BİLGİLANDİRME
•10 Beyaz Kaynak Altını = 1 Sarı Kaynak Altını
•100 Sarı Kaynak Altını = 1 Kırmızı Kaynak Altını
•1000 Kırmızı Kaynak Altını = 1 Mor Kaynak Altını
•10000 Mor Kaynak Altını = 1 Mavi Kaynak Altını•*•*•*•*•*•*•*•*
İki kardeş karşılarındaki pelerinini çıkarmış kişiye bakarlarken, bu gün yaşadıkları şokun bir kaç kat daha fazlasını o anda yaşamışlardı.
Bu pelerinli kişinin konuşmalarından tutun, sesi, konuşmalarındaki ciddiyeti ve bedeni yıllarca yaşamış bir adamı andırıyordu. Ama şu an karşılarında pelerinini çıkaran kişi, sadece bir çocuktu. Bu çocuk, iki kardeşin en küçüğü olan Fuhan'dan bile küçüktü. İkisinin şaşırdıkları şeyde buydu zaten. Saatlerdir konuştukları bu kişi, aslında bir çocuktu! Ve bu çocuk onlardan kat kat güçlü, ve bilgiliydi. Bu kadar küçük yaşta yaptığı şeyler, onları şoka sokmuştu.
Şu an şaşırmaktan dolayı ne konuşuyorlar, nede hareket ediyorlardı. Tek yaptıkları şey, ağızlarını açıp, öylece Hævn'a bakmaktı.
Bunu göre Hævn ise konuşması gerektiğini düşünmüştü.
"Merak etmeyin, teoride ben sizden daha büyüğüm, yani bu kadar şaşırmanıza gerek yok" demişti alaycı bir ifadeyle. İki kişi ise biraz olsun bu konuşmadan sonra kendilerine gelebilmişti.
Çabuk toparlanan tabiki Tahon olmuştu. "Se sen, sen... nasıl? Daha mı büyüksün? Lanet olsun çok saçma!" Tahon toparlamış olsa bile, düzgün bir cümle kurmaktan uzaktı. Hala yaşadığı şok ve inanamamazlığı yüzünden, cümlelerini kuramamış, bazı yerlerde ise kekelemişti.
Bu cümleler üzerine ise Hævn sadece bir kahkaha atmıştı. Kahkahası çok yüksek sesle çıkmış, bütün odayı kaplamıştı. O anda ise Fuhan kendisine bir parça şok ve hayranlıkla bakıyordu. Daha bazı şeyleri anlayamamış, kendine kahraman arayan çocuklara benziyordu.
"Ben sizden daha birkaç yıl daha büyüğüm, sadece daha genç gözüküyorum, bunu bilin yeter!" Demişti bütün ciddiyeti ile Hævn. Tahon ise üstünden şoku atlatmış olsa da, o an dünyanın ne kadar büyük olduğunu bir daha hatırlamıştı. Bundan sonra ise bunun aklından çıkmayacağını bilmiyordu...
O Hævn gibi çocukların olduğunu düşünürken şaşırıyordu, belki Hævndan daha genç olup daha güçlü olan kişilerin olduğunu bilse, daha fazla dayanamayıp ölebilirdi. Şimdi öğrenmeyecek olsada, bu ilerde de öğrenemeyeceği anlamına gelmiyordu. Eğer yaşarsa ileride bunların hepsini görebilecekti.
Tahon ve Hævn, konuşurken, anlamsızca Hævn'a bakan Fuhan'a dönmüşlerdi. Bir anda kendine bakıldığını anlayan Fuhan ise utanmış, kafasını eğmişti. Kafasını da eğse, yüzündeki kızarıklık belli oluyordu.
O anda ise ikili gülmeye başlamıştı. Yavaş yavaş duruma alışan bu iki kardeş, Hævnla daha da yakın olmuşlardı. Çünkü şu an karşılarında yıllarca yaşamış bir adam değil de, küçük yaşantısında bir sürü olay yaşayan bir çocuk vardı. Ayrıca zihniyetleri de birbirleri ile uyuştuğundan, daha fazla kaynaşabilmişlerdi.
Şu an bu üçlü zamanı böyle geçirse de, ileride birbirinden başka güvenebilecekleri kimsenin olmadıklarını bilmiyorlardı. Zamanla yaşanan olaylar yüzünden bu üçlünün, kimseye güveni kalmayacaktı, tabiki kendilerinden başka....
••••••
Gün yavaş yavaş ayarken, Hævn çoktan kalkmış bir duş almış, diğerleri uyanana kadar meditasyon yapmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unighed
FantasyHer şeyin yalan olduğu, güçlünün güçsüzü ezdiği bu dünyada eşitsizlik,öfke,intikam,sevgi, nefret ve ihanetin arasında kalmış bir adam. Unighed'de bilinmeyen, keşfedilmemiş yerler ile dolu bir yerdi. Ve böyle bir yerde.. İntikam uğruna herşeyini ve...