Bölüm 20: Eğitim beklemez

3.9K 287 30
                                    

"Uyan evlat, kalkma vakti. Benim eğitimim beklemez"

Konuşmanın ardından gür bir kahkaha duymuştu Hævn. Aslında duymamıştı, ses içinden geliyordu. Kahkahayı duyunca yavaşça gölerini açmıştı. Yatağında oturur pozisyona geçip etrafa bakınmıştı.Gözleri karanlığa alışamadığı için hiç bir şey göremiyordu. Bir süre sonra gözü karanlığa alışınca kendi odasına göz gezdirmişti. Dışarıya baktığında güneşin çoktan battığını görmüştü. En son kolyeyle birleştikten sonra çok yorgun olduğu için eve gelmişti. Demirciye gitmediği için, öğle vakitleri uyumuştu. "Ne zamandır uyuyorum baba?" Diye sakin bir ifade ile sormuştu. Çok uyumuş olduğu kesindi ama o ne kadar olduğunu merak ediyordu.

"9-10 saat evlat. Ben uyandırmasam öyle hayvan gibi uyumaya devam edeceksin. Hahaha!" Diye sorusunun yanıtını vermişti babası. Her zamanki gibi konuşmasının arkasından gelen kahkahayı duymuştu. Duydukça gülümsüyordu. Çünkü mağarada güldüğünü neredeyse hiç görmemişti. Bu sıralar çok ve içten gülüyordu.

"Yorgun değilsin değil mi? O kadar uyudun, benim eğitimim aksatmaya gelmez!" Demiş ve susmuştu. Hævn 'değilim' dediğinde, babası "hadi başla o zaman" diye konuşmuştu. "Ben sana yeter dediğimde bu günkü eğitimin bitecek" demiş ardından bir daha konuşmamıştı. Hævn kafasının içinde ensemeye benzeyen, ama ona nazaran daha gürültülü bir ses duymuştu. Babasının uyuyacağını anlamıştı Hævn. Uyuyacağı her zaman böyle bir ses çıkarıyordu. O kadar çok duymuştu ki artık garip gelmiyordu.

Hævn babasının dediklerini dinledikten sonra,  meditasyon pozisyonuna geçmişti. Açlığı dayanabilecek bir düzeyde olduğu için yemek yememeyi tercih etmiş direk meditasyona başlamıştı. Hævn enerjisini bedeninin dışında onu saracak bir kubbe şeklinde topluyordu. Çevresinde oluşmaya başlayan şeffaf bir tabaka vardı. Bu tabaka zaman geçtikçe daha da büyüyor ve saydamlaşıyordu. Hævn enerjisini göndermeye devam ederken, kubbe büyümez olmuştu. Büyümek yerine saydamlaşıyordu. Bunlar olurken Hævn kasılıyor ve terliyordu. Ter damlaları damlarken yerini diğer ter damlaları alıyordu. Bu döngü böyle dönerken, bir zamandan sonra Hævn sertçe sarsılmaya başlamıştı.

Yavaşça kaybolmaya başlayan enerji tabakasıyla beraber, Hævn'ın sarsılmasıda azalmaya başlamıştı. Enerji tabakası kaybolduğunda, Hævn kendini yatağa atmış, seri şekilde nefes alıp veriyordu. Rahatlamaya başlamak için nefesini kontrol altına almıştı. Bir zaman sonra iyice rahatlayıp, gevşedikten sonra yine meditasyon pozisyonu almıştı. Tekrar enerjisini bir kubbe şeklinde bedeninin etrafına toplamaya çalışmış, tekrardan o kubbe bir zaman sonra kaybolmuştu. Tekrar aynı şeyler birkaç defa bir döngü gibi sürmüştü. Taki döngüyü bitirecek sözler gelene kadar...

Bir süre sonra döngüyü sonlandıracak sözler gelmişti. "Tamam evlat, bu günlük bu kadar yeterli. Yat ve dinlen" diyen bir ses Hævn'ın içinden gelince, Hævn kendini attığı yataktan kalkmaya zorlamış ve aşağıya inmişti. Yemek yiyip geri döndüğünde kendini yatağa atmış ve sabah erken kalkmayı ummuştu. Göz kapakları kapanırken aklında simyacı kolyesi vardı.

•••••

Sabah evden çıkan çocuk simyacıya doğru gidiyordu. Üstündeki eski kıyafetlerle bir dilenciye benzerken, kimse onun eğitime gittiğini düşünmezdi. Simyacıya varıp içeriye girdiğinde, alışkanlık olarak yine tezgaha bakmıştı. Bu gün de ustasını tezgahta görememişti. Aşağıda olduğunu düşünürken yavaşça aşağıya inmeye başlamıştı. Merdivenlerin son basamaklarına gelirken, bu sefer bir ses duymamıştı. Odaya doğru ilerlerken, bugün ustasının nasıl bir iş ile meşgul olduğunu düşünüyordu. Odanın kapısına geldiğinde, ustasını küçük rafın yanındaki masada bir kitaba bir şeyler yazarken görmeyi beklemiyordu. Ustası onu gördüğünde hemen masadan kalkmış ve onun yanına gelmişti. "Evlat sen sormadan ben söyleyeyim, bu kitap senin kolyen için ayırdığım bir kitap. Senin kolyen ile ilgili öğrenebildiğimiz şeyleri oraya yazacağız. Ayrıca o kitabın bir bölümüne de siyah kolyelerin özellikleri için ayırdım. Siyah kolyenin de özelliklerini öğrendiğimizde oraya yazacağız. Tabi bunları yapmak için sadece iki buçuk ay ile sınırlıyız. Yapabildiğimiz kadarını yaparız" diye konuşurken, son cümleyi söylerken yüzü düşsede konuşmanın geri kalanında heyecanlı olduğu bariz bir şekilde anlaşılıyordu. Her zaman gülümsemesi de mutlu olduğunu belli ediyordu.

UnighedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin