Zaman bir çırpıda, hiç fark etmeden geçip giden bir şeydir. Hele ki bir şeye konsantre olmuş, bir amacın peşinden gidiyorsanız.
Bu Hævn için tabi ki geçerliydi. Ne zamandır eğitim yaptığını bile şaşırıp unutmuş, babasına sorarak öğrenebilmişti. Ama zaman ilerlemeye devam ettikçe, artık ne kadar zaman geçtiğini de umursamamaya başlamıştı.
Hançer kullanımındaki hava sürtünmesi engelini kaldırmak için kalkıştığı eğitime ne zaman başladığını bile unutmuştu.
Zamanın farkında değildi belki ama gelişiminin farkındaydı.
Başta çok zor gördüğü, hava akımının nerden estiğini hesaplayarak direnci en aza indirme saldırısını, çalışa çalışa üstesinden kolaylıkla gelmişti.
Artık her zaman dikkatli bir şekilde hava akımını gözlemliyordu. Anlık bir rutin olmuştu onun için.
Çok da faydasını gördüğünü söylemeliydi. En az eforla, en etkili saldırısını yapabilmesi, yüksek haz ve heyecan yaratan bir şeydi onun için.
Saldırılarında daha kolay öldürücü hamleler yapabilmesi, onun için bir başarıydı.
Bu eğitimini kılıca uygulamaya çalışmayı unutmamıştı tabi.
Kılıcın eni ve uzunluğu daha büyük olduğundan birim başına düşen hava akımları toplamı, hançerle eşit değildi. Direnci aşamasada, kılıcını daha kolay ve daha hızlı sallayabilmesi de Harika bir şeydi.
Hançer ve Kılıç kullanımında, gözle görülür farklılıklar yaşandığının o da farkındaydı. Kılıç kullanımı acımasız, ama bir bakımından da asaletli, estetik ve kudretli gözüküyordu.
Bütün bunlar olanaksız gözükse de, bu bir gerçekti. Kılıç kullanımı önceki kaba kullanımından, estetik, asaletli ve kudretli bir hale bürünmüştü.
Hançer kullanımı ise en başından beri, bir sanat eseri gibiydi. Hançer oyunları ile dans ederken, doğal ama aynı zamanda öldürücü gözüküyordu.
Silah kullanımında niteliksel bir değişim yakalayarak kendi tarzını oluştursa da, simyada ve gizlenmede böyle bir değişim yoktu.
Simya zaten yavaş yavaş gelişmesi gereken, bir bakıma hobi olarak yaptığı bir şeydi.
Gizlenme ise aşırı yavaş olarak değerlendirilebilirdi. Artık sadece durduğu yerde değil, saldırırken de bir bakıma enerjisinin birazını gizleyebiliyordu. Tabi bu biraz, sadece yüzde bir gibi oldukça düşük bir orandı.
Tabi sadece bunlarlı yapmakla kalmamıştı. Hassasiyetini arttırmak için kılıç kullanarak ayıkladığı hayvanları, artık kılıcın yassı yüzeyiyle bile muhteşem bir şekilde yapabiliyordu. Tabi o bunu başarınca mutlu olamamış, bunun yerine kendini daha da geliştirmek için, hassas olmanın en zor olduğu şeyle, ağır kılıcıyla hayvanları ayıklamaya çalışıyordu.
Bunun yanında, zamanın akışına kendi kaptırsa da, etrafı olan ile bağını da kesmemişti. Ormana giren insanlara, ara sıra hala dikkat ediyordu.
Birkaç günde bir gelen Rila artık gelmez olmuş, onun yerini daha yeni olduğu yüzünden okunan bir kişi ondan bu adeti devir alış gibiydi. Rilanın ne zamandır gelmediğini ise, zaten hiç umursamamıştı.
Diğer insanlar zaten onun bölgesine yaklaşmıyordu. Hayvanlar ise artık avlanmamak için daha da çok uzaklaşmış, hepsi baya derinlere kaçmıştı.
Hævn ise avladığı hayvanların organları, kemikleri, çekirdeklerini yüzüğüne saklarken, yüzük'ü de iyice dolmuştu.
Bunların yanında hala "Karanlığın Hükmü"nde hala bir ilerleme kaydedememişti. Karanlığı nasıl anlaması, nasıl benimsemesi gerektiğini hala anlamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unighed
FantasyHer şeyin yalan olduğu, güçlünün güçsüzü ezdiği bu dünyada eşitsizlik,öfke,intikam,sevgi, nefret ve ihanetin arasında kalmış bir adam. Unighed'de bilinmeyen, keşfedilmemiş yerler ile dolu bir yerdi. Ve böyle bir yerde.. İntikam uğruna herşeyini ve...