Bölüm 52: Sou Tua

2.9K 207 44
                                    

Şehir surlarının dışında, giriş kapısının önündeki sırada, Hævn sabırla bekliyordu.

Batı Mhlop İmparatorluğunun sınır şehrine gelmiş olsa da, buradaki kalabalık bir hayli fazlaydı.

Kapıdan bir süre sonra girmiş, ardından yol üzerinde biraz yorulduğu ve yorgunluğu üstünden atmak için, bir hana doğru yola koyulmuştu.

Bu günkü dinlenmenin ardından yarın tekrar yola çıkacak, ve İmparatorluğun iki ana şehrinden birine gidecekti.

Batı Mhlop İmparatorluğunun iki ana şehri vardı. Bunlar birbirlerine ne çok uzak nede çok yakındı. Aralarında ki tek fark, biri idari şehirken, diğeri ticari şehirdi. İdari şehirde, İmparatorun sarayı, klanlar, Organizasyonlar, Tarikatlar bulunurken, ticari şehirde, bu klanlara, Organizasyonlara ve çeşitli oluşumlara bağlı ticari işletme yerleri vardı.

Ayrıca çok yaşaması güzel bir şehirdi. Her türlü eğelenece mekanı, genel evler ve kumarhaneler vardı. Bunun yanında bir çok Müzayede evi de bulunuyordu. Yani kısacası burada aradığınız çoğu şeyi bulabilirdiniz.

Fakirleri bırak, normal gelirleri olan insanların bile nadiren gidecekleri bir şehirdi orası. Yaşam pahalıydı. Bu şehrin adı ise, Dutrid'di.

İdari şehir ise, İmparatorluğun adının, almıştı. Mhlop İdari Şehri. En güçlü imparatorluğun iki göz bebeğinden  biri olan bu şehir, her anlamıyla dikkat çekiyordu. Her şey gibi güzel görünse de, karanlığında sakladığı şeyler sayılmayacak kadar çoktu.

Ülkenin karanlık ilerinin çoğu bu yerde gerçekleşiyordu ve çoğundan İmparatorluğun haberi vardı.

Ölümüne dövüşler, yolsuzluk, kadın pazarlama, insan kaçırma, suikast ile ilgili her şey, kara borsa, kaçakçılık, ve bunun gibi bir sürü şey, bu şehirde mevcuttu.

Dutrid, göz önünde olan, ticari şehirken, imparatorluğa gelen paranın asıl kaynağı, Mhlop şehrindeydi.

Tabi bunu gerekli kimseler, ve bu işlere girmemiş kimse bilemezdi.

Hævn ise bunlardan habersiz, Dutrid şehrine gidiyordu. Şehrin yakınlarında bulunan bu 'en iyi' akademi, bu şehrin yanında olduğundan, gençler için oldukça iyiydi. Sıkılan, eğlenmek isteyen her genç, eğer harcayacak paraları varsa bu şehre gelirdi.

Her şeyden öte, hana varan Hævn, hanın kapısındaki isme uzun süre bakmıştı.

"Pembeler Hanı"

İsme fazla takılmayan Hævn, hana girdiği gibi boğucu alkol ve parfüm kokusunu hissetmişti. Alışmayı bekledikten sonra, bir oda alıp, birazda yiyecek alıp hanın bir köşesinde yemeye başlamıştı.

Yemeğini yerken, etrafına bakması ile buranın normal bir ham olmadığını anlamıştı. Etraftaki erkeklerin yanında en az bir tane kadın vardı. Kimisi elleşip koklaşıyor, kimisi işi ayakta götürüyordu. Daha da kötüsü, bazı erkekler hem cinsleri ile ilgilenirken, bazı çiftlerde de kadın erkeği ayakta götürüyordu. Oldukça garip olan bu handa, Hævn el değmemiş kızlar gibiydi. Bu işlerle bilgi ve ilgisi olmayan Hævn, ayrıca bunu saçma buluyordu.

Ara sıra köşede oturan, ve büyük biri gibi gözüken bu kişinin çocuk olduğunu fark etmeyen bir kaç kadın gelip, baştan çıkarmayı denemiş, ama ilgisiz tavırları görünce, vazgeçmişlerdi. Buraya gelip de sadece yemek yiyen birini ilk defa görüyorlardı.

Hævn yemeğini bitirdikten sonra, kimseye aldırmadan odasına çıkmış, meditasyona başlamıştı. Hala güçsüzdü, bu saçma handa bile ondan güçlü bir sürü kişi vardı. Ama tabi ki ona bir tehdit oluşturmaktan uzaklardı. Belki sadece kaçmasını sağlayabilirlerdi.

UnighedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin