Orta sahada hayat normal seyrinde devam ediyordu. Çoğu kişi gelişimle ilgilenirken, arada yaşanan sürtüşmeler dışında pekte bi renk yoktu buralarda. Sadece çok nadir sevişen çiftleri görebilirdiniz. Zaten onlarda günü birlik patlayan renklerdi.
Bunun haricinde yaklaşık dört ay önce orta sahaya giren Hævn'ın, girmesinden bir gün sonra, meydanda sıkıştırılmasıyla kaçması bir olmuştu. Ormana girdiğini birkaç göz görmüştü.
Bunun üzerine, Levaa ve diğerleri intikamlarını unutmuş değillerdi. Buna bir de eklenen 'yüzlerini kaybetme' öfkesi vardı. Orta sahaya yeni giren, onlardan yaklaşık bir alem aşağıda olan birini ellerinden kaçırmışlardı. Bu yüzden aylardır ormanda arama yapıyorlardı. Ancak hala bulamamışlardı bir izini. Sadece çok derinlere indiğini düşünebiliyorlardı o kadar.
Ve derinlere inen bir insanın hali iyi olmazdı.
*~*~*
Bunların haricinde, ilginçtir ki Hævn için endişelenen insanlarda vardı.
Soko, onun uyarılarını dinlemeyeceğini, insaları kızdırmaya devam edeceğini iyi biliyordu. Ama üzülmeden edemiyordu. Ormanın derinlikleri Hævn için bile iyi değildi.
Başara bilirse tekrar görüşeceklerini biliyordu. Ve zaten başarırsa baya güçlenmiş olarak geri döneceğini de biliyordu.
Gözlerini kapatıp, meditasyona devam etmeye başladı. Sonuçta güçlenmeli ve çekirdek sahaya geçmeliydi. Hævn'ın gerisinde kalamazdı..
Onun haricinde endişelenenlerden biri de doğal olarak Rez'di.
Bir ay önce orta sahaya geldiğinde, Hævn'ın 3 aydır ortalarda olmadığını duymuştu. Tabi başında ki derdide.
Edindiği sayılı arkadaşlarının birinin böyle bir duruma düşmesi onu tabi ki endişelendirmişti. Hatta o kadar endişelenmişti ki, bazen o otları içesi gelmiyordu.
Hævn'ın soğuk kişiliği onu arkadaşı olarak görmesini engellememişti. Aksine o soğuk kişiliğin altında yatan duygusal bir insan olduğuna inanıyordu. Belki sadece istemiyordu. Veya korkuyordu. Neler olduğunu bilmiyordu. Ama duyguları olmadığına kesinlikle inanmıyordu. Çünkü kendi gördüğü şeyler yalan olamazdı. O gözlerdeki parıltılar, yalan olamazdı.
Sadece bekliyordu. Geleceğine bir şekilde emindi. Tam tanıyamamış olsa de hissediyordu.
Bunun haricinde endişelenenlerden biri de garip bir şekilde Rilaydı. Rila çok tanımıyordu Hævn'ı ama ona güzel bir izlenim bırakmıştı.
Bunun haricinde sempati duyan insanlar vardı. Bunlar da bir parça endişeleniyordu. Bunlardan biri Ölü olarak bilinen kişiydi. Çok endişelendiği söylenemese de bu grupta yer alıyordu. O daha çok geri döneceğine emin gibiydi. Çünkü Hævn da farklı bir şeyler sezmişti.
Endişeli kısım çok küçük bir miktar olarak düşünülebilirdi. Geriye kalan insanlardan yarısı sevinirken yarısı da tepkisizdi. Bir kısmı ise cezayı kendileri kesemedikleri için mutsuz.
*~*~*
Orta saha sakinken, orman her zaman hareketlilik ve savaşlarla doluydu.
Hævn ise gece yarısı mağaraya gelmiş, yaralarıyla ilgilenirken gölete girmişti. Yaraları tam olarak düzelmese de kontrol altına alındığından göletten çıkmış, ateşi yakmış ve yüzüğünde ki parsın etini parçalayıp, yemek yapmaya hazırlanmaya başlamıştı.
Yemeğini yedikten sonra ise hedefi belliydi. Parsın çekirdeğini kullanarak gelişmek. Normal bir insan olsa, çekirdeği hapa veya iksire dönüştürür öyle kullanırdı, ancak Hævn özel vücudu sayesinde bunların hakkında endişelenmesine gerek yoktu. Enerjisi kirlenmeden emebilirdi çekirdeği, sadece biraz uzun sürecekti o kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unighed
FantasyHer şeyin yalan olduğu, güçlünün güçsüzü ezdiği bu dünyada eşitsizlik,öfke,intikam,sevgi, nefret ve ihanetin arasında kalmış bir adam. Unighed'de bilinmeyen, keşfedilmemiş yerler ile dolu bir yerdi. Ve böyle bir yerde.. İntikam uğruna herşeyini ve...