Bölüm 17: Daha Zor

5.5K 301 130
                                    

Cehennemin dibinden selamlar. Uzun zamandır olmamamdan sizden özür diliyorum. Anlatamayacağım bir kaç olay neticesinde bölüm atamadım. Telefi için ise yazabildiğim kadar uzun yazdım. Sınav haftam sınavlar bitikten sonra ise ders işlemeyiz. Ve benim 10 gün devamsızlığım var. Yani sike sike okula gideceğim okulda defterime bölümleri yazar akşamları da atarım. Yani perşembbeden sonra seri bölüm zamanı. Yaz vakti ise sadece cumartesi toplu bölümler atacağım. 5-6 bölüm atarım her halde. Kafama göre.

SON YAZILARI İYİ OKUYUN! SİZİN TERCİHLERİNİZİ BEKLİYORUM!

-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Bir çocuk büyük bir kütüphanede, bir sandalyenin üstünde oturuyordu. Karşısında ise ona bakan bir adam vardı. Adam bir anlığına, gözlerini duvar kenarında olan kitaplara çevirmişti. Çocuğun okuduğu kitapları gördükçe şaşırıyordu. Her gün görse de başaramayacağına inanıyordu. Bir zaman sonra şaşkınlığından kurtulmuş, karşısında çocuğa bakıp, içten içe gülüyordu.

Çocuğa gülümseyerek bakarken çocuğu tebrik etmişti. Sonrasında çocuğa soru soracağını söylemiş, sorulara doğru cevap veremez ise anlaşmalarının olmayacağını belirtmişti. Çocuk ise zaten bunları bekliyordu, ummadığı bir şey değildi. Soracağı soruları sabırla bekliyordu. Yüzünde kendine güvenen bir ifade varken, karşısındaki sırıtan adama bakıyordu.

Adam ise ona bakarken ilk sorusunu sormuştu, çocuk ise hemen arkasından cevabını vermişti. Adam oldukça şaşırsada, daha sorduğu ilk soruydu. Çocuğun okuduğu kitaplar ile ilgili sorular soruyordu. Bazen bitkiler, bazen tıp, bazen ise hastalıklar ile ilgili sorularını sıralıyordu. Zamanında çocuğun okuduğu kitapları kendi okumuş ve ezberlemişti. Sayamadığı kadar kitap vardı ve çoğu yediyüz sayfayı aşıyordu. Kendisi bu kitapları okumak için çok uzun bir zaman harcadığı için çocuğun bu kadar kısa zamanda okumasını elbetteki beklemiyordu.

Soruları soruyor olsada, çocuk hemen cevaplıyordu. Ara sıra kitaplarda yazmayan bilgileri sormuş olsada, çocuk bu bilgilerin kitaplarda olmadığını ona söylemişti. Çocuğa saatlerce sorular sorsa da çocuk birkaçını cevaplayamamıştı. O sorularda aşırı detay gerektiren sorulardı.

Güneş en tepeye çıkarken, adam soru sormayı bırakmıştı. Ardından çocuğun omzundan tutarak en içten şekilde tebrik etmişti. Kendisine belli etmese de adam çoçuğa başından beri içi ısınmıştı. Hırsı ve kararlılığı onu etkilemişti. Üç ay gibi bir sürede kitapları okuduğunu gördüğünde çocuğun hırsının boş yere olmadığını anlamıştı.

Çocuğun onun öğrencisi olabileceğini söylerken, gülümsüyordu. Çocuk ise bunları duyduğunda adamı. Önünde yarım bir şekilde saygıyla eğilmiş ve teşekkür etmişti. Ardından ise her zaman yaptığı gibi ayrılmıştı. O ayrıldıktan sonra ise adam onun arkasından içtenlikle gülümseyerek bakıyordu.

*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*•*
Hævn simyacıdan çıktıktan sonra demirciye yönelmişti. Demirciye geldiğinde artık alıştığı nemli ve pas kokusunu önemsememişti. İçeriye girdiğinde yaşlı adam Etas direk ona yönelmişti. "Ne oldu evlat? Adam sen öğrencisi olarak aldımı?" Diye sormuştu.

"Evet aldı" demişti Hævn basitçe. Ardından Etas hiç beklemeden konuşmaya devam etmişti. "Sen tebrik ederim evlat. Ama bu gün sen sıkı çalışacaksın. Üç aydır beni izliyorsun ve bir şeyler öğrenmeye çalışıyorsun. Sana Demirci seviylerini söylemedim biliyorum ama Laerl seviyesinin üst alanındasın. Bu seviyeler ise şöyle, Laerl<Umfun<İnkasi<Mees<Musket<Nyama.  Bu seviylerde kendi içinde üçe ayrılıyor. Bunlar Alt-Orta-Üst'tür. Simyacının seviyeleri de böyle, sadece onların son iki tanesi farklı olarak adlandırılıyor. Ve ayrıca onlar simyacılıkta kolye yapmadan ilerleme kaydedemiyorlar. Her neyse Bu üç aylık bir sürede çok iyi bir gelişme. Belki muhteşem olarak bile değerlendirilebilir. Sen bu gün ilk silahını yapacaksın. Buna hazırsın" dedi ve biraz bekledi. Sesi heyecan vericiydi.

UnighedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin