Qstu yaşından beklenmeyecek şekilde gür ve alaycı bir kahkaha atarken, yaşaran gözleriyle çocuğa bakıyordu.
Elini her neyse diyip sallarken, biraz daha ciddileşmişti ama hala yüzünde bir gülümseme vardı ve oldukça samimiydi.
"Seni sevdim evlat, iyi bir kişiliğin var." Demişti gülerek sonra birden yüzünde ki gülümseme kaybolmuş, ortam bir anda gerilmişti.
O esnada ise Hævn gülümsüyordu. Ortama tezat bir şekilde oldukça rahattı.
"Unutma çocuk ben Gongq imparatorluğunun imparatoruyum. Yani kısaca bu kıtada benden iyi simyacı yok. Belki bir doktor vardır ama bu da düşük bir ihtimal. Ve olsada kesinlikle bu senin gibi yeni doğmuş bir çocuk olamaz.
Sır meselesine de gelirsek, evlat ne yazık ki senin bana simya hakkında öğrenebileceğin hiç bir şey yok!"
Demiş sinirle solumuştu. Ardından karşısındakinin yeni yetme bir çocuk olduğunu hatırlamış, biraz sakinleşmişti.
"Şimdi veriyorsan şu bitkiyi ver, bende söz verdiğim şeyi yapayım! Vermiyorsan da vaktimi boşa harcama!"
Dediğinde Hævn'ın yüzündeki gülümseme yavaşça solmuş yerini bir ciddiyete bırakmaya başlamıştı.
"Anladım..." demişti. Biraz mutsuz görünüyordu. Sanki boyundan bir şeye kalkıştığını anlamış gibiydi.
Qstu ise yine gülmeye başlamıştı. Ta ki çocuğun tekrar delicesine gülümsemeye başladığını görene dek...
"Anladım, siz simya yetenekinize yeterince güvenmiyorsunuz. Ne yazık bende halbuki sizin Harika bir simyacı olduğunuzu duymuştum. Sizin beni zorlayabileceğinizi zannetmiştim... ne yazık"
Hævn bunları derken karşısındaki adamın suratı gittikçe daha kötü hale geliyordu. Yanındaki küçük kraliçe ise artık çökmüş, sadece çocuğun aptallığına üzülüyordu.
Chao ise bu olaya garip bir şekilde bakıyordu. Ağzından çocuğu beğendiğine dair mırıltılar çıkıyordu çıkmasına ama sesi ondan başka kimse duyamayacağı kadar kısıktı.
Hævn ise konuşmasından sonra arkasına dönmüş, odasına girmeyi hedeflemişti. Ama tam o anda..
"Sen.. sen ne haddine böyle konuşursun!"
"Çabuk olduğun yerde dur, yoksa istemediğim ve istemeyeceğin şeyler meydana gelir!"
"Küçük bir çocuk olsanda, bir an kararlılığından ve cesaretinden etkilenmiştim, ama sen sadece bir aptalmışsın...."
"Teklifini kabul ediyorum, ancak bir şartım var. Senin koyduğun şartların üstüne bende bir şey eklemek istiyorum, eğer kadını iyileştiremezsen, hayatından vazgeçsen iyi edersin. Ama oldu da bir mucize oldu, ve kadını iyileştirdin. İşte o zaman benden istediğini isteyebilirsin."
"Buna ne dersin küçük velet! Cesaret edebilecek misin?"
Hævn bunları arkası dönük dinlerken, gülerek yüzünü adama dönmüştü.
Qstu ise kendine gülen çocuğa karşı şaşkınlıkla bakıyordu. Bir anlığına sinirle bunları söylemişti, yoksa bir çocuğun hele ki çok çok küçük bir çocuğun hayatını alacak değildi. Ama gülen çocuğu görürken hem şaşırmış, hem de daha fazla sinirlenmiş, teklifinin mantıklı olduğunu düşünmeye başlamıştı.
Hævn ise kabul dercesine elini adama uzatmıştı. Adamın elini sıkmasını beklerken, aklını kaybetmiş Kişiler gibi delicesine gülüyordu. Gülüşünün altındaki alayı ise onu tanımayan çoğu kişi anlayamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unighed
FantasyHer şeyin yalan olduğu, güçlünün güçsüzü ezdiği bu dünyada eşitsizlik,öfke,intikam,sevgi, nefret ve ihanetin arasında kalmış bir adam. Unighed'de bilinmeyen, keşfedilmemiş yerler ile dolu bir yerdi. Ve böyle bir yerde.. İntikam uğruna herşeyini ve...