüdü. Arkasından kızın ''Aptal!'' diye seslendiğini duymuştu. Ama hiç takmamıştı.

UnighedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin