Bence dolu dolu bir bölümdü :) Bu arada Frey4415 in Andrea adlı kitabını okuyabilirsiniz. Düzenli bölüm atar, ve kurgusu da ilgi çekici. Kitabın başları, -ilk kitabı olduğundan- biraz kusurlu olsa da kendini geliştirmesiyle ileride Harika bir kitaba dönüşüyor. Okumanızı, ama başlarda bu nasıl kitap diyip bırakmamanızı tavsiye ederim. Okudukça seversiniz ;)
•~•~•
Hævn o gruptan kaçtığından beri, yaklaşık bir hafta gibi bir süre geçmişti. Buna rağmen hala gizlenerek tedbirli hareket ediyordu.
O manyaklar grubundan kaçtığından bu yana gün yüzü görememişti.
Sabah, gece, ne zaman olacağı fark etmeksizin, onu arıyorlardı.
Tek tek arasalarda, biri bile onu pert etmek için yeterliydi. O yüzden hep enerjisini gizliyor, öyle hareket ediyordu.
Bu baskı altında, daha sessiz ve daha hafif basmayı biraz daha iyi yaparken, enerjisini de hareket halinde saklamada geliştiğini hissediyordu.
Ama bu gelişimin hızlı olmasına rağmen, bu durumdan hiç hoşlanmamıştı. O özgür olmayı, rahat yaşamayı seviyordu.
Bu yüzden hoşlanmamıştı bu üzerindeki yakalanma baskısından. Bu baskıya maruz kaldıkça da, kendini ondan kurtarmak için daha da derinlere ilerilemişti ormanda.
Şu anda ormanda bulunduğu yerde bulunan kaynak canavarları bile, onun ucu ucuna uğraşabileceği, çoğu zamanda kaçmasını gerektirecek hayvanları barındırıyordu.
Gece vakti, bir ağacın üzerinde, kalın bir dalda uzanırken, yıldızlı gökyüzünü seyrediyordu. Kafası hem nasıl güçleneceğini, neler yapabileceğini düşünüyor, hemde o dumanı içine çekemediği için dertleniyordu.
Kendisi de fark etmişti. Bu dumana bağlandığını, ama umursamıyordu. Hayatından keyif almasını sağlayacak bir şeye hayır demezdi. Sonuçta o kendi hayatına kıymış biriydi. İntikam alabilme umudu olmasa, yaşamak gibi bir hataya düşmezdi her halde. Galiba bıkmıştı yaşamaktan, veya insan olmaktan.
O derin düşüncelere dalmışken, onun yattığı yere yakın bir yerde, bir çift iri göz onu izliyordu.
Keskin gözleri, gecenin karanlığında ışıl ışıl parlarken, hedefine Hævn'ı kestirdiği kesinleşmişti.
Keskin gagası açılıp kapanırken, kanatlarını da açıp gevşetmişti. Belirli bir zeka düzeyine sahip olduğundan, daha da dalmasını bekliyordu daldaki hedefinin. En rahat hale geçmesini dört gözle bekliyordu..
Biraz daha geçen zamanla, sessizce açıp uçtuğu kanatlarıyla, gecenin karanlığında kaybolmuştu.
Hævn ise öylece yatıyordu dalında, dalmıştı. Nasıl olsa, çok savaş deneyimi yoktu. Hayatı için savaştığı çok bir sahne olmamıştı hayatında. Çok ölüm görmemişti. Ama acımasızdı. Ölüm görse de etkileneceğini düşünmüyordu.
Deneyimsiz ve dalgın bir Hævn, ve ona doğru yaklaşan tehlike..
Karaltı, hızla Hævn yaklaşırken, oldukça sessiz ama hızlıydı.
Hævn'ın bulunduğu dala kırkbeş derecelik bir açıyla yaklaşırken, gagasını hazırlamıştı. Saniyeler sonra, bu kolay hedefi ölümüne gagalayacaktı.
Çok kısa bir zaman sonra, dibine kadar gelmişti, hedef artık ellerindeydi.
"Ah. Ah. Ne aptal. O kadar eğitim versek ve anlatsak da, bir işe yaramıyor. Öğrenmek, yine yapılan hatalarla oluşan tecrübelere kalıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unighed
FantasyHer şeyin yalan olduğu, güçlünün güçsüzü ezdiği bu dünyada eşitsizlik,öfke,intikam,sevgi, nefret ve ihanetin arasında kalmış bir adam. Unighed'de bilinmeyen, keşfedilmemiş yerler ile dolu bir yerdi. Ve böyle bir yerde.. İntikam uğruna herşeyini ve...